2,5 yıl olmuştu.. Tam 2,5 yıldır hergün, yeni bir güne uyanmaya çalışıyorum. Uyandığım her sabah, çevremde hep farklı objeler görüyorum. Uyandığım her günde, çok farklı şeyler yaşamak mı? Aynı şeyleri tekrar tekrar yaşıyorum sanki. Güne objelerle başlıyorum, objeleri görerek.. Ben objelere bakıyorum, objelerde bana.. Etrafımda onlardan başka birşey olmadığını, çok geç olmadan anlamıştım. Ve insanlar kadar olmasa da, her objenin hep bir hatırası oluyordu.. 2,5 yıl olmuştu 18 yaşıma basalı.. Evimden ayrılalı, ailemden.. Ve bir türlü oturtturamadığım o çevremden.. Ayrılalı çok olmuştu işte. Yeni bir eve, yeni hayatıma ve yeni bir "ben"e uzun zamandır alışmaya çalışıyorum. Her defasında yeni birşeyleri denemeye kalkıyorum, ve her defasında birkez daha pişman oluyorum. Başarısızlığın bende pişmanlık yarattığını, hep sonradan anlamaya başlamıştım. Dedim ya işte, bugün yeni bir güne uyanmaya çalışıyorum. Hayatın bana herhangi bir getirisinin olmadığını düşünüyorum.
- Bugün bile birşeyler gerektiğinde ayağınıza kadar getiren bir kurye, servis elemanı varken.. Hayatın bizlere ne tür getirileri olabilirdi ki?
Yeni bir güne başlamak için, saat 5 suları geç olsa gerek. Hala doğru düzgün birşeyler yememiş, ve henüz evden çıkamamıştım. Yapılacak çok sayıda şey olmamasına rağmen, yinede bu kadar rahat davranmam pek yararıma değil. İşte bu gibi nedenlerden ötürü biran önce evden çıkmak için, çokda acele etmeden hazırlanmaya başlamalıydım. "Acele işe şeytan karışır" tâbiri bir kulağımda, bir türlü cevap alamadığım telefonum da diğer kulağımda.. Uzun süre geçmeden evden çıkmış olmalıyım, aksi taktirde yanımdan bir bayanın geçmesi, yalnız başına yaşayan biri için pekde olucak iş değildi. Size nereye gittiğimi söylemiş miydim? Eh, nereye gittiğimi de pek bilmezken, size kesin birşey söylemem zor olucak. Gerek ev kirası, gerekse yiyecek-içecek, kıyafet gibi şeyleri karşılayabilmem için her insan gibi çalışmam gerek. Bu yüzden dışarıdayım, ve işte tam bu sebepten ötürü iş aramaya başladım. Bir yandan etraftaki dükkanlara göz atarken, diğer yandan da kendi kendime sormuyor değilim; "nasıl bir işte çalışabilirim"
Daha doğru düzgün bir iş görüşmesi bile yapamamışken, kalkıp iş seçmeye kalktığım düşünceler ne hikmettir bilmiyorum ama bunlar pek hayr-ı alamet değil. İşte tamda bu anlarda şu köşede duran süpermarket'i gördüm, kısa süre geçmeden karşıdan karşıya geçmeli, başvurabileceğim ve benim için bir ilk olucak olan iş yerine biran önce varmalıydım. Kapıya gelir gelmez durdum ve içeriye bir göz attım, gayet müsaitti.. İlk adımlarımı atar atmaz, market sahibi olduğu söylenen Ahmet Bey'in yanında aldım soluğu. Ahmet Bey'e sorduğum ilk soru ücretti, ücret ve ne türde olacağı..
Ücret aylıktı, ve bu ücretin yaklaşık olarak 1.200TL'ye denk geliceğini Ahmet Bey'in kendi ağzından duymuş oldum. Bunun ardından Ahmet bey, bana çalışma saatlerinden de bahsetmeden geçemedi. Aylık 1.200TL'ye yakın ücret, haftada bir gün izin, ve günde 12 saate yakın iş maratonu.. Tamda biraz rahatladığımı düşünücekken, Ahmet Bey'in bana sorduğu ilk soruda, "dayanabilecek misin" olmasıydı.. Oda diğer insanlar gibi aynı görüşteydi, çünkü her ne kadar 18 yaşımda olduğumu göstersem de, ne olduğum yaşın karşıladığı kilodaydım, nede karşıladığı kalıpta.. Dayanabiliceğimi biliyordum, özellikle de dayanmak zorunda olduğumu. İşte bu yüzden zaman kaybetmeden Ahmet Bey'e bunu ilettim, sonrasından da kendisinden "tamam" yönünde bir yanıtı duymam zor olmadı. Ardından doldurmam gereken forumdan sonra, forumu teslim edip, "sana döneceğim, o zamana dek bekleyebilirsin" gibi klasik bir yanıta şahit olmadan kurtaramadım paçamı. Neyseki geriye yapmam yada sormam gereken bir soru kalmamıştı. Ahmet bey'inde söylediği gibi beklemeye geçmeliydim, ve sanırım bu kararımı uygulayacağım yer evimdi.. Evime doğru yol aldım, ve çokta uzun sürmeden eve varabilmiştim. Size saati söylemiş miydim? Üzülerek söylediğim birşeydi ki, saat 10a geliyordu. Bunu söylerken bir an duraksadım, düşünmeden, kendime sormadan edememiştim;
- "Nasıl bu kadar geciktim, saat nasıl olduda bu kadar hızlı geçti.. Aahh, boşversene!"
Birşeyler yemeyi bile beklemeden uyumaya karar vermek, çok da zor olmadı benim için. Öncesinde yapmam gerekenler mi? Biraz elimi yüzümü yıkayıp, sonrasında üstümü değiştirmemle birlikte sanırım geriye pekde yapıcak birşey kalmıyordu.
- "Malûm, yemek işini bir kenara bırakmıştım.."
Elimi yüzümü yıkamamla birlikte, üstümü değiştirmem de çok zaman almadı. Saat henüz 11 olmamıştı, bu saatte uyuyabiliceğimi bilmiyordum ama yinede uyumayı denemek gibi bir çılgınlık tamda benim gibi birine göreydi.
- "Şimdi izninizle, biraz uyumalıyım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Farkedilmeyen
Teen Fiction18 yaşında, kendi halinde, ailesinden ayrı bir evde, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan düşünceli bir gencin hikayesi anlatılmaya çalışılıyor.