Konuşulan sözlerin arkasını düşünmekle başlar. En keskin kılıçların bıraktığı derin yaralar gibi acır. Tuza gerek yoktur. O tuzun kendisi olmuştur. Bardakta erir, sıcağı görünce kavrulur da ölmez. Sular soğuyunca yarım yamalak kalır. Ne tuza benzer ne de erir tat verir. Tane tane değildir. Rengini bile yitirir şeffaf kalır. Acıtamazda artık. Yakıcı yanıda yoktur. Hiçtir hiç...
İnsan ah eder ya hani o anlarda sesi çıkmaz hiçliğin. Sessiz ölür hiçler. Kimseye dert yanamaz. Anlaşılmaz ki hiçler. Gülünecek haldedirler. Herkes güler onlar ağlar . Ha bir de başkaları için yanar hiçlik. Hiçlik kendisini düşünmezki. Hiç olan hiçliğine isyanda etmez. Kimsin deseler hiç der hiç... Bilmezler kim olduklarını.
Yaradır hiçlik, sessizliktir. Sessizce yanaşır damarında kan olduğunda da anlaşılmaz. Kalbibi yırtarcasına çarptırınca anlarsın biraz. Yinede güldürür hiçlik. Aslında bir hiçten çıkar zaten. Ne oldu ! Diye haykır bakalım dünyaya. Cevap hiçtir . Hiç der ve susar. Dedimya sessizliktir hiç. Kandır bazen kan. Hiç olmak için ölünen ölümdür belkide. Belkide sevdalarla boğuşan bakışlardır hiçlik. Allah'ı aratan dualar o anlarda güzelleşir işte.
Dökülen yaşlar varya hani hep inciye benzetilen. Yok işte öyle bir yalan. O inci denilenler yürek yanmadan çıkmaz açığa. Yüreğin acısını haykırır. O yüzden dökülürken adım adım yanakları yakar. O ince ince kavrulan yanaklar hiçliktir işte. Taş taşa harçlarla üst üste kurulan surlarda, düşman karşılayan yiğitlerin titreyişidir hiçlik.
Ey dost ! Ey güzel insan! Seni sen olduğun için sevenin yaşadığı günlerdir hiçlik. Adarya hani kendini birisine , yaşar ya seni senin için , geceyi gündüzü karıştırmanın zevkini tadarya hani.. Yaşar hiçlik işte öyle.
Sinirlerin masada talanı olmuş küllük yine masada kağıda sataşan kalemdir hiçlik. Adanmış hayatlar, insanı insan gibi görüp nedensiz sevenlerin kalbidir hiçlik. Dünyanın bütün hırçınlığına hoşgörü sunanda bulunan bir şeydir hiçlik. Ney sesinin kaleme yansıttıklarıda hiçtendir mesela.
Bakarya insan bütün öfkelerin en sakinliğinde. Kımıldamazya hani gözleri. Çakılmıştırya işte bir yere . Mecalide yokturya hani dizlerin . Hiç işte ... Nefeslerde öyledir. En derine çekilir ki ferahlatsın. Ne olur peki. Gider mi dert tekrar o veriğin derin nefesle. Yok dostum yok. Gitmez öyle kolay kolay. Ciğerin içlerine girer, oda oda gezinir, orada kalmak için sebep arar ve bulamazsa gider. İşte o nefeste hiçliktir. Zaten verilen nefes koca obur dünyada baştan aşağı bir hiçtir. Nereye gider o bile bilinmez.
En huysuz zamanların dop dolu kimsesizliğir hiçlik. Kimsesiz görünür elbette ancak sadece görüşüntür. Kimsesizlerin kimsesini bilmeyenlerin gördüğüdür hiçlik. Anlaşılmadığı için yakar ya köpük köpük yanakları hiçlik.
Kimsesizdir , anlaşılmadığını bilir. Söyleyemez işte anlatamaz kendini hiçlik. En güzel beceriksizdir işte bu yüzdeb hiçlik. Konuşmayıda beceremez. Anlatamazki susar ve bakınır hiçlik. Aynı zamanda en güzel acı çekenlerden biridir hiçlik. Herkes kendi o başka dertlerdedir. Sadece acısı bencildir hiçliğin. Bir tek onu kendisi çeker. Ortak edemezki kimseyi. Dedimya işte beceriksizdir hiçlik. Ve böyle hiçtir işte hiçlik. Değerdi de değmesi gerekenlere. Severdi de hiçliği hiçlik. Ama en güzel beceriksizdi hiçlik. Susmadığı zamanlarda.