Medyada eren var !! (Eren de değişebilir, haberiniz olsun.)
İşlerimizi bitirdikten sonra elbiselerimizi giymiştik ki kapı zili çaldı. Hep birlikte toparlanıp kapının önüne gelmiştik. Kapının açılmasıyla herkes normal tepki verirken ben kapıda kalmış önümde ki kişiye bakıyordum.
Bakıyordum bakamasına ama bu, okulda ki o çocuk değil mi? Yani bana gülümseyen çocuk! Bu şimdi benim hiç görmediğim kuzenim mi oluyor? Ben ne diyorum ya önümde durduğuna göre o yani, başka bir seçeneğim yok!
Kendimi zor da olsa toparlayabilmiştim. Önümde benimle tanışıcasına uzatmış olduğu elini farkedip kendi elimi onun ki ile birleştirdim.
-"Eren" dedi samimi bir şekilde
-Ben de samimigülümsemeyle "Nehir"
-"Tanıştığıma memnun oldum."
-"Ben de" Aklıma birden okulda ki konuşmamız gelmişti. Akşam anlarsın demişti. Sanırım bunu kast etmişti.
-"elimi bırakırsan ve bir de yol verirsen içeri geçeceğim." Sesiyle irkildim.
-"ah evet bir an dalmışım." Deyip elimi elinden çektim ve içeri girmesi için önünden çekildim. Sonra da içeri girip kapıyı kapattım.olayın şokunu hala atlatamadığımdan dolayı arkama dönüp onu izlemeye başlamıştım. Eliyle sırtında duran sırt çantasını aldıgında bana döndü ve "nereye bırakayım?" Diye sordu. Ben de "koltuğa bırakabilirsin" dedim. İçimden de "hayırdır inşallah misafirliğe gelen birinin sırt çantası getirdiği de nerede görülmüş." Dedim. Neyse..
◆ ◇ ◆ ◇ ◆ ◇ ◆ ◇ ◆ ◇ ◆
Herkes sofrada oturup yemeğini yerken erenle birkaç kere göz göze gelmiştim çünkü hep bana bakıyordu. Niye bana bakıyor ki okulda da böyle bakmıştı. Yapıcak bir şey yok ancak odama geçince kurtulurdum bu bakışlardan.
Yemek yedikten sonra eren, amcam ve babam misafir odasına, sedayla eda ise televizyon karşısına geçmişlerdi. Ben, annem ve nergis yenge de sofrayı kaldırmakla meşguldük.
...
Başka bir iş kalmadığını dolayı odama çekilmiştim. Odama geldiğim gibi çalışma masasına oturmuşttum çünkü sınava bir haftadan az kaldı ve benim de deli gibi çalışmam gerekiyordu. Neticede yılın son sınavlarıydı.
◆ ◇ ◆ ◇ ◆ ◇ ◆ ◇ ◆
Kendimle gurur duyuyorum valla. Bir buçuk saat boyunca kafamı masadan kaldırmamıştım. Ya ben aslında çok çalışkanım, çalışsam çok iyi nor alırdım da çalışmıyorum işte canım istemiyor. Diyip her öğrencinin söylediği sözlerden birini söylemiştim. Neyse. Hareketsizlikten dolayı uyuşmuş olan vücudumu gevşetircesine biraz hareket ettim.
İlk başta kapı tıklanıp ardından açılmıştı. Kim diye merak ederken görüş alanıma eren girmişti. "N'aber kuzen?" Diyip kapıyı kapatmıştı. "Ne yapıyorsun ders mi çalışıyorsun?" Dediğinde ise çalışma masamın biraz ilerisinde duran yatağıma geçip uzandı.
Evet yatağıma uzandı. İçimden Oha ,Çüş yatağa uzandı. Bari otursaydı. Nasıl bir insan ya. Diyordum. Ona sinirlendiğimi belli edercesine gözlerimi açtım ve şu an da ne yaptığının farkındamısın bakışı attım. O da bu bakışı anlamış olacak ki elleriyle yataktan destek alıp sırtını yastığa yasladı. Ama hala ayakları uzanmış biçimde ellerini ise çapraz dolamış bir şekilde duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYKIRIŞ
Dla nastolatkówYakınlık, uzaktan daha sıkıntılıdır. Çünkü her yakınlıkta kaybetme korkusu, Uzaklıkta ise kavuşma ümidi vardır.. Prison Break Deniz gelene kadar, kendimi bununla ve bunun gibi bir sürü sözle avutuyor...