Ah yüreğimin kanayan yarası. Varken ay ışığım yokken -bile- güneş aydınlığım. Bugün o gün. Bugün geçen seneye kadar çok güzel bir şeyin başlangıcıydı. Ta ki Sen aynı gün bizi bırakıp gidene kadar. Zaten Senden sonra Senin güzel seslinde durmadı bende. Dursaydı geri de kalacaktı dört sene. Sen gittikten sonra her şey nasıl ters yüz oldu hepsini gözlerimle gördüm, kulaklarımla duydum ama bir türlü aklımı inandıramadım. İnsanlar nasıl birbirine düşer, nasıl hiçbir şey olmamış gibi sırt döner, insan sandığın gözden nasıl dirhem dirhem düşer. Gördüm, görmez olaydım. Ben görmeden sevmelerin sonradan görmüşüyüm. Seni âmâ diye tanımlayan lügatın, gönlü gören gözleri olmadı hiç. Şimdi kör dünyanın gözleriyle Seni görmediğime mi, yoksa Senin ışıldayan gözlerini kör dünyanın göremediğine mi yansın içim? Ama yansın içim. Seni görememenin nasipsizliği az şey mi? Şimdi gelmiş beni korkutmaya çalışıyor yokluğuyla Senin sesi güzelin. Sorma Baba sorma, ben alemlere rahmet diye inen Rasulullah'ı(s.a.v.) severken bildim, gözle görmeden sevmenin tadını, şimdi beni kim yokluğuyla korkutabilir? Varlığı bir şey kazandırmayanın, yokluğu bir şey kaybettirmiyor. Ama şimdi gel de Sallallahu Aleyhivesellem'in yahut Senin yokluğundaki boşluğa bak. Kendini boşu boşuna bırakacağına, Sizin boşluğunuza bırakmanın sivrilen mantığı var artık algılarımda. Aklımda vuslatın ve elbette visalin özlemi tutuşmakta. Der misin ki, Size (C.c.)(S.a.v.)(K.s.) kavuşmak var ufukta? İnşaAllah! Nurlar içinde yat, hesabın kolay, mekanın cennet ola. Sizi ahiretin iç açan gözüyle görmek duasıyla.
Dünya -nın kör- gözüyle göremediğim Celal Babam'a...