Dokunmak haramdı ona biliyordum. Belki ona aşık olduğumu söyleyerek bile günah işliyordum. Haram aşk tı benim ki si sürekli günah işleyen birine aşık olmak ta ne innesiydi.
" Elif içimi yakıyor" diyerek ev arkadaşımın elini tuttuğumda hiç birşey söylemeden sarılmayı tercih etti. Bu kör kuyunun içinden çıkmak için çabaladığımda nefsim sürekli tekrar itiyordu beni kuyuya.
" Tamam ağlama." Sırtımı sıvazlamayı bırakarak karşımda oturmaya devam ettiğinde elimin tersiyle yanaklarımda ki yaşları silerken titreyen sesimle konuştum.
" Allahım hiç bir kuluna dayanamayacağı acıyı vermezsin. Biliyorum. Onur'un haram olduğunu da biliyorum. N'olur yardım et!" Herşeye rağmen Allah a sığına bileceğimi bilsemde Onur'un bana yaptıklarından sonra hâlâ ona aşık olmam aptallık gibi geliyordu. Elif tekrar konuşmaya başladığında kafamı kaldırmadan dinlemeye koyuldum.
"Bak hadi toparlan. Okula gitmemiz lazım" kafa sallayarak yataktan kalktığımda eşarbımı düzeltip feracemi giydim
" Tebessüm herşeyden önce gelir. Ne yapalım karşıma çıkmaması için bol bol dua edeceğiz" dememle Elif de oturduğu yerden kalkarak gülümsedi
" Nas, Felak oku yaklaşamaz"göz devirdiğimde Elif yataktan kalkarak kapıya yöneldi. Elif açık bir kızdı ve giydiği şeylere de pek dikkat etmeyen tiplerden di. Oda dan hızla çıkarak merdivenlerden indiğimde Elif de arkamdan ilerliyordu.
" Meryem yavaş" diyerek arkamdan ayak sesleri yükseldiğinde kapının önünde ayakkabımı giymeye koyuldum.
"Okula ne kadar hızlı girersem görme ihtimalim o kadar azalır" sözünün üzerine Elif de hızlanırken kolundan tutarak evden çıkardım.
" Hızlı ol" oflayarak beni takip ettiğinde evimize yakın olan okula doğru yürümeye başladık. Ben seri adımlarla yürürken Elif de aksime daha da ağır yürüyordu. Çekişmeli yürüyüşümüz bittiğinde okula gelmemizle Elif yüzünü buruştururken tekrar kolundan tutarak içeriye doğru sürükledim. Neden sürekli Elif'i sürüklediğimi düşünerek okula girdiğimde kantinden gelen tost kokusu beni o tarafa doğru çekti.
"Süper" diyerek Elif de hızlanırken kantine en yakın masaya oturduğunda iki tost ve çay alarak karşısına oturdum.
" Besmele çek" gülümsemesiyle gözlerini kapatarak Besmele çekip tostundan büyük bir ısırık aldığında bu hâline gülümserken bize doğru gelen nöbetciyi fark etmemle ciddiliğinden ödün vermeyen nöbetçi masanın üzerine kağıt koyarak uzaklaştı. Elif büyük bir heyecan ile kağıdı alıp açtığında gözlerini kısarak sesli bir şekilde okudu
" Meryem çok acil konuşmalıyız. Spor salonunun yanına gel. " dedikten sonra gözlerini kağıdın köşesine indirerek
"Onur" dediğinde nefesim birden kesilirken elimin ayağımın titremesini durduramıyordum. Ağzımdan bir nida şeklinde çıkan
"Ne?" Sözcüğü ile Elif'e bakarken Elif bütün dişlerini sergileyerek gülümsüyordu. Dürterek
" Hadi gitsene" dediğinde kafamı olumsuz anlamda sallayarak etrafı incelemeye koyulduğumda bıkkınlıkla konuştu.
" Ya daha beş dakika önce canım yanıyor demiyormuydun. Git konuş. Sönsün yangın" mavi gözlerini gözlerime diktiğinde kararlı çıkan sesimle konuştum
" Ama cehennem ateşi daha sıcak. O ateşi kim söndürecek" gözlerini birden gözlerimden kaçırarak masada ki çay bardağını incelediğinde yutkunarak cevap verdi.
