Jongin yolculuk boyunca arkadaki bisikleti düşürmemeye çalışmanın zorluğuyla ve arka koltukta her an yaramazlık yapacakmış gibi bakan bir yüce Do Kyungsooyla tedirgince ilerledi. En çok korktuğu şey ise yanlış bir şey yapıp arkadaki muhteşem insana rezil olmaktı.
Neyseki sorunsuz bir şekilde evinin garajına arabayı soktuğunda derin bir nefes aldı. Arabadan inerek ayağı sakat patronunu almak için arka koltuğun kapısını açtı ve dizini koltuktan destek almak için yasladıktan sonra, sol ayağını kullanmadan ona gelmeye çalışan patronun kollarından utanarak ve nazik bir şekilde asılarak onu tek hamlede çekti ve arabadan çıkarttı. Kyungsoo bu güçlü erkek karşısında etkilenmemiş değildi. Zaten afet gibi çocuktu. Kyungsoo'da biseksüel olunca geriye yapacak pek bir şey kalmıyordu.
Mumede arkadan çıkmaya çalışırken birden kapanan kapı yüzünden içerde kalmıştı. Neden normal insan gibi davranamıyordu ki? Neden? O da sinirle kapının içinden geçti ve ikilinin arkasından ilerleyerek garajı eve bağlayan kapıdan girdi. (İşte şu bildiğiniz Amerikan evlerine benzeyen ev gibi bir şey)
İçeri girdikten sonra zorlu olan kısımı-merdivenleri- geçmeyi başardıktan sonra Jongin toplanmış olarak gördüğü evle birlikte mutlu olmuştu. Chanyeol sonunda bir işe yaramıştı sanki. Jongin mutlu bir şekilde patronunu oturma odasındaki bir koltuğa bıraktı. Biraz sonra mutfaktan çıkan Chanyeol gördüğü manzara ile şu anda dünyaca tanınan birini evinde bulundurmanın verdiği havalılıkla içeriye girdi. Koktukta oturan küçük bedeni arkadan bir süre süzdü ve onu görebileceği bir yere geçti.
"Merhaba ben Jongin'in ev arkadaşı Park Chanyeol tanıştığımıza memnun oldum." Kyugsoo karşısındaki dev çocuğu imrenerek süzdü.
"Merhaba Chanyeol ben de tanıştığıma memnun oldum eviniz güzelmiş." Chanyeol gülümseyerek teşekkür etti.Chanyeol tekrar odalardan birinde kaybolurken Jongin ve Kyungsoo arasında bir sessizlik hakim olmuştu.
"Ah televizyonu açabilirim isterseniz." Jongin nazik bir şekilde sorunca Kyungsoo fark etmez dercesine omuzlarını silkti. Jongin kumandaya uzandı ve açma düğmesine bastı. Ekranda birden açılan şeyle Jongin bütün kanın yanaklarına çekildiğini hissetti. Televizyonda dün Chanyeol ile izledikleri filmin CDsi taklıydı ve hiçte uygun olmayan bir sahnede açılmıştı. Jongin hemen televizyonu kapattı ve zaten kafası çokta iyi olmayan patronuna göz ucuyla baktı. Yüzünde değişik bir gülümsemeyle orada öylece oturuyordu.Jongin daha fazla rezil olmadan önce hesap sormak için Chanyeol'u bulmaya gitti.
Chanyeol boş duran odalardan birinde bir şeyler yapıyordu ama Jongin ne olduğuyla şu anda ilgilenmiyordu.
"Yah Chanyeol televizyonda dünkü izlediğimiz filmin CDsi kalmış ve bil bakalım hangi sahnede nasıl bu kadar sorumsuz olabilirsin!" Jongin sinirli sinirli söylediğinde Chanyeol bir kaç saniye onun yüzüne baktı ve ardından katıla katıla gülmeye başladı.
"Gülme lanet olası!"Jongin sinirle tısladı ve omzuna yumruk attı. O sırada mutfaktan gelen sesle ikli kafasını mutfak tarafına çevirdiler. Jongin koşarak mutfağa gitti. Mutfağa girdiğinde kapının önünde aniden durunca Chanyeol frenine basamayıp Jongin'e çarpmıştı. Jonginin canı acımıştı ama şu anda bunla ilgilenemezdi. Çünkü karşısında elindeki içki şişesiyle yerdeki düşürmüş olduğu tabaklara bakan patronuna şaşkınlıkla bakmakla meşguldü.
