Hikâyeyi yayımlayıp silmiştim ve şşşimdi yine yayımladımMMmMm
Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar ^^
-
Liam
Oturduğum sandalyeye sinip çatalımı önümdeki tabakta duran yemeğime batırdım. Fazla utangaç biri olmamama rağmen okulun yemekhanesi beni geriyordu. Hele ki yanımda yakın arkadaşlarım bulunmadığı zaman sanki yıllardır bu okulda değilmişim de, yeni gelen bir öğrenciymişim gibi hissediyordum. Etrafımdaki, nefesimi geç versem benimle dalga geçecek olan insanları aklıma bile getirmek istemiyordum doğrusu.
Yanıma gelen iki kişiyi görünce rahatlayıp gülümsedim. İkisi de iki yanıma oturunca sırtımı sandalyenin başına yasladım. Aslında, buranın büyük olması az da olsa işime geliyordu. En köşeden, kimsenin gelmediği veya görmediği bir masa seçip oturma gibi bir şansımız vardı en azından.
Sağ tarafımda oturan Andy konuştuğunda kafamı ona çevirdim."İbne Harry'yi gördünüz mü? Yine bir şeylere sinirlenmişti ve etrafı kırıp döküyordu. O ve aptal sevgilisi bu okuldan şutlanmalı,"
Gülerek söylediği şey sinirimi bozmuştu. Her zaman insanları aşağılıyordu fakat bir şey demiyordum. Sürekli sabretmiştim. Sonuçta bu insanların göze girmek için yaptığı bir şey değildi. Onlar böyle istiyordu ve benim arkadaşım öyle insanlara 'ibne' diye hitap ediyordu.
"Niye öyle diyorsun," dedim. Andy'nin suratına baksam da Niall'ın aynı onun gibi çatık kaşlarını görebiliyordum sanki. Niall, diğeri gibi değildi. Çoğunlukla böyle şeylere karışmaz, oturur dinlerdi. Üstelik hangi fikri önüne sunsak üstelemeden de beğenirdi. Sürekli uyumlu biri olmuştu yanımızda.
"O da sonuçta bir insan ve senin onu böylesine küçümsemeye hakkın yok,"
Suratını anında değiştirip güldü ve önüne döndü.
"Bazen öyle bir konuşuyorsun ki, eşcinsel olup olmadığından şüpheleniyorum Lee." deyip masadan kalktı ve yemekhaneden çıktı. Arkasından gözlerimi devirdikten sonra beni izleyen Niall'a döndüm."Ne var?"
Ellerini masanın üzerinde birlestirip kafasını ellerinin üzerine koydu.
"Hiçbir zaman ona anlatmayacaksın değil mi?"
Belki bir gün yapabilirdim. Eğer önceden olsa kesinlikle kınadığı insanlardan biri olduğumu rahat bir şekilde açıklayabilirdim ama son zamanlarda o kadar aptal bir insana dönüşmüştü ki, diğerlerine söyledikleri şeye tepki vermekten başka bir şey yapamıyordum.
"Bilmiyorum, dostum. Baksana, söylemek o kadar kolay olur mu sence?"
Söylediğim şeyi cidden sormadığımı anlayıp az önce yatırdığı kafasını salladı ve gözlerini kapattı. Zaten sürekli uyuyordu. Dersleri bile dinlemez, uyurdu. Her öğlen yemekhanede aynı bu pozisyona gelir yine uyurdu. Yanımda sadece o olduğu zamanlar az sıkılmıyor değildim ama hani şu varlığı olunca bile mutlu eden insanlar olur ya, öyleydi. Çok uzun zamandır arkadaş değildik. Belki bir-iki sene. Ama aramızdaki bağ sanki yıllardır arkadaşmışız gibi bizi birbirimize bağlıyordu.
Çatalı tekrar elime aldığımda iştahımın kaçtığını anlayıp geri yerine bıraktım ve ellerimi kafamın arkasında birleştirip boynumu geriye attım. Daha dersin başlamasına çok vakit vardı ve ben burada öylesine oturuyordum. Gözlerimi etrafta dolaştırmaya başladım. Boş boş diğerlerini izlerken bir yerde takıldım. Dirseğimi masaya koyup çenemi avucuma aldım. Yine kalabalıklardı. Böyle olmaları, insana onların yanında olmayı istetiyordu. Gruplarındaki herkes mükemmeldi fakat ne zaman içlerinden birini seçip izlemeye kalksam gözüm yine aynı kişide duruyordu. Aynı mekânda olduğumuz zamanlar Onun müthiş ela gözlerini ve özenle yaptığı saçlarını izlemekten kendimi alamıyordum. Harika biriydi ama beni göremeyecek kadar popülerdi de.
"Yine mi?" dedi beni kendime getiren ses. Kendisine içimden ne kadar küfür etsem de başımı sallayıp izlemeye devam ettim.
"Hayranı falan mı oldun? Bence artık vazgeç Liam. Görmüyor musun? Fark etmiyor bile,"
O hiç kimseyi fark etmiyordu. Ben sadece her şeyine bayılan bir insandım."Olsun Niall, zaten beni görmesini falan istemiyorum. O çok hoşuma gidiyor."
Omuz silkip eski pozisyonuna geri döndü ve yine hayattan kendini soyutladı. Sanırım buna alışmalıydım.
*
Ellerimi cebime sokup kaldırımda gözüme bir taş seçtim ve tekmeleyerek eve yürümeye başladım. Okul eve fazlasıyla uzaktı ve ben yürümeyi seven bir insandım. Hiçbir okul bitiminde eve arabayla gittiğimi hatırlamıyordum.
Bugünki derslerden dolayı ağır gelen çantamı sırtımdan çıkardım ve yanından geçtiğim duvara yaslandım. Bu benim hatamdı. Senenin ilk başından fazladan ders almak kesinlikle benim hatamdı. Fazladan gelen dersleri seviyordum. Derslerin hepsini seviyordum ama bu taşıdığım yük yüzünden her sene fazla ders aldığım için pişman oluyordum.
Duvardan doğrulup çantamı sağ omzuma taktım. Yürümeye devam edecekken metrelerce ötemden gözlerime tanıdık bir araba ilişti. Adımlarımı yavaşça oraya yöneltirken sessiz olmaya dikkat ediyordum.
Tam olarak yaklaştığımda duvarın yanına çöktüm ve olanları izlemeye başladım."Bırak Zayn,"
Muhtemelen, Zayn ve sorunu olduğu biri her zamanki gibi kavga edecekti. Normalde kavgalara şahit olmayı pek sevmiyordum ama söz konusu O idi.
"Bana istediğimi ver,"
Uyuşturucu mu kullanıyordu? Kurallara aykırı biri olduğunu bilsem de bu garip gelmişti. Sigarayı veya içkiyi büyük ihtimal zaten kullanıyordu ama uyuşturucu...
"Siktir git, seninle uğraşamam."
Çocuğun söylediği şey ile Zayn'in yaptığı hareket gözlerimin önünde birbirine girmişti. Ben az önce uyuşturucu kullandığını sanıyordum ama o şimdi... Karşısındakini öpüyordu.
Gözlerimi şaşkınlıkla açıp ne yapacağımı bilmeden ağzımı ellerimle kapattım ve yerimden hızlıca kalkıp koşturmaya başladım. Beni görmediğini umut ederek girdiğim ara sokakta durup dinlendim. Gördüğüm şeylere üzülmeli miydim, yoksa sevinmeli mi bilmiyordum. Belki sevinmeliydim. Herkesin onu düz sanması, benim ise gerçeği bilmem beni fazlasıyla mutlu etmişti. Görüntü sürekli gözümün önüne geliyordu.Zayn eşcinseldi...
-
ABİ ÖĞ ÇOK BASİT OLDU JSKDKSKDJSK neyse bu da böyle olsun belki sonra toparlarım byee xx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret // ziam
Fanfiction"Onu, gizliden gizliye sevmek gittikçe zorlaşıyordu. Ona karşı olan hayranlığımın aşka dönüşmesi en son istediğim şeydi."