-1-

24 2 1
                                    

"Günaydın efendim" küçük cam kapının üzerinde bulunan ziller tatlı bir eda çıkarırken aradan sıyrılıp kulağıma erişen ses Bay Williams'dan başkasına ait değildi. "Günaydın küçük hanım ". Beyaz saçlarını kapatan şapkasını selam verircesine çıkarırken yüzünde ki yaşanmışlıkları dışa aktaran çizgilere bakmadan duramadım. Babasının savaş nedeniyle Türkiye'ye göç etmesi sadece babasının hayatını değiştirmemişti. Değişen bir diğer şey ise Bay Williams'ın daha doğrusu Osman Amca'nın ismiydi. Kendine her zaman dedesinin ismiyle hitap edilmesini isteyen Osman Amca küçük sokağımızın köşesinde açtığı kitapçıyla oraya uğrayan herkese kendini Bay Williams olarak tanıtmıştı. Geçen yaz burada çalışırken öğrendiğim asıl ismine henüz alışamamış olsamda bunu örtpas edecek bir isim daha vardı. Dükkanın dip tarafında bulunan ahşap masaya dün gece Bay Williams için bulduğum haberleri dizerken, ağır adımlarla yanıma yaklaşan Bay Williams elinde zorlukla taşıdığı kitabı bana göstermek istediğini belli edip salladı. Zayıf olmasının aksine tombul olan ellerini kitabın üzerinde gezdirip uzun bir süre düşündü. Yüzünde oluşan 'herneyse' ifadesi üzerine beklemeden konuştum "birşey mi oldu Bay Williams? " . İhtiyar ama ruhen genç adam başını iki yana saklarken oluşan düşünce bulutları bu kez beni sarmıştı. Daha fazla kurcalamadan haberlere yöneldim. "Bugün ilginizi çekeceğini düşündüğüm asıl haberim işte burada" haberi Bay Williams'a uzatırken devam ettim "haber 1994 yılına ait bir olaydan bahsediyor". İhtiyar adam elinde tuttuğu habere odaklanmadan "ben gitsem iyi olacak. Bugün cok fazla kalamayacağım Bay Williams. Ancak en yakın zamanda burada olacağım." Dediklerim bitmeden çoktan kapıya yaklaşmış olmam ihtiyar adama cevap vermesi için zaman bırakmamıştı. Konuşmamın sonunu bir tebessüm le tamamlayıp oradan çıktım .

Neredeyse hergün buraya gelip topladığım haberleri Bay Williams'a sunardım. Karşılığında ise sevgilim daha doğrusu tek tutkum hakkında Bay Williams'dan bilgiler alırdım.  O adamın beyninde neler dönüyordu bilmiyorum ama anlattığı seyler son derece esrarengiz şeylerdi, buna yemin edebilirim. Bu arada size sevgilimi tanıtmadım. "Uzaylılar". Orada birşeyler oluyor ve insanların neredeyse çoğunun haberi yok bile.

Küçük grimsi arabama  ilerlerken cebimden çıkardığım anahtarı bir süre inceledim.  Ya da yapacak birşey bulamayıp sadece öylesine baktım da diyebiliriz tabii. Küçük birkaç adım sonrası arabama ulaşmış olmamla cebimde titremeye başlayan telefonum tüm dikkatimi oraya toplamaya yetmişti. Tüm bu titresimin sebebi Ceylin'den gelen bir mesajdan başkasına ait değildi. ''Neredesin uzaylı?''. ''Neredesin" kelimesinden daha çok ilgimi "uzaylı " kelimesi çekmesi yüzümde aptalca bir sırıtma yaratsada cevap vermek yerine telefonu yan koltuğa fırlatmak çok daha cazip gelen bir fikir olmuştu. Sırtımı koltukla buluştururken  arabayı çoktan çalıştırmıştım. Her ne kadar sunan adamın sesine sinir olsamda uzaylılar hakkında bilgiler veren o radyo kanalı her zaman ki gibi arabayı çalıştırmamla açılmıştı . Uzun süren birkaç dakikanın ardından ulaştığım yüksek tepede arabamı durdurdum. Araba kullanmaktan uyuşan ayaklarımı son derece tembellikle bagaja götürebilmiştim.  Zayıf olmamın aksıne oldukça ağır silahı elimde sıkıca tutarken bagajı kapatma fikiri oldukça zor görünmüştü. Elimde ki silahla tepenin uçurumuna ilerleyip silahla gökyüzünü hedef aldım ve ateş ettim. Sonra bir tane daha ve bir tane daha.

Eğer bir şekilde sizi fark etmelerini istediğiniz birileri varsa tüm o tembelliğinizi unutup fark edilmek için birşeyler yapmalısınız. Ve bende söylediğim gibi uzaylıların artık beni fark etmesini istiyordum. Fark edildiğim çok söylenemez ama eğer oralarda kurşunun bir uzaylıya denk gelmesi ve sonra diğer uzaylıların benim peşime düşmesi umuduyla istisnasız her hafta buraya gelir ve ateş ederdim. Aslında bir şekilde artık daha yoğun olsamda bu devam ediyor.

Hayat bu ya belkide hiç ummadığım bir zaman tüm isteklerim gerçekleşir . Zorlukta taşıdığım silahı son bir kez daha gökyüzüne kaldırmışken arkamdan bana seslenen Ceylin tüm odağımı bozmaya yetmişti . "Güneş". Gözlerimi kapatıp derin bir iç çekerken insanların benim nerede olduğumu kolayca bulabilmelerine bir lanet daha okudum. Arkamı dönüp son derece bıkmış bir tavırla "ne var? " Diye söylendim. Ceylin yanıma daha da çok yaklaşıp konuştu "gelecek misin bu akşam? ". Silahı indirip ses tonumu tüm benliğiyle koruyarak cevap verdim "geleceğim ". Ceylin sevinçle bana sarılırken konuşmaya devam ettim "ama bir dakika izin ver". Başını sallayıp geriye doğru ilerledi . Kumral ve beni rahatsız edecek uzunluktaki saçlarımı geriye atıp havaya bir ateş daha ettim.

Kulağa aptalca geliyor olabilir ama nedense bunu her yaptığımda kendimi çok daha rahat hissediyordum. Garip bir canlı türüne kafayı tam anlamıyla takmış olmam beni aptal yapmazdı değil mi? Çünkü sonuç olarak hayatımızın her dakikasını düşünmeden adayabileceğimiz şeyler dışarıdan bakıldığında aslında kimseye mantıklı görünmeyebilir.

Ancak üzgünüm bu tamamıyla benim hikayem..

Yazım hatalarımdan dolayı özür dilerim. Bu bölüm tamamen tanıtım amaçlıdır...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 26, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ORADA BİRŞEYLER OLUYOR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin