24 Mayıs 2015
"Sana iki seçenek sunuyorum."
Genç kadın adamın ne diyeceğini fazlasıyla merak ederek bütün dikkatini ona yönlendirdi. Genç adam ise devam etti.
"Ya o bebeği aldırırsın ya da kendin doğurup kendin bakıp beni karıştırmazsın. Bence ikiside mükemmel bir seçenek."
Ne demeliydi. Adam kesin bir dille reddetmişti. O çocuğun ondan olma ihtimali yoktu. Ne o böyle hatalar yapacak adamdı ne de böyle saçma sorunları dinleyecek adam.
Genç kadın adamdan maddi destek istemiyordu. Onunla evlenmesini de istemiyordu. İstemeye hakkı da yoktu. Sadece çocuğunun babasız büyümesini istemiyordu. Çocuğunu aldıramazdı. Bu günaha bir kez daha giremezdi. Zaten çok pişmandı bir kere daha kaldıramazdı bu yükü.
Yapacak bir şeyi kalmadığı içn adamında canını sıkmak istemedi. Sadece onun suçu değildi. Gayet iyi biliyordu ki ikisinin di bu bebek.
Genç kadının arkasını dönüp gitmekten başka yapabileceği birşey kalmamıştı. O da bunun farkındandı. Kafasını usulca kaldırdı adamın gözlerine son bir kez bakıp arkasını döndü ve sessizce yürümeye başladı. Gözlerinden akan yaşlar her ne kadar içini yaksa da yapacak başka bir şeyi kalmamıştı. Tek yapacağı şey evine dönmekti.
Genç adam küçük kadının dönmesiyle birlikte derin bir nefes aldı ve arkasını dönüp evine girdi. Öyle ailesiyle sorunları olan her gece başkalarıyla yatan mafya ya da kötü iş adamı da değildi. Beneğin kendisinden olup olmadığı hakkında kesin bir bilgisi yoktu ama emin di ki bu konu burada kapanmayacak ve bu kız dibinden ayrılmayacaktı. Ta ki babalık testinde kanıtlanana kadar.