Hep en imkansızı isteriz. Canımızı yakanlar en değerli olur. Tutku , masumluktan daha yoğun olur.Benim hikayem ironi geçidi gibiydi adeta . Kurbanına aşık olan katil hikayesinden daha ironikti.Hayatım boyunca benden beklenen tek şey , güzel görünmemdi .Saçlarım yeterince parlaksa ,elbisem vücut hatlarımı yeterince ortaya çıkarıyorsa ya da makyaj yüzümü yeterince renklendirmişse görevim tamamlanmış olurdu.Annem babasından kalan holding sayesinde işkolik olmuştu. Avizelerle dolu, bir sürü gereksiz oda barındıran bir ev , hizmetçiler ,özel bir okul . Annem bunları sağlayarak mükemmel anne ödülünün ona gittiğini düşünsede benim düşüncelerim hep farklı yöndeydi . Annem benim kahramanımdı hep . Babama olan aşkı yüzünden tüm ailesini karşısına almış ve evlenmiş. O günleri her gün biraz daha özlüyorum . Sobalı huzur kokan evimizi . Babamın ani ölümünün ardından dedem bizi yanına aldırdı.Geldiğimiz kocaman evi çok sevmiştim başta benden birkaç yaş büyük olan Ferit ve kardeşi Ferdiyle beraber bir sürü oyun oynardım.Hayatı boyunca evcilik oynamamış bir kaç kız çocuğundan biriydim o zamanlar. O kadar mutluydum ki annemin değişimini anlayamadım ve aramızdaki bağ her geçen gün biraz daha eksildi. Sanki annemin görevi işe gitmek , benim görevim nefes aldığım süre boyunca güzel görünmekti . Mavi gözlerim ve orantılı vücudumla güzel görünmek benim için zor olmasada insanların beni basit görmeleri hiç hoşuma gitmiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Barbie
General FictionCanı sıkılınca denklem çözen,bir günde 3 roman bitirebilme potansiyelinde olmasına rağmen etrafındaki herkesin sadece güzelliğine değer verdikleri bir kız düşünün.Annesinin istekleri ve kendi ruhu arasında arafa düşmüş Eylül kendi gibi kalabilecek m...