3.Bölüm

29 2 5
                                    

3. BÖLÜM MİLKA'NIN MOR ÖKÜZÜ -Pera-

Onun mesajına gülümseyip telefonu cebime sıkıştırırken birine çarptım ve elindeki nerdeyse on tane lacivert defterin hepsini yere düşürdüm. İçimden güzel seçim diye geçirirken başımı kaldırıp çarptığım çocuğa baktım. Benim yaşlarımda sarışın bir çocuktu ve lacivert bir tişört giyiyordu. Ona mahcup mahcup bakarken bana kısa bir bakış atıp yere eğildi ve defterlerini toplamaya başladı hemen eğilip yardım ettim. Son defteri verirken masmavi gözlerinin içine baktım bakışlarımda özür gizliydi fakat anlamışmıdır bilmiyorurdum. Acaba işaret diliyle özür dilesemmi diye düşündüm fakat böyle bir engelim olduğunu anlamasını istemediğim için hiçbir şey yapmadım ve arkamı dönüp ondan uzaklaştım. Tanrım çok kaba olduğumu düşünmüştür. Ama o da bana çarpmış sayılır.  Belkide özür dilemiştir fakat ben dudaklarının kıpırdadığını görmemişimdir.

Daha fazla oyalanmayıp iki defter alıp kasaya ilerledim ve ödeme yapmak için sıraya girdim . Kafamı kaldırıp önüme baktığımda lacivert bir tişört gördüm o da tam o sırada arkasını dönmesiyle göz göze geldik. Belkide benden bir özür bekliyordur halâ diye düşünerek tam ona Özür dilemek üzereydim ki Onun kolunu biri çekiştirince yanımızdaki bir çocuğu farkettim.

"Abi hadi."

Kardeşinin çekiştirmesiyle poşetlenen defterlerini satıcıdan alıp bana son kez baktı ve  kırtasiyeden çıktı. Altı üstü elindekiler düştü  görende ırzına geçtik sanır.  Sıra bana gelince ödeme yapıp satıcının poşetlediği defterlerimi aldım ve arkamı döndüm.

Kapıya doğru bir adım atmıştım ki o içeri girip bana doğru yürümeye başladı. Üstüme doğru gelmeye başladığında korkudan olduğum yerde dona kaldım. Neden korkuyorsan artık beni dövecek  dahi olsa babamın polis olduğunu unutmamak gerek. Beni dövse hapse attırırım. Yani eğer attırılıyorsa öyle hapse.. Oysa bana bakmadan omzuma çarpıp arkamdaki bir kadının yanına gitti. Onun bu hareketiyle ağzım açık kaldı. Resmen intikam aldı ha. Tabi ben onun gibi elimdeki her şeyi etrafa saçmadım. Sinirden ayağımı yere  vura vura kırtasiyeden çıktım ve eve gittim. Omzumu çürüttü resmen ya nasıl çarptı odun kemikli . Sen sümüklü, üçe kadar sayıyorum derken araya iki buçuk sıkıştıran insansın . Ne o wattpad kitaplarındaki bad boy hareketleri.

*-*-*-*

Saat sekiz gibi olunca babamın yanağına bir öpücük koyup işaret diliylede iyi  geceler dedim ve  odama gittim.Elime dün aldığım kitabı alıp okumaya başladım ve kitaptaki kız ile çocuk önce  birbirine çarpıp sonrasında  tanışınca bende şalterler attı. Yine aklıma o çocuk geldi ve kitabı masaya doğru fırlattım. Tabiki masanın üstüne atamadım. Kitap masanın üstüne çarpıp beraberinde telefonumla birlikte yere düşünce kalkıp kitabı masaya koydum ve telefonu elime aldım.

Telefonu kontrol edince yeni mesaj bildirimi geldiğini gördüm. Evet ondan.

Kimden:Kimliği Önemsiz
Hey nerelerdesin?  Lunaparkta çıldırmak üzereyim.

Mesajın tam beş saat önce geldiğini görünce hemen cevap yazdım. Ve lunapark diyince belki de benim gibi cılgın biridir diye düşünmedim degil.

Kime: Kimliği Önemsiz
Burdayım...mesajı geç gördüm de. Bu arada lunapark mı? Vallaha mı pambık seker de var mı?

*-*-*-*

Pusat-

Bu gün yorucu bir gündü. Esat istediği için lunaparka gitmek zorunda kaldık. Benim ise aklım tüm gün bana çarpan o kızdaydı. Aklıma geldikçe sinir oluyordum. Aptal kız insan bir özür dilerdi. Mor öküzdü. Ciddiydim. Tamam süt  değilim ama pardon diye ağzında bile gevelemedi düz baktı moron gibi. Böyle öküzün benim gibi taşa baktığı gibi...
Belkide beni suçlu bulup benden özür beklemiştir fakat kız resmen bindirdi elimdeki herşey  düştü benim hatam nerdeydi şimdi. Tamam annem içeride kalınca onu çağırmak için geri girdiğimde yanından geçerken bende  belki birazcık cok az hafif omzuna bindirmiş olabilirim ama o an sadece...

Sessiz SinemaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin