HATIRLATMA:
İş yerine geldiğimde sekreterlerden biri beni patronun çağırdığını söyleyip saçlarını savurarak gitmişti.
Te Allahım ya bide bunlarla uğraşacam havalı embesiller. Asansörler doluydu.Yürürken hala acıyan yaralarıma dayanmaya çalışarak yürümeye çalıyodum.Allahım' a şükürler olsun ki gelebilmiştim müdür beyin odasına.
BÖLÜM 2:
İlk kez girecektim bu odaya. Holdingin en özel yerinde olan bu oda zenginliğin nirvanasını yaşıyodu adeta. Evet bu iş yerine bir hafta boyunca deneme amaçlı gelmiştim çünkü patron yurt dışında olduğu için beni henüz görüp işe almamıştı.İçeri girerken tartışma tarzında seslerin geldiğini fark ettim. Kapıyı çaldım ancak tartışmalarının harareti ile duymamışlardı. Kapıyı birkaç kez daha çaldıktan sonra dayanamayıp kapıyı açtım.
İçeri girdiğimde ise iki yüzde bana dönmüştü ancak ben utancımdan başımı yere eğerek
"Be ben kapıyı ça çalmıştım ancak siz du..."
"Sorun değil, şimdilik affediyorum seni. Kimsin sen söyle bakalım." Başımı hala yerden kadırmadığımı fark ederek yavaş bi şekilde başımı kaldırarak.
"Ben yeni gelen asistanım efendim."
"Buraya bir süru yeni asistan geliyo ismin ne senin." Sert hatları ile asilliği yarışiyodu adeta adamın. Üzerinde jilet gibi duran takım elbisesi ona hitap ediyordu tamamen. Orta yaşlı karizmatik denebilcek bir adamdı.
"İsmim Buket. "Tamda o anda adamın yüzünün düştüğünü fark ettim. Ya da yine benim kuruntularımdan biridir diye düşünürken konuşmaya başlamasıyla dikkatimi tekrar patrona verdim.
"Benim ismim Mert. Zamanla alışırsın buraya. Ha bu arada sen danışmanlıkta görev yapacaksın. İşine yarın başlayabilirsin.
Evet benimde işime gelirdi zaten. İşteydim bahanesi ile gezebilirdim en azından biraz. İş yerinden çıktıktan sonra her boş vakit bulup kaçtığımda yaptığım gibi parka gitim. Zaten ben ancak bunu yapardım.Yaşadıklarımı düşünür ağlardım. O kötü insanların yanında ağlamaktansa herkezin içinde ağlamak daha iyi benim için. Biliyorum bu yaşadıklarım geçmicek. Kısıtladığım hareketlerim var mesela. Tek bir şey canımın yanmasına sebepya zaten benim için.
İçimde oluşan büyük bir çığ sanki bitmek bilmeyecekmiş gibi. Geçtiğini sanıyorum geçmiyor. Zehir besleyen mızraklar yine bana doğrultuyor sivri uçlarını. Oysaki ben göz yaşlarımın fazlalığı kadar mutlu olacağımı
sanardım. Gülmek kötülükleri getirmezmiydi? Bana babamın ölümunü,o aileyi getirende çok gülmem değilmiydi? Şimdi göz yaşlarımı biriktirsem mutlu olurmu geleceğim? Diğer insanlarda ağlayarakmı mutlu oluyorlar? Ama tabi yaaa onlar mutluluktan ağlarlar dimi. Hep mutluluktan ağlarsam bende mutlu olurum belki. Ama bana mutluluğu ne getirebilir ki?Yeni temiz sayfa sayfa açmak olmadı niyetim. Kötülükler, umutsuzluklar,kaçışlar karanlıkta kaybolurlar. Siyah saklar tüm çaresizlikleri,görünmez olurlar.Peki ya beyaz umutsuzluğun,kötülüğün aynasıdir beyaz. Belli eder tüm kirlenmişlikleri.İsi,tozu. karayı herşeyi çıkarır gün yüzune. Acılarım,umutsuzluklarım kara kuyuya düşsün istiyorum. Peki diyor hayat bana peki.Bir tebessüm yerleşiyor dudaklarıma. Ama bu kadarı bile sana fazla diyor hayat fazla güldün. Onların yanında benide sürüklüyor çıkışı olmayan kara kuyuya. Umutsuzca aradığım umutlar yok oluyor herzaman ki gibi.Düşüncelerim boğuyor artık beni.
Savaş'ın ağzından:
Yeter ama. Bu kadar sorumluluğu üzerime almak zorundamıyım sanki? İşle çok uğraşmıyomuşum. Şirkete uğradığım yomuş. Yine babamla tartışmıştık işte.Ayrıca tartışmanın ortasına dalan o kızda kimdi? Ne biçim kızdı o öyle? Bu sıcakta giydikleri bile garipti zaten. Beni fark etmedi bile.Bunları düşünürken nefes almam gerektiğini düşünüp arabayı yeşilliklerin olduğu yere sürdüm. Banklardan birine oturarak sinirimi atmaya çalışıyod....Hıçkırık sesimiydi o? Başımı sesin geldiği yere doğru çevirdiğimde bunun o kız olduğunu anladım. Ne kadar masum bakışları vardı öyle. Nasıl fark etmemişim ofiste. Yankları yine odadaki gibi pembeleşmişti.
Etrafına bakındı. Beni görmesin diye geri çekildim biraz. Ürkmesin benden,utanmasın yeter. Hadi ama ne bu düşünceler böyle ?Beni ne ilgilendirir utanıp utanmaması ?Başımı yavaşca onun olduğu yöne çevirdiğimde ise gömleğinin kolllarını yavaşça katlıyodu. Bi inleme kaçtı o dudalarından. Siktir o da neydi öyle?Bu kızı kim bu halk getirmişti?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTULUŞUM
General FictionAilesi gitmiş, amcasının yanında köle olan bir kız. Ama onun hayatı bu kadar değersiz değil. Peki onun kurtuluşu,umudu ne olucak dersiniz? Vücudundaki izler geçse bile kalbindeki izler geçebililirmi bir insanın.Belki belki belki.....biri onun kalbi...