Selena'nın Anlatımından:Klasik bir şekilde evdeki kavgalardan bıkarak sahile inmiştim. Burası resmen hayata aşık olmamı sağlıyordu. Belki bir özelliği yoktu ama, midyecisinden tutun ressamların hepsi bu sokaktaydı. Burada yaşınız, maddi durumunuz veya nereden geldiğiniz hiç önemli değildi. İnsanlar size her zaman kibar davranıyordu.
Sıcak çikolatamı içerken camdan baktım. Parkta çocuklarını gururla ve mutlulukla izleyen aileler, sosyalleşmesini istedikleri için çocuklarına arkadaş arayışında olanlar ve de çocuk çığlıkları vardı.
Bu görüntü beni hem mutlu ederken hem de üzdü. Ailem bana buradaki ailelerin yarısı kadar ilgi gösterse dünyadaki en mutlu kız olurdum. Ne yaptığımı anlamaya çalışıyordum ama hiçbir zaman suçumun ne olduğunu bulamıyordum. Tek suçum doğmuş olmamdı.
İçeceğimin ücretini ödedikten sonra dolaşmaya başladım. Deniz kokusu beni mutlu ediyordu. Burası beni her türlü mutlu ediyordu.
Dolaşırken dikkatimi çeken bir şey vardı. Gencecik bir adam gördüm. Elinde resim tahtası ve boyaları olan, etrafa umutsuzca bakan o genç adamı gördüm. Bu yaşında onu üzecek ne oldu da etrafa bu şekilde bakıyor, merak etmiştim. Ama sormayacaktım, her şeye burnumu soktuğumdan değil miydi zaten tüm bu mutsuzluğum? Herkese yardım etmek istememden?
Duyduğum ses ile resmen yerimde çivilendim: "Güzel bayan, rica etsem resminizi çizmeme izin verir misiniz? Yüzünüzün şaheserliği, yapacağım baş yapıta çok daha imkan sağlayacaktır." Dediği şey beni ne kadar şaşırtsa da mutlu da etmişti. "Teşekkürler, ancak acelem var." Yalan söylememiştim. Saat 22:00 'ı gösterirken eve girme saatim geldiğini anlamamla korkum tüm iliklerime kadar ulaştı. Eve 1 dakika bile geç gidersem, başıma bela alacağımı biliyordum. "Lütfen, sizi çok sıkmam. Sadece resminizi çizmek istiyorum." Israrcı sesini ve parıldayan gözlerini kıramadım ve başım ile hafifçe onayladım.
Bana yapmam gereken pozu gösterdikten sonra kurşun kalemini eline alarak çizmeye başladı. Bu süreçte onu inceleme fırsatım olmuştu. Sarı saçları, ela gözleri vardı. Cidden suratına baktıkça bakasım geliyor, kalemini hareket ettirirken yüzünde gördüğüm o heyecan benim de heyecanlanmama sebep olup, nefesimi kesiyordu. Daha adını dahi bilmediğim bu çocuk, bana şaheser demişti ama asıl şaheser kendisiydi.
Yaklaşık bir saat süren bu beklemeden sonra ayağı kalktığımda belimin ne kadar ağrıdığını anladım. Çocuğun yüzünü incelemekten çektiğim bu işkencenin farkına bile varamamıştım. "Çok güzel çizmişsin." Dememle kendisiyle gurur duyan bir gülümseme yüzüne yayıldı." Övünmek gibi olmasın ama, gerçekten bu işte iyiyimdir." Söyledikleri doğruydu. İyi olduğu kabul edilebilir bir gerçekti. "Teşekkürler, beklediğime değdi. Ücreti ne kadar?" Dememle yüzü asıldı. "Bu iş benim tutkum, insanları gülümsetebilmemin tek yolu. Bundan gerçekten ücret alacağımı mı düşündün?" Dedi. Sergilediği tavır gerçekten şaşırtıcıydı. Ve de etkileyici.
Saat 23:15 'i bulurken eve doğru yürümeye başladım. Deminki çocuğu aklımdan çıkaramıyordum. Neşesini, iyi niyetini ve ustalığını ama onu ilk gördüğümde gözünden gördüğüm umutsuzluğu hala deli gibi merak ediyordum.
Yarım saattir "Hey!" Gibi bağırışmalar duyduktan sonra merakıma yenik düşerek arkamı gördüm ve o ressam çocuğu gördüm. Benim arkamdan mı gelmişti?
"Bu saatte neden kendin yürüyorsun? Seni alacak biri yoksa bile bana rica etseydin, neden kız başına bu saatte yürüyorsun?" Dediklerine karşı kıkırdadım çünkü bu hep yaptığım şeydi. Beni kimse almıyordu ve her zaman kendim yürüyordum. "Güzel kız baksana" gibi laflar duymaktan çok sıkılmıştım ve aynı zamanda alışmıştım. Sapıklarla nasıl baş edeceğini çok iyi biliyordum. "Beni alacak biri yok, hiçbir zamanda olmadı. Ailem benden nefret ediyor." Dememle kaşları çatıldı. "Ne tür bir aile kızından nefret edebilirki? Bence yanlış gözlem yapmışsın." Nasıl hiç bilmediği bir konu hakkında hemen suçu bana atıp gözlemime yanlış derdi? Kızını döven biri cidden kızını sevebilir miydi? "Asıl sen yanlış gözlem yapmışsın. Kızını döven biri sevebilir mi kızını? Veya ölmesini isteyen biri?" Bunu dememle şok olmuş olacak ki ağzı şaşkınlıkla açıldı ve bir anda bana sarıldı.
"Eğer senin hayatında olsaydım, her gün sana sarılır ve ne kadar özel olduğunu hatırlatırdım. " dedikleri benim için çok fazlaydı. İlk olarak bana 'şaheser' olarak seslenmişti şimdi ise bana bunları söylüyordu. Sevildiğimi hissettiriyordu. Ne kadar tanışalı 2 saat olsa da bana şimdiden özel hissettirmişti, 20 yıldır hayatımda olanların yapamadığı bir şekilde.
Evimin önüne geldiğimizde içimi hiç hissetmediğim bir şekilde hüzün kapladı. Benim için bu kadar yürümesi bile benim için dünyaları ifade ediyordu. Her güzel şeyin sonunun olduğu gibi, evime bir nevi cehennemime gelmemle bu büyülü an bozulmuştu. "Çok teşekkür ederim, benim için bu kadar yolu yürüdüğüne inanamıyorum. Gerçekten çok kibarsın." Dememle bana sarılması bir oldu. Kokusu okyanus gibiydi. Sarıldığınızda asla bırakmam istemiyordunuz.
Sarılma faslımız bitince hızla eve girmek için koştum. Oldukça geç kalmıştım ama yine o ressam çocuğun sesini duymamla yerimde çivilendim. "Adın ne, gizemli kız." Demesiyle kalbim küt küt atmaya başladı. "Adım Selena... Selena Gomez." İkimiz de gülümserken bir şey farketmiştim. Bu bizim birbirimizi son görüşümüz olmayacaktı. Kendimizin yaratacağı sonsuzluğumuzun ilk adımıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ressam Aşığım
Fanfic"Güzel hanımefendi, rica etsem resminizi çizmeme izin verir misiniz? Yüzünüzün şaheserliği, yapacağım baş yapıta çok daha imkan sağlayacaktır."