Aşk nedir bilmezdim. Nasıl bir duygu ? Nasıl bir bağlılık? Çevremdeki arkadaşlarım hep anlatırdı bana . Çünkü inanmazdım aşka. İnsan sevebilirdi, hoşlanabilirdi ama aşık olamazdı bana göre. Çok saçma gelirdi bu aşk denen şey. Anlatılana göre aşık olursam bir insana bir daha bırakamazmışın onu. Gözlerinle görmesen bile kalbin hep onu görürmüş. Unutamazmışın onu. Aklından, kalbinden çıkaramazmışın onu. Bence çok saçmaydı bunlar...
-Kızım, hadi kalk yavrum .Okula geç kalacaksın. Biliyorsun karne günü.
-Of, anne. Tamam . 5 dakka daha.
-Anneye "of" denmez bakayim. Çabuk kalk. Benim tepemin tasını attırma şimdi.
-Anne tamam. Söz 5 dakika sonra kalkacam.
-Hı demek öyle. 2 saat oldu be 2 saat.
demesiyle kendimi yerde buldum. Annem çarşafımı çekmişti. Kısık gözlerle ona baktım. Sonra banyoya girip güzel bir duş aldım. Aynanın karşısına geçtiğimde göz altlarımın şiş olduğunu gördüm. Akşam çok ağlamıştım. Hep o Mert denen öküz yüzünden. Beni arkadaşları arasında alay konusu yapmıştı. Evet burdan da anladığımız gibi HER ERKEĞE GÜVENMEYİN. Bunları bir kenara bırakıp gardolabın kapağını açtım. Üzerime turkuaz gömleğim ile kot şortumu geçirdim.
Aşağıya indiğimde gördüğüm manzara karşısında şok oldum. Annem kahvaltıyı hazırlamamıştı.
-Anneeee
-Efendim kızım
-Kahvaltı? dedim dudağımı büzerek.
-Ayy kusura bakmayın Eylül Hanım. Hazırlayamadım.
Ne yapmıştım yine ben? Yoksa? Ah hayır. Annem e okuldan notlarıma mı bakmıştı. Bu sene notlarım oldukça düşmüştü çünkü.
En sonunda kafama terlik yemeden dışarı çıkmayı başarmıştım. Kulaklığımı takıp okula doğru yürümeye başladım. 10 dakika sonra oradaydım. O cehennemde... Şaka la şaka... Okuldaydım işte. Okulun en sonunda bitmesine sevinirken birden o biçimsiz suratı görünce yüzüm soldu. Ama iyi yanında şuydu artık onu sık sık görmeyecektim. Bu biçimsiz surat kime mi ait? O Mert denen şahsiyete. Bir an önce karnemi almak ümidiyle sınıfa çıkacaktım ki bir el buna engel oldu. MERT!
-Nabıyorsun yaa! BIRAK KOLUMU!
-Hiç bir yere gidemezsin prenses. Önce beni dinle.
-Daha ne kadar dinlicem seni.
-Sen yanlış anladın sadece
-Seni dinlemek istemiyorum.
Kolumu ondan kurtarıp hızla sınıfa çıktım. Karneler dağıtıldıktan sonra bir törenle evlere dağıldık. Kapıyı açtığımda annemle babamın bağırışlarını duydum. Neler olduğunu anlamak için içeri girecektim ki konuşmada adımın geçmesiyle duraksadım.
-HAYIR! Eylül e bunu yapamayız. Ne yap et bunu düzelt.
NE OLUYORDU!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MR. Ve MRS. ATARLI
Teen FictionSakin ve zengin hayat sonrasını fakir ve atara bağlıyor