Multimedya:Rose Black
Kim olduğumu bile unutmuştum. Telefonum çalıyordu. Elimi kaldırınca bir sıvı boydan boya aktı avucumdan. Iyyyyy! Kan! Ne olmuştu bana. Zorla doğruldum. Yatak kıpkırmızıydı. Yutkundum. Nefesimi tuttum. Telefonu açtım.
-A-Alo!
-Alo bebeğim hazır mısın?
-N-Neye?
-Unuttum deme Rose! Partiye. Ah,Rose mesaj atmıştım hâlbuki!
-V-Vanessa b-ben h-hiç i-iyi d-değilim!
-Ne oldu pamuk şeker?
-Kaaaaannn! Vanessa gel kan boşaltıyorum...
-............ Ne bağırıyosun ya! Sağır değiliz. Ne kanı?
-Vanessa ben,b-en,b-e-n..........
-Rose, Roseeeeeee cevap ver! Rose! Ahhhh Tanrımmm!
Vanessa Thousand
Hızla çantamı topladım ve Rose'un evine yol aldım. Kapıya vardım ancak kilitliydi. Zorladım ama açılmadı. Etrafıma baktım. Rose mükemmel üstü bir sarayda tek başına yaşıyordu. Anne ve kardeşi daha bir ay önce gezi amacı Lousiana kamelyalarını ziyarete Saitter'a gitmiş,babası da ölmüştü. Bulduğum altın bir oturağı aldım ve kapıya vurdum. Her ikiside kırıldı desem yalan olurdu. Oturak parçalanmış, kapıda kilidi kırık bir şekilde açılmıştı. İçeriye doğru resmen uçtum. Rose'un odasındaki manzara,altın yatağın kana bulanması içimi parçalamıştı. Ambulansı aradım ve Rose'u hastaneye kaldırdım.Rose'un kaldığı saray
Ve sarayın içi(salon kısmı)
ONE YEAR LATER(BİR YIL SONRA)
Rose Black
Mmmhhh. Nefis! Milkshakemi yudumlarken hayal kuruyordum. Vanessa sanki beyaz atlı bir prens düşünüyormuşum gibi bana bakıyordu.
-Mmmm.... Hmmmm..... Ne düşünüyorsun bakıyım sen?
-Ne? Ben mi?
-Yok Adrian!
-Nerede?
-Anlaşıldı! Siz ayrıldınız mı?
-T-Tabiki de ben n-niye onu d-düşüneyim ki?
-Sevdiğin için!
-Hiçte Vanessa! Sevsem ayrılır mıyım ha?
-Ne bu kafa? Neyin var pembiş?
-Ahh Vanessa! Ne olur sus!
-Tamaaaaam!
-Seni yerim ben!
-Yeme Rose!
-Ama ama yemek istiyorum.
-Ama ama yersen beni bi daha göremezsin. Çünkü midende olurum. Sonra bok olurum boook. Sen bokuna bakıp bakıp durucak mısın?
-Valla billa iştahıma ettin.
-Hahahahaha!
-Hahahahaha ,çok komik.
Vanessa dışarıda dönüp duruyordu. Ben ise milkshakelerin borcunu ödüyordum. Yanına gelince Vanessa bana;
-Nereye gidelim tatlım? Ben bi yer buldum ama...
-Nereyi buldun Vanessa?
-Ad-.....
-Adrian mı? Ah bak Vanessa...
-Offf lütfen,lütfen.
-Pekala Vanessa.
-Gidiyor muyuz?
-Evet,evet....
Adrian'ın Odası Ve Evi
Tık tık tık! Vanessa bir melodi ile kapıyı çalıyordu. Adrian bornozlu ve mükemmel ıslak sarı saçları ile kapıyı açtı.
-Ah Vanessa sen.... Ve ROSE! Ne oldu?
-Kabacık, almıyacak mısın içeri?
-Gir Vanessa gir!
Vanessa ince topukluları tıkır tıkır ederek içeri girdi. Ben daha bir adım atmadan Adrian kolunu kapıya kilit yapıyormuş gibi önüme koydu. Beni o güzel gözleri ile süzdü. Mini elbisem dikkatini çekmiş olmalıydı. Siyah elbisenin bana yakıştığını ne zamandan beri biliyordu.
-Çok güzelsin,dedi birden. Bizim ayrıldığımızı kabullenemiyordu.
-Saol,dedim.
-Küs müyüz?
-Bak Adrian, ben öyle dediğim için özür dilerim canım ama..
-Ama... Dur ben söyliyeyim. Ama biz ayrıldık. Niye? Benim yüzümden. Doğru mu Rose?
-Adrian ben...
-Seni seviyorum. Ve hiç vazgeçmeyeceğim. Hiç!
Bunu dedikten sonra Adrian benim kolumdan tuttu ve kendine çekip sarıldı.
-Senin için bitti ama benim için hep canlı!
Onun kollarında kendimi çok ferah hissettim. Su damlaları pıt pıt yüzüme ve saçıma damlıyordu. Biliyordum ki Adrian asla saçını kurutmazdı. Çünkü sevmezdi. Hep "kuru saçla terliyorum ben" derdi. Bana sarılırken;
-Seni bırakmayacağım. Bırakmam da. Sen de.... Lütfen beni bırakma lütfen,dedi. Ve Adrian'ı tanıdığım o dört yıllık aşkımızdan beri ilk kez ağlıyordu. Durdum ama sonunda;
-Sana aşığım. Seni seviyorum Adrian. Beni affet. Beni affet ilk ve TEK aşkım,diyerek ağladım. Vanessa'nın inciş sesi ile içeri girdik. Vanessa koltukta oturmuş playstation oynuyordu. Yanına geçtim ve "Beni yenemezsin" dedim. O an Adrian Vanessa'nın öbür ucuna oturdu ve "Sekiz yıldır aynı oyunu oynuyorum. Hoo,kim yeniyor?"dedi. Böylece üçlü bir rekabet yaptık.
Bir Saat Sonra
Vanessa kapıya gelmişti. Dışarı adım attı ve;
-Kesin gelmiyorsun değil mi Rose?
-Gelmiyorum. Adrian ile kalacağım.
-Peki aşk kumrularını yalnız bırakayım!
-Vanessaaaaaaaa!
-Ne yani?
-Görüşürüz tatlım görüşürüz.
-Ahh,peki görüşürüz.
Vanessa'yı uğurlayınca Adrian'ın odasına geçtim. Yatakta bir siyah pijama duruyordu. Aldım. Birbirimizi görmekten utanmıyorduk bu yüzden rahat rahat giyindim. Yatağa uzandım. Adrian da yanıma yattı. Saçımı okşadı.
-Neden bu kadar güzelsin?
-Sen sev diye.
-Bana aitsin güzelim. Ömrüm olur musun?
-Zaten öyleyim aşkım.
Onun mis gibi kokusu ve saçlarımı okşayışı ile uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
⚡Dark Angel⚡
RomanceRose, Vanessa, Angel,Marinette ve Melody'nin maceralarını okurken gerçek dost ve sahtekâr arasındaki farkı daha net anlayacaksınız.