Ayrıca işin şaşırtıcı kısmı ise iki elindede bir içki şişesi olmasıydı ve Kyungsoo birinden içtikten sonra birde diğerinden içiyordu.
"Ah Jongin çok üzgünüm tabakları Mume düşürdü." Jongin anlamayarak patronuna baktı.
"Kim?" Chanyeol'da en az onun kadar şaşkındı.
"Kendisi benim sevgili gıcık hayali arkadaşım olur." Ardından Kyungsoo bir kahkaha patlattı ve elindeki içki şişelerinden sırasıyla bir yudum aldı.
Az önce gülerken şimdi yüzüne üzgün bir ifade takınması Jongini bir kez daha şaşırtmıştı. Kafası yerinde değilken nasıl böyle dengesiz olabiliyordu?
"Kendimi yanınızda çok kısa hissediyorum." Kalın dudaklarını büzüştürdü ve büyük gözleriyle doğrudan ikilinin gözlerine baktı.
"K-kyungsoo bence önce elindeki şişeleri bırak." Jongin uyarıcı bir ses tonunda konuştu.
"Hayır!" Kyungsoo bir anda bağırınca ikili yerinden sıçradı.
"Bebeklerimi benden alamazsınız! Şu boyumada çözüm bulmalıyım." Hafif çatık kaşlarıyla etrafa göz gezdirmeye başladı.
"Kanka çılgın patronunu durdurmazsak başımıza kötü şeyler gelebilir. Abi adam şizofren!" Chanyeol Jongin'in kulağına eğildi ve söyledi.
"Uff sus be salak tamam bir şeyler düşünüyorum."
"Buldum!" Kyungsoo aniden bağırınca ikili yine korkuyla yerlerinden sıçradılar. Kyungsoo mutfak tezgahına doğru ilerledi ve önce sakat ayağını tezgahın üzerine attı. Elindeki içki şişeleri her ne kadar ona zorluk çıkarsada bırakmamaya kararlıydı. Çıkarken düşecek gibi olunca Jongin ve Chanyeol hemen ona doğru koştular."Yaklaşmayın!" Kyungsoo uyarıcı bir ses tonunda konuştu. İkili olduğu yerde durdu ve bu sabahki nazikliğiyle alakası olmayan adama baktılar.
Chanyeol ne yapacağını bilmeyen arkadaşını mutfaktan çıkardı ve tezgahın üzerinde kendi kendine şarkı söyleyip dans eden adamı tek başına bıraktılar."Kanka bir plan kurmalıyız yoksa çılgın patronun kendini öldürebilir." Jongin Chanyeol'a göz devirdi.
"O zaman ne yapacağımızı söyle bay çok bilmiş." Bu sefer göz deviren Chanyeol olmuştu.
"Ne biliyim ona meyve suyu falan vereceğini söyle" Jongin Chanyeol'un dediği üzerine bir alkış tutturdu. Arkadaşı gerçekten bir salaktı.
"Bak başka bir yolunu bulalım tamam mı?" Jongin Chanyeol'u arkasında bıraktı ve mutfağa geri döndü. Kyungsoo şimdi Cosmic dancer'ı söylüyordu.
"On iki yaşımdayken dans ediyooordumm~" Kyungsoo çirkin sesiyle bağırınca Jongin yüzünü buruşturdu ve tezgahtaki patronuna yaklaştı.
"Kyungsoo ordan inmeye ne dersin?"
"Hayır."
"Ama ordan inersen daha iyi olur."
"Hayır dedim!"
"Ama..." Jongin'in sözü Chanyeol'un kalın sesiyle bölünmüştü.
"Eğer ordan inersen Jongin sana meyve suyu verir." Jongin ne halt yiyorsun demek için Chanyeol'a dönecekti ki Kyungsoo'nun gözlerinin parladığını gördü.
"Süt?"
"Ne?" Chanyeol sordu.
"Süte anlaşırım."
"Anlaştık." Chanyeol kabul etti ve ikili birbirine çirkin tebessümler yolladı. Jongin ise böyle kötü bir fikrin nasıl işe yaradığına şaşıyordu.
Chanyeol buz dolabına gitti ve buzdolabından sütün bulunduğu cam şişeyi çıkardı.
"Hadi gelde sütünü iç Kyungsoo!" Chanyeol sevimli bir şekilde söyledi.
Kyungsoo ayakta durduğu tezgahta oturur pozisyona geçti.
"Ayağım acıyor. Jongin beni kucağına al." Kyungsoo tekrar dudaklarını büzüştürüp bu istekte bulununca Jongin gözlerini pörtletmişti. Chanyeol ise arkadan kıs kıs gülüyordu.
"Evet dostum. Kyungsoo'nun bileği acıyor. Patronuna yardımcı ol." Chanyeol söyleyince Jongin ona öldürücü bakışlar gönderdi ve Kyungsoo'ya dönüncede kafasıyla Chanyeol'u onayladığını gördü. Jongin yutkundu ama hala bir harakette bulunmamıştı.Kyungsoo biraz uzanıp yardımcısını tişörtünden yakaladı ve onu kendine çekti. Jongin ani çekiştirmeyle kendini tezgahta oturan patronunun iki bacağının arasında buldu. Kyungsoo bacaklarını beline, kollarını ise boynuna doladı. Jongin bu ani temasla olduğu yerde kalakalmıştı. Az sonra ölecekti çünkü şu anda delicesine hayranı olduğu insan ona sarılıyordu. Eğer bu sabahı atlatırsa bir kurban kesecekti. İşin garibi ise o kadar içki içmesine rağmen hala güzel kokan patronuna şaşkınlığı idi. Ayrıca hala ellerinde olan içki şişeleri sırtına çarpıyordu.
Chanyeol gülmekten altına yapacak gibi olmuştu ama bu anı her ayrıntısıyla görmek istiyordu. Yani tuvalete gitmek gibi önemsiz bir şeyle vakit harcayamazdı. Ayrıca bir kaç fotoğraf almayıda unutmamıştı. Sütü yemek masasındaki bardağa doldurdu ve beklemeye başladı.
"Hadi dostum." Chanyeol gülmesini durdurmaya çalışarak söylediğinde Jongin büyük gözlere hapsolmuş gözlerini henüz çekebilmişti. Ellerini Kyungsoo'nun beline dolayınca Kyungsoo kalkışa geçeceklerini anlayıp boynundaki kollarını dahada sıkılaştırdı ve yüzünü Jongin boynuna gömdü. Jongin şu anda bayılacak gibiydi. Tanıdığından beri hayranı olduğu adam şu anda bir bebek gibi kucağındaydı. Hep merak etmişti. Nasıl kokuyordu diye. Artık biliyordu. Bebek bisküvisi ve süt gibi kokuyordu. Ve bu koku çok hoşuna gitmişti.Küçük adamı tezgahtan çekti bütün ağırlığını kollarına aldı. Göründüğü kadar ağır değildi. Hatta çok hafifti. Eğer Jongin onun boyutunu görmese kucağında bir bebek taşıdığını düşünebilirdi. Hemde bebek bisküvisi ve süt gibi kokması diğer büyük bir özellikti.
Aradaki bir kaç adım hemen kapanmış ve onu yemek masasındaki sandalyelerden birine oturtturmuştu. Kyungsoo Chanyeol'un önüne sürdüğü bardağı almadan önce elindeki içki şişelerini masaya bırakınca Jongin onları yok ettikten sonra Kyungsoo süt dolu bardağı bir dikişte bitirdi ve hala Chanyeol'un önünde duran süt şişesini alıp kafasına dikmeye başladı. Bir ara boğulacak gibi olduğunda Jongin ondan şişeyi almaya çalıştı ama başarısız olmuştu.Kyungsoo şişeyi bitirdikten sonra dudaklarının üzerinde kalan süt izleriyle Jongin'e sıcak bir gülümseme verdi ama bu gülümsemesi hemen soldu. Jongin ne olduğunu anlamaya çalışırken birden ayaklarının ucuna dökülmeye başlayan iğrenç sıvıyla mutlu mu olsa üzülsemi bilemedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Milyon Dolarlık Ressam
FanfictionKyungsoo dünyaca ünlü bir ressam. Jongin ise kim olduğunu bilmeden aradığı yardımcı için ona mail atan sıradan bir genç. _________________________________________________________________ *Bütün hakları Mumenin her bölüm sizin için seçtiği şarkılarda...