-2-

62 2 5
                                    


Abim.

Benim abim.

Mert Başaran.

Güzel olan her şeyi onunla yaşadım bugüne kadar. Onunla ağlamak bile güzel geldi bana. Hiçbir zaman bana sert davranmadı, beni hep dinledi, beni sahiplendi, beni anladı çünkü o benim abimdi. Ama bana asla bir şeyini anlatmazdı abim. Bir keresinde ilkokuldayken bi kıza aşık olmuştu. Kızın adı Merve'ydi. Abim hep o kızın bir melek olduğunu söyler dururdu. 8.sınıftayken kıza seni seviyorum demişti. Kızda ona "benim yaşım küçük olmaz." demişti. Bende onları dinlemiştim. Sonra kız abimin en yakın arkadaşı Serdar'a ilanı aşk etmiş. Serdar da kıza" benim yaşım küçük olmaz." demiş. Bunu abime hiç anlatmadık, hala bilmiyor. Abim o kızla ilgili her şeyini bana anlatmıştı, bende dinlemiştim. bir ay sonra annem vefat etti ve abim ondan sonra bir daha neredeyse hiç konuşmadı. Hala arada bir konuşur. Ne kadar istemesek de kabullendik onun bu halini. O günden sonra benim abime anlatacak pek bi şeyim olmadı ama bazen yanına gidip saçma sapan konuşurum o da dinler ve güler. Bir gün okul çıkışında abim beni almaya gelmişti. Yan sınıftan bir çocuk benimle konuşmak istediğini söyledi ve bende olur dedim.Bir süre sonra bana senden çok hoşlanıyorum dedi ve elimi tutmaya çalıştı. Bende hemen elimi kurtarıp çocuğa güzel bi tokat atmıştım.Bunu gören abim sinirle yanımıza geldi. Hangi ara geldiğini hala anlayamıyorum. Olaylar çok hızlı gelişmişti. Ve abim çocuğu kendine çevirip yumruk atmıştı.

Ve şimdi.

Tam karşımda hunharca dayak yemiş bir Mert Başaran duruyordu. Şok olmuştum, ne yapacağımı bilemedim bir an. Yanına gittim. "Abi ne oldu?" dedim. Mavi gözleriyle bana uzun uzun baktı. Onu ilk defa böyle görüyordum. "Özür dilerim Ece özür dilerim hepsi benim suçum dedi." Sanırım bugün olanlardan bahsediyordu. Evet korkmuştum çok korkmuştum hatta. Ama şu an iyiydim. Sonuç olarak gelip beni kurtarmıştı.Hem daha kötü bir şey de gelebilirdi başıma. Belki o an kaçırılmasaydım bana araba falan çarpacaktı. Neyse çok saçmaladım. Hiçbir şey demeden onu odasına çıkarmak için çabalamaya başladım. Sessizce odasına çıktık ve yaralarına pansuman yaptım. Hiç konuşmadı bende konuşmadım. Ama neler olduğunu çok merak ediyordum. Sabahı bekleyebilirdim, bekleyecektim de. Üstünü değiştirmesine yardımcı oldum. Yeni bir t-shirt giydirdim Vücudunda çok fazla morluk vardı. Kim bilir ne kadar acıyordu canı. Yatağına yatırdım. Hala konuşmuyordu. "İyi geceler." dedim. Tam kapının kolunu çeviriyordum ki "Gitme Ece. Yanımda kal." dedi. "Tamam." dedim. Tabi ki gidecektim. Ama önce uyumasına yardım etmem gerekiyordu.

"Karnın aç mı?"

"Evet.Çok hem de."

"Tamam, bekle."

