İlerliyorum, yolun sonunun varolup olmadığından habersizce. Gidiyorum fakat, uçurum yolumun sonu. Geri dönmeye çalışıyorum, izin vermiyor yokuşlar ,tümsekler .Bir adım daha atıyorum istemsizce. Yavaş yavaş kayboluyorum ,ardından bir ses kulaklarımda yankılanıyor. Arkamı dönüyorum birini kurtarmam gerektiğini hissediyorum .Uçurumun ağzından geri dönüyorum, koşuyorum ama yetişemiyorum bir türlü. Ardından birisi kollarıma bırakıyor kendini, tutuyorum. İçtenlikle acı çekerek ağlıyorum ama kim olduğunu bile bilmiyorum daha .Elleri soğuk ,kanlar içinde bedeni.Hemen yanımda elleri kana bulanmış birisi daha, kollarımdaki kişinin katili.
Soğuk zeminin zayıf ve çelimsiz bedenimi titretmesiyle irkildim bir anda. Kalp atışlarım hızlıydı uyandığım rüyadan bir türlü alıkoyamıyordum kendimi .Oldukça ürkütücü bir kabustu sabahın ilk saatlerinde rüyadan uyanır uyanmaz bir süre kendime gelemedim, tabi adı üstünde bir kabustu. Benim için gördüğüm fakat anlam veremediģim tek rüyaydı .
Hemen kalktım yerimden ve pencereden güneşin doğuşunu seyretmek istedim .
Gün daha yeni doğuyordu belki ama doğduğu andan itibaren yine bu şehirdeki tüm insanlar için bir öncekinden daha acı verici bir hale dönüyordu herşey. Hatta bu sıralar çok nadir duyulan kuş cıvıltılarının bile çıkardığı melodilere muhtaç, bu her şeyden eksik kalan ruhlarımıza terapi gibi gelecek tek ihtiyaç huzur olmuştu ama bunun var olması için ise eksik olan tek şey mutluluktu.
Güneş ışığının gözlerimi kamaştırması ile beraber ellerimle gözlerimi hafifçe ovuşturdum. Yerde uyuya kaldığımı fark etmiştim sanırım gördüğüm kabusun nedenide yerde uyumamdı. Aşırı soğuktan buhar tutmuş pencereyi, elimi yavaşça yumruk haline getirerek sildim . Dikkatli bir şekilde sokağı izlerken fark ettiğim tek şey sokakların artık eski günlerdeki gibi canlı olmamasıydı. Eskiden dönme dolapların belirli saatlerde sokakta belirmesi , pamuk şekerci gelince etrafında heyecanla koşuşturan çocuklar yoktu, sadece onların yerini alan rüzgar üfledikçe oradan oraya savrulan yapraklar ve sokağın o derin sessizliğiydi .O sessizlikte sağır olmamak mümkün değildi. Sanki tüm şehir bir mezarlığın aynada yansıması gibi cansız ve bir o kadarda ruhsuzdu.
Bu sıralar tüm insanlar salgından dolayı korkar hale gelmişti.. Aralarında ne dostluk nede komşuluk adı verilen güzel bağlar kalmamıştı. Herkes kendi halinde yaşar olmuş ve sanki kalplerine sert birer duvar örmüşlerdi . Kasabada merhametli yada hoşgörülü bir insana dahi rastlamak zor bir hal almıştı.
Kasabada bulunan tüm halkın yaşadıklarının tek bir nedeni vardı. Aylar önce bazı art niyetli kişilerin kasabada bulunan arazilerdeki bitkilerin genetiği ile oynamaları sonucu halkın sağlığını ciddi bir şekilde tehdit eden tehlikeli bir virüs bulaştırması idi .Virüs kişiye bulaştıktan birkaç gün sonra insan vücudu kendini kontrol edemez hale gelir ve etrafındakilere saldırmaya başlar. Bu nedenle de aylardır kasabadaki tüm insanlar evlerine mahkum olmuştu hatta ,insanların yiyecek ihtiyaçları bile haftada bir kez ihtiyaç kamyonu ile karşılanır,kasabada salgından etkilenmiş kişiler etkisiz hale getirilip kasabanın merkezinde yakılarak öldürülürdü . Bu durum yakılan kişinin ailesi için oldukça zor olurdu,daha sonrada kasabayı terkederlerdi.Artık İnsan için kırık bir çerçevenin içindeki yırtık fotoğraf nasıl bir anlam taşımıyorsa , pencereden dışarı bakıldığında da havanın güneşli olmasına rağmen o zavallı ailelerin içindeki kara bulutları hiç bir şey yok edemiyordu . Ve bende günler ilerledikçe ailem ve benim için hayatın dahada zorlaştığını anlıyor, bu durum için endişeleniyordum.
Yine o bulutların arasından göz kamaştırıcı ışığıyla çıkan güneş ne kadar uzaktan bize göz kırpar gibi görünse de aslında bize yine zorlu ve bir o kadarda sıkıntılı bir gün sunduğunun farkında değildir. İnce telleri ile dışarıya aşırı yıpranmış görünümü veren omuzlarımın üzerine düşen saçlarımı yavaşça kulaklarımın ardına sıkıştırdım . Gördüğum rüyanın etkisinden yavaşça çıkıyordum ama unutmak mümkün değildi birisine anlatmak istiyordum ama korkuyordum saat erkendi babamlarıda uyandıramazdım . Pencerenin önünden ayrıldım ve annemlerin uyanık olup olmadığını kontrol etmeye odalarına gittim. Parmak uçlarımın üzerinde tedirgin ve ürkek adımlarla annemlerin odasının kapısını yavaşça araladım annemlerin yatakta olmadığını gördüm. Nerede olduklarını düşünmeye fırsat bile bulamadan kulağımda bir anda annemin sesi yankılandı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FANCEEN
Mystery / ThrillerAydınlık yoktu belki sonunda ,karanlıktı kapıların ardındaki bulutlar . Gözlerimi her kapatıp açtığımda biraz daha yaşla dolması kirpiklerimin, her adımımımda ayak tabanlarımın keskinliğe maruz kalıp tökezlememi sağlaması .Mecburmuydum bunlara ."Ned...