" Haklısın. Ben sadece mutlu olmanı istedim" gözlerini hâlen benden kaçırmaya çalışırken derin nefes alarak devam etti;
" Peki ya bende gelirsem."
"Anlamadım"
" Diyorum ki. Hani yanında bende gelsem gider misin?" Dediğinde olumsuz anlamda kafa sallarken ellerini masaya vurarak ısrar etmeye başladı.
"Bak çocuk acil demiş. Hadi gerçekten çok önemli birşey ise" Benimde aklıma sokmuştu. Ya acil birşey ise avurtlarımı ısırarak etrafı incelediğimde ayağa kalkarak sürüklemeye başladı.
" Acil demiş gitmeliyiz" arkasından ağır adımlarla ilerlerken hâlâ içimdeki o kötü hissi bastıramıyordum. Elif'in çekiştirmesiyle spor salonunun önüne geldiğimizde
"Hadi gidelim" diyerek spor salonunun yanına doğru yürürken vücudumu saran korkuyla tekrar derin nefes aldım. Bunu ona aşık olduğum için yapmıyordum. Bana ihtiyacı olan bir kardeşime yardım etmek için yapıyordum. ( OYSA Kİ O DA BİLMİYORDU Kİ BU İÇİNDEN GELEN SES NEFSİNE AİT) ağır adımlarla yürüdüğümüzde Onur'u beklerken karşımıza birden on kişi çıktı. Arada yükselen erkek sesleri artarken birinin sesi duyuldu.
" Bak Onur. Senden hoşlanıyor. İddayı ben kazandım" gözlerim yaşarmaya başlarken karşımda Onur belirdiğinde yüzümü yere eğmemle sadece sesini duyuyordum.
" Neden geldin ki. Nasıl düşünürsün benim senin gibi biri ile konuşacağımı" yutkunamazken kafamı hiç kaldırmadan arkamı dönerek koşmaya başladım. Yine nefsime uymuştum. Arkamdakileri umursamadan okuldan çıktığımda hıçkırıklarımı susturmak için dudaklarımı dişliyorken buğulaşan etrafa bakmadan yürüdüm. Biraz ileride sahil olmalıydı. Belki deniz kokusu iyi gelirdi. Denizin mavi tonu gözükmeye başladığında adımlarımı hızlandırarak banklardan birine oturduğumda kendi kendime kızmaya başladım. Yapamazdım böyle birşeyi yapmamalıydım. Yüzümü avcumun içine alarak göz yaşlarımı sakladığımda
"Pardon" sesi ile kafamı kaldırırken karşımda beliren adama buğulu gözlerle baktığımda benden büyük olduğu belli olan adam yanıma oturdu.
"Bak kardeşim. Benden yaşca küçük olduğun belli. Eğer büyüğüne saygın varsa az bir vaktini bana ayırırmısın" oturduğum yerde dikleşerek olumlu anlamda kafa salladığımda orta yaşlı adam konuşmaya başladı.
" Neden ağladığını sora bilirmiyim" sorusu ağır geldiğinde yutkunarak cevap verdim
" Haram sevda" adam gülerken
"Demek haram sevda ha? En kötüsü. Ateş ile suyun karıştığı mevzular ama ne ateş söner ne su buhar olur. Sana tek birşey söyleyeceğim kızım" gülümsemesi solarken ciddileşerek
" Öyle hemen haram sevda deme. Belki o senin eşin olur ve bir sınava tabirsindir." Diye eklediğinde inanmasamda zorla gülümseyerek kafa salladım. Orta yaşlı adam yanımdan kalkıp uzaklaşırken yüzümü tekrar avucumun arasına alarak düşünmeye koyulduğumda aklımdan hep aynı şeyler geçityordu. O hep haram kalacaktı bana
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARAM SEVDA
Teen FictionDokunursam yanarım. Hiç sönmeyen ateşte Bakarsam da yanarım. Ebedi acı ile