Abime hemen sandviç yapıp götürmeyi planlıyordum. Koşarak mutfağa indim. Gördüğüm kişi beni şaşırttı. Dedem. Uyumamıştı. Ne yapıyordu acaba burada, "İyi geceler dedeciğim" dedim. Bana baktı ve "Mert'e ne oldu?" diye bir soru yöneltti. Afalladım. Nereden görmüştü ki.Tam olarak ne bildiğini bilmediğim için "Bir şey yok." dedim. Doğruyu söylemek gerekirse ne olduğunu zaten ben de bilmiyordum. Başka bir şey söylemedi dedem bende konuşmak istemiyordum zaten. Dolaptan meyve suyu çıkarıp bardağa koydum ve onları tepsiye yerleştirdim. Abimin yanına gittim. Uyumamıştı. Uyur diye ummuştum hatta bu yüzden sandviçi yavaş yavaş hazırlamıştım. Tepsiyi önüne koydum. Bu sırada abimi göz hapsine almıştım. Ağzını açtı, açamadı daha doğrusu. Büyük ihtimal ağzı da çok acıyordu. Yine de hepsini yedi, en son meyve suyunu kafasına dikledi ve bana baktı. Mavi gözleri daha önce hiç böyle görmemiştim.

Pişmanlık, acı, kararsızlık ve üzüntü. Ne olmuştu böyle benim abime. Gözlerinden ne diyeceğini anladım.

"Bir daha özür dileme abi, anlat. Sadece bana ne olduğunu anlat. Babama söylemicem merak etme."

"Tamam, anlatıcam." Derin bir nefes aldı. Gözlerini benden kaçırıyordu. Abim bana her şeyi anlattıktan sonra anlattıklarının önemsiz olduğunu düşünürsem onun kafasını kırmayı planlıyordum."Yaklaşık üç ay önce bizimkilerle -bizimkiler dediği en yakın arkadaşları sandığı 4 kişiydi- motor yarışı yapıyorduk." Burada bir sorun yoktu. Her zaman motor yarışı yaparlardı ve abim genelde kazanırdı. "ee." dedim.Derin bi nefes daha aldı. "Bu sefer sonuncu olan kazanananlara yüz bin tl verecekti ve ben kaybettim." Kan beynime sıçradı. Evet daha öncede böyle şeyler yapıyorlardı ama ortaya hep basit şeyler konulurdu. Mesela kaybeden bir tepsi baklava alırdı gibi. Bir anlık şok ile "Neey!" diye çığlık misali bir ses çıkardım. Devam etti. "Bunu size söylemezdim ya da söylerdim ama söylemek istemedim. Çekindim. Her zaman gittiğimiz barın ortağı Mehmet abiden borç aldım. Sonra veremedim. O da adamlarını peşime taktı. Seni de o kaçırttı çünkü bu gece parayı ona vermemi istedi veremeyeceğimi söyleyince de seni kaçırdı. Bir şekilde bulup vericem dedim. Bir hafta içinde ona parayı vermemi istiyor ve bu da bir uyarıymış. İlk defa bir oyun kaybettim ve bunu daha kendim kabullenememişken size söylemek istemedim." dedi ve sözlerini bitirdi. Üzülmüştüm. Abim neden böyle bir şey yapsındı ki. Kendine çok güveniyordu ve yine kazanacağını sanmıştı büyük ihtimal ama kazanamamış. Aklıma yarışı yaptığı arkadaşları geldi.

"Arkadaşların, onlar nerdeler?"

"Bilmiyorum. Telefonlarımı açmadılar bende üstelemedim." Üstelemezdi tabi ki benim gerizekalı abim. Ona her zaman o çocukları sevmediğimi söylemiştim. Neyse şu an ne kadar çok ben demiştim demek istesem de demedim.

"Dedem seni sordu." Şaşırdı.

"Neden?"

"Ne bilim.. Sana ağrı kesici getireyim, iç de uyu. Sonrasına yarın bakarız."

"Tamam."

-

Abime ilacını verdikten sonra yan odaya yani kendi odama gittim. Pijamalarımı giyip kafamı yastığa koydum. Gerçekten abime inanamıyordum ama olmuştu işte bir kere nasıl yaptın demek yerine bir çözüm bulmalıydık. Babama kesinlikle anlatamazdık. Bu bardağı taşıran son damla olurdu ve babam abimi hızla evden kovardı. Tek çare dedem kalıyor. Dedem hep ne dersek ne istersek onu yapar ve bize hep arkamızda olduğunu hissettirirdi ama bunu ona nasıl söyleyecektik. Ne tepki vereceğini bile kestiremiyordum. Başka çaremizde yoktu zaten. Artık uykum çok gelmişti. Saat iki buçuk olmuştu. Yarının cumartesi olmasına rağmen resim kursum için erken kalkmam gerekiyordu. Uyudum.


KOYU KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin