Karakter tanıtımı.
Merhaba, ben kayra. Yaşım 18 ve üniversite sınavlarına hazırlanıyorum. Özel bir lisedeyim ve çevremin çok geniş olduğunu söyleyebilirim. Fazla egolu değilimdir ama istediğim zaman egomu arşa çıkartırım.
Annem ve babamla gayet mutluyuz. Babam sayılı ve başarılı bir iş adamı annem ise avukat ama dava bulamadığı zamanlar evde. Çoğu zamanda evdedir zaten. İstanbulda yaşıyorum. Sevgili işleri falan da yok hiç olmadı. Sadece hoşlantı ama hiç kendimden ödün vermedim.
Artık kayrayı az çok tanıyorsunuz hikaye zamanı.
"Aşklarım ben çıkıyorum." dedim arabamın anahtarını elime alırken.
"Tamam kızım dikkatli ol. Fazla hız yapma."
"Tamam öpüyorum." deyip çıktım. Garaja yönelip arabama bindim ve tekerlekleri bağırtarak çıktım. Okul evimden en fazla 3 km uzaktaydı. Araba kullanarak 3 dakikamı almıyordu gitmek çünkü hiçbir zaman 100'ün altına düşmedim. Okulun yanıma gelince hızlıca park ettim ve arabamdan inip bir sigara yaktım. O sırada arkadaşlarım geldi.
"Günaydın kayra!" dedi deniz.
"Sanada günaydın." dedikten sonra oda bir sigara yaktı. Okul gayet rahattı müdür ara sıra mesleğini bile unutuyordu. Hiçkimse mesleği için değil sırf üniversite mezunu olabilmek için okuyordu. Sonuçta okul bitince babalarımız bizi zaten yükseltecekti. En azından çoğu kişiye göre.
"Ne oldu seninkiyle?" dedim yağmura gülümseyerek. Yağmur ve deniz en yakın arkadaşımdı.
"Dün ayrıldık." dedi ve suratı düştü.
"Seni hakedeceğini sanmıyordum zaten. Üzmene bile gerek yok kendini." dedim ve sessizlik oluşunca sınıfa çıktık. Sınıfın cam kenarının en arkasında oturuyodum. Tüm okul hayatımda her zaman burdayımdır. Yerime oturur oturmaz kafamı sıraya koydum. İlk ders fizik olunca pazartesi sendromu geçirmemek elde değil.
Ben uyumaya çalışırken hocanın sınıfa girmesine aldırmadım ve o ince sesine karşılık gözlerimi yumup uyumaya devam etmeye çalıştım ama uyuyamıyordum. Kafamı kaldırdım ve gözlerimi sınıfta gezdirdim. Hoca arkasını dönünce denize söylendim.
"Şu ince sesiyle konuşmasa bari." dedim sıkıntıyla. Biraz yüksek sesle söylemiş olabilirim ki zaten çoktan sınıf bana bakıyordu. Hoca da bana döndü. Duyup duymaması benim için önemli değildi. Birşey diyemezdi zaten.
"Kayra! Derse odaklan." deyince yalandan da olsa saçlarımla oynayarak hocaya bakmaya başladım. En fazla 40 yaşındaydı ve hergün aynı model etek giyiyordu. Sesi ise zaten tam bir belaydı. Kulaklarım tanrıya yalvarıyordu. Başımın ağrısına dayanamayınca denize yol açmasını söyledim ve umarsızca sınıftan çıkıp kantine inmeye karar verdim. Nöbetçi öğrencilerden birisi esatdı. Esat benimde beğendiğim gibi tüm okulun kızlarıda beğeniyordu. Ama sanki fazla odaklıydı bana. Ona bakmamaya özen göstererek geçtim ve merdivenlerden kantine indim. Sıcak çikolatamı alıp bir masaya oturup ilk yudumumu aldım. O sırada kantinden içeriye esat girdi. Kendine bir kahve alıp yanıma gelmeye başladı. Evet evet bana hem de bana geliyordu. Toparlandım ve gayet cool bir hal aldım. Yanıma oturunca ona sorar gözlerle bakınca sohbeti o başlattı.
"Merhaba, ben esat." dedi elini uzatıp.
"Merhaba, kayra." dedim elini sıkıp.
"Dersten çıktığına göre bir sorun var sanırım?" deyince saçımı yana attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASTALIK.
Teen FictionHiç beklemediği anda kan kanserine yakalanan, hayallerine o lanet hastalık yüzünden veda eden bir kız.