1. BÖLÜM "CENOVA AİLESİ"

3.8K 187 229
                                    

https://www

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

https://www.facebook.com/groups/hskkitap/

"Mutlu aileler birbirlerine benzerler. Her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır." -Leo Tolstoy (Anna Karenina)

Hayat gerçekten de radyoda dinlerken biten şarkıdan sonra ki şarkı gibiydi. Her an ne geleceği belirsizdi. Geçmişim kayıp, geleceğim ise meçhuldü. Ya bugünüm?

Hayatım boyunca elbette benim de bir ailem vardı. Babama aşkla bakan bir annem, bana aşkla bakan güzeller güzeli bir prenses - kız kardeşim- vardı. Evet, bir de babam vardı. Babam bir zamanlar benimde kahramanımdı. Elbette ben de babasının omzunu uçak yapıp neşeyle binenlerdendim. Ben de babamın aslan parçasıydım. Annemin o okyanus mavisi güzel gözlerinin mirasyedisi, biricik kız kardeşimin ilk aşkıydım. On dokuz senem, akıl sağlığımın yerinde olmasına şaşkınlıkla tanık olmuştu. Annem o güzel gözlerinden ve işitme duyusundan oldu, babamın o ailemi sığdırdığı kalbi karardı, çürüdü ve yok oldu. O adamlığı, yiğitliği sadece mazide kaldı. Tıpkı o biçare haliyle kapıya attığı annemin sokakta kaldığı gibi. Kurunun yanında acımasızca yakılan yaştı kız kardeşimse. Bir günahsızdı. Ben onu en son sekiz yaşımda görmüştüm. On bir senedir hayatımın aşkından uzaktım. Son nefesini yanımda kollarımda benim adını haykırışlarım arasında vermişti. Kulaklarımda ağlaması, gözlerimin önünde açık kalan cansız gözleri kalmıştı. O öldü ama benim hala annemden sonra tek aşkım olarak kaldı. Annem ise hala ilk aşkımdı. Sapsarı saçları ve masmavi gözlerini bana ben daha doğmadan armağan etmişti. Babamdan aldığım tek özellik ise kalın ses tınımdı. Annem bana bu hayatta gereken sevgiyi ve en güzel duyguları tattırırken, babamın üzerimdeki tek katkısı paraydı. Özel bir okul, büyük bir oda... Ben annemle geçireceğim ufak mutlu bir anı hepsine es geçerdim. Babamın yanında kalıyordum ama yuvam onun o geniş evi değildi anneme babamdan aldığım paralarla kurduğum küçük bir apartman dairesiydi. Henüz dokuz yaşımda bir evin bütün gelirlerini, giderlerini sırtlanmıştım. Annemin eli ayağı - kulağı, gözü- olmaktan şikayetçi değildim ama babamın rahatlık içinde olmasından çok rahatsız oluyordum. Odamda çıkan patırtıları duyunca aralanan göz perdelerimin arasından sızan ince bacakları görünce afallamıştım. Birkaç defa daha gözlerimi kapatıp açınca süzdüğüm bana oldukça yabancı gelen kadına şaşkın gözlerle baktım.

"Merhaba Rüzgâr'cığım." Dedi benim yaşlarımda gibi gözükmeyen değişik bir lisanı olan yabancı kadın. Başka bir ülkeye ait olduğu belli olan pahalı bir eşyayı andırıyordu. Üzerime doğru geldiğinde ürkmüştüm. Yatağımın yanına oturmasıyla şaşkınlıktan sadece izleyebildim. Üzerime doğru yaklaşınca onu itmeye çalıştım.

"Ne yapıyorsun be? Sen kimsin? Çık odamdan."

"Ben seni eğlendirmeye geldim ama..."

Üzerime doğru yaklaştığında onu itiyim derken açılan kapı sesiyle üstüme yattı.

"Rüzgâr kalkmaya... Lan!"

Her Senimi KaybettimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin