20EYLÜL2014
Yattığı yerden doğrulan Asya bir süre gözlerini kırpıştırarak nerede olduğunu tahmin etmeye çalıştı. Ama ne yazık ki bir fikri yoktu. Daha önce buraya gelmediğinden emindi. Çift kişilik yatakta sırtını başlığa dayayarak oturur pozisyona geçti ve tam olarak ayılmayı bekledi.
Kısa bir süre sonunda ise dün yaşadıkları aklına üşüştü. Aklına gelen karelerle endişe ile üzerini taradı. Onun olmayan kıyafetler dolan gözlerinden yaşların süzülmesine neden olmuştu. Oysa ki hepsinin rüya olmasını dilerdi.
Başındaki ve karnındaki ağrılara aldırmadan ağlayarak ayağa kalktı ve koşarak odanın kapısından çıktı. Tam o sırada Enes ile çarpıştı.
"Dokunma bana" Sesi istemediği kadar cılız çıkmıştı.
"Uyanmışsın. Gece seni bulduğumda baya hırpalanmıştın. İyi misin?"
Asya neyden bahsettiğini hatırlayınca yüzünü buruşturmadan edemedi. İlk defa şiddet görmüştü.
" Kapı nerede?Eve gitmek istiyorum." Asya korkuyordu. Yirmili yaşlarında gösteren adamın ona zarar verebileceğinden korkuyordu. Korkmakta haklıydı da. Enes kızın ağlamasından korktuğunu anlamıştı aslında. Gece ateşi çıkmış ve birçok kez kesik kesik sayıklamıştı. Kızın tepkilerinden dolayı ise düşünmek bile istemediği şeyi onaylamak zorunda kalıyordu. Tacize uğramıştı. Üstelik küçücük bedeniyle şiddette görmüştü. Gözlerini kocaman açtı fakat Asya'yı sakinleştirmek için nazikçe birkaç cümle kurdu.
"Kahvaltı etmelisin bence. Çok fazla yaran var. Doktora da gözükmelisin."
"Kapı ne tarafta?" Enes kapıyı gösterdiğinde Asya saniye beklemeden kendini dışarı atmak için koştu. Enes'in peşinden geldiğini anlayınca ise önüne bakmadan yalın ayak kendini sokağa attı. Enes Asya'nın başına bir şeyin gelmesinden korkup ayakkabılarını bile giymeden hemen arkasından evden çıktı. Evden çıkarken unuttuğu birşey vardı. Tabii ki de mutfakta pişmekte olan omlet.Fakat o evden çıktığında asya çoktan ana caddeye giriyordu.
Asya kontrol amaçlı arkasına bakarak kendini yolun ortasına attı. Önüne döndüğünde ise üzerine doğru gelen arabanın korna sesiyle donup kaldı. O an hareket etmek çok zordu. Sadece iri olan gözlerini açarak arabaya baktı.
Hani derker ya hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçti... Kesinlikle ne olduğunu o anda anladı. Aynen onun da hayatı gözlerinin önünden geçip gitti.
Arabanın çapmasıyla beraber acıyla gözlerini kapadı. Artık dayanmaya gücü kalmamıştı. O an aklından geçen tek şey Büşra'yı özleyeceği oldu. Ne çok seviyordu onu. On bir senelik arkadaşıydı. Canıydı. Babasını bile unutmuş arkadaşını düşünüyordu. Hoş Büşra arkadaştan çok kardeşti ona.
Büşra'dan ayrılacağı için oldukça üzgündü. Onu burada onsuz bıraktığı için kızacaktı büyük ihtimalle. Ama bir taraftanda seviniyordu. Annesine kavuşacaktı. Bunun için şikayet etmiyordu.
Asya gözlerini kapadığında Enes'in sesiyle zorda olsa açtı gözlerini. Kendini zorlayarak Büşra'ya ona kızmamasını onu çok sevdiğini söylemesini istedi. Daha sonra gözleri kapanırken hissettiği tek şey Enes'in onu kucaklamasıydı.
21EYLÜL2015
Büşra koşarak Aysa'nın yattığı kata çıktı. Asansörü bekleyecek zamanı yoktu. Koridorda sersemce koşarken birisine çarptı. Özür dilemeden ilerlerdi. Asya'nın yattığı yoğun bakım odasını bulmalıydı.
Büyük hastane koridorunda kardeşinin kaldığı odayı bulunca elini cama koyarak ağlamaya başladı. Hıçkırıklarını koridordaki herkes duyuyordu. Fakat kimse birşey söylemiyordu.
Enes Asya'nın odasına döndüğünde ona çarpan kızın orda olduğunu görünce şaşırdı. Kimdi bu şimdi?
"Pardon kime bakmıştınız?" Büşra duyduğu sesle kafasını koymuş okduğu elleri arasından kaldırıp karşısında konuşan adama baktı. Özür dinlemediği içi buraya geldiğini düşündü. Ne garip insanlar vardı. Tek derdi özürdü.
"Kardeşime. Siz ne için burdasınız? Özür dilemediğim için mi yoksa?" Sert tavrıyla söylediği sözler adamın dikkatini çekmişti. Kız ağlarken aynı bir sümüklü böceğe benziyordu. Sümüklerinin yarısını koluna çekmiş yarısı yüzünde kalmıştı.
Cebinden mendil çıkarıp sakince kıza uzattı ve durgun bir sesle "Sen Büşra olmalısın. Onu buraya ben getirdim. Seni çok sevdiğini ve ona kızmamanı istediğini söylememi istedi."
Büşra sinirlenmişti. Kardeşini bu hale getiren bu adam mıydı yoksa? Yerinden hızla kalkıp adamın göğsüne yumruklarını sıralarken hem ağlayarak hem bağırarak devam etti.
"Onu bu hale getiren sensin değil mi. Pis herif. Vicdansızsın. O benim kardeşim lan kardeşim. Birde gelmiş bana mendil mi uzatıyorsun? Senin yaptığına oros*u çocukluğu denir. Her şeyi duydum. Kardeşimin çırpınışlarını. Ne kadar acı hissettiğini duydum. Bağırıp ağladığı her saniye yıkıldım. Rüya olması için yalvardım. Onun yerinde kendim olmak için yalvardım. Ben kaldırabilirdim ama o kaldıramaz. Mahvettin kardeşimi. Birde hastaneye mi götürdün şerefsiz herif? Başına kalır diye mi korktun? Söylesene. Neden yaptın? Bana ona kızmamamı söylemiş. Dönmek şstemiyor anlıyor musun? Annesine gitmek istiyor. Eğer dönmek isteseydi asla böyle sözler söylemezdi. Hepsi senin suçun. O kadar adisin ki"
Enes donmuş biçimde kıza baktı. Ne yani kardeşine tecavüz ettiğini mi sanıyordu?
"Bak yanlış anladı-"
"Yaptığının cezasını çekeceksin. Sen ve senin gibilerin tek derdi(!) kesilmeli."
"Ne saçmalıyorsun kızım sen! Kardeşine dokunmadım bile. Öyle bir şey yapsam neden buraya getireyim. Otur bir sakinleş yoksa elimden bir kaza çıkacak."
"Ne yani Asya ya dokunmadın mı?" Büşra ellerini ona vurmaması için tutan adama bakıp ne diyeceğini dinledi.
"Saçmalama be kızım. Dün geçe işten çıkıp eve dönüyordum. Bizim sokakağa geçerken buldum onu. Dağılmıştı. Üzerindeki elbise yırtılmış ve kanlıydı. Ayrıca yüzü yara bere içindeydi. Üstüde kirlenmişti zaten. Bende hemen evime getirdim onu. Kız kardeşim banyo yaptırıp kendi kıyafetlerinden giydirdi. Gece biraz ateşi çıktı ve sayıkladı. Biraz sonra titremeye başladı. Doktor çağırmaya karar verdiğimde ise ateşi düşmeye başlamıştı bende çağırmadım. Sabah uyandığında kapıyı sordu sonra hışımla çıktı evden. Bende arkasından gittim ama yetişemedim. Yolun üzerine önüne bakamdan çıkınca da olan oldu işte." Büşra hıçkırıklarını durduramayarak ağlamaya başladı. Enes'in ellerini ellerinden ayırdı ve sarıldı ona. Buna ihtiyacı vardı. Sarılacak birisine. Her daim yanında olan ve sarıldığı Asya yoktu yanında.Enes Büşra'nın sakinleşmesi için onu lila hastane koltuklarına oturttu ve ona sarılmasına izin verdi. Büşra konuşmaya başlayınca sakinleşmesi için her ne kadar tereddütte kalsa da elini saçlarına koyarak yavaşça okşadı.
"O bunları yaşayacak birşey haketmedi. Çok ürkektir o. Kırılmaya dayanamaz."
"Sen böyle yaparsan arkadaşın ne yapsın Büşra?" Büşra adamın adını söylemesiyle garip hissetti. Ne güzel söylemişti öyle."Haklısın" dedi Büşra. "Onu böyle yaparak daha fazla üzemem."
Büşra nın hıçkırıkları iç çekişlere döndüğünde ise Enes'e sarılarak uyumuştu.
Enes omzunda uyuyan kıza baktı. Gözleri şişmiş ve kızarmıştı. Ayrıca sümükleri üzerine sürülüyordu. Garip bir şekilde midesi bulanmadı. Kızı rahatsız etmemek için ayrılmadı ondan belli ki çok yorulmuştu. Sarıldıktan kısa bir süre sonra uyumuştu.
Enes kendini öne kaydırarak Büşra için daha rahat bir ortam sağladı vücudunda. Böyle daha rahat uyurdu.