Medya: Şilan
Sabah kolumdan dürtükleyen Aslı'nın zoruyla uyanmıştım. Uyandığımı fark ettiğinde yüzünde bir tebessüm oluşmuştu.
"Kalk okul bekliyor bugün ilk gün. Ayrıca kahvaltıda hazır bekliyorum pancake yaptım." diyerek odadan çıktı. Bi dakika pancake mi dedi o. Hemen yataktan kalkıp banyoya girdim. Pancake denince benim için akan sular dururdu. Ayılmak için soğuk suyu yüzüme vurmaya başladım.
Tekrardan odama geçip ne giyeceğimi düşünmeye başladım. 'Bu gün ilk gün diye güzel giyinmen gerekmiyor.' dedi iç ses. İç sesimi onaylayıp. Siyah belden oturtmalı dizimin üstünde biten bir elbise üzerinede açık renk kot ceket giydim. Aynanın karşısına geçtim. Makyaj çantamı alıp karıştırmaya başladım.
Gözlerimi belirginleştirecek bir makyaj yapıp, dudaklarıma da ten rengi ruj sürdüm. Saçlarımı hafif dalgalandırıp çantamı aldım içine gereken şeyleri tıkıp mutfağa indim.Aslı'yla küçüklüğümüzden beri arkadaştık şans eseri aynı üniversiteye düşmüştük. Bu bizim için süper bir şeydi. Yurtta kalmak istemediğimiz için okula yakın bir ev tutmuştuk. Mutfağa gelince gevreğine gömülmüş olan Aslı'yı görünce yüzümde istemeden bir tebessüm oluştu. Bende yerime geçip 2 Pancake'i tabağıma aldım üzerine bal döküp yemeye başladım.
"Güzel olmuş mu?" "Güzel ne kelime süper olmuş, ellerine sağlık." Aslı'da gevreğini bitirince sordum "Sen yemeyecek misin?" "Sen gelmeden 3 tane gömdüm." hafif kıkırdayıp yerimden kalktım. Aslı'yı da elinden tutup kapıya sürükledim.
"Ama mutfak?" diye söylenince "Okuldan dönünce hallederiz." dedim. Aslı temizliğine çok önem veren biriydi. Bende temizdim ama Aslı kadar takıntılı değildim.
Kapının önüne gelince Aslı'yı süzdüm. O da benim gibi giyinmişti fakat ben kapalı renkleri seven biriydim. Aslı çiçek böcek düşkünüydü renkli giyinmeye bayılır bunun kendi kişiliğini yansıttığını söylerdi. Çiçekli pembe renkte bir elbise üzerine de benimkinin aynısı olan ceketi giymişti. "Güzel olmuşsun." "Sağol sende." deyince gülümseyip ayakkabılıktan siyah dolgu topuklu şeritli ayakkabılarımı giyip Aslı'yı beklemeye başladım. O da giyinince evden çıkıp yürümeye başladık.
Hem sohbet ediyor hem de yürüyorduk. Koluma sertçe birinin çarpmasıyla yalpaladım düşmek üzereyken Aslı'nın yardımıyla toparladım. Çarpan kişiyi görmek için başımı kaldırdım.
Mavi-turkuaz karışımı gözlerle karşılaşmıştım. Bir süre bakıştıktan sonra elini 'özür dilerim' anlamında kaldırıp yoluna devam etti. İnsan bi doğru düzgün özür dilerdi. Ama belli ki acelesi vardı.
Aslı'nın seslenmesiyle ona döndüm "Dibin düştü Şilan." deyip kıkırdadı. "Ne alaka ya o bakınca bende baktım." "Tabi canım." umurasamayarak yoluma devam ettim.
Sonunda okulun önüne gelmiştim. Galatasaray Üniversitesi yazan tabelayı incelemeye başladım. O sıra da Aslı'da gelmişti. Koluma girip okula sürüklemeye başladı.
Kaydımızı önceden yaptırdığımız için şuanlık sadece sınıfı öğrenmemiz gerekiyordu. Kenardan geçen bir çocuğu durdurup müdürün odasını sordum. Müdürden sınıfı öğrenip aramaya başladık. O sırada bu gün bana çarpan çocuk gözüme ilişti. Girdiği sınıfın kapısına bakınca aynı sınıfta olduğumuzu fark ettim. Aslı'yı kolundan tuttuğum gibi o sınıfa sürükledim.
Sınıftan içeri girince tüm gözler bize yöneldi. Bi an utansam da belli etmeyip boş bir yere yöneldim. Çantamı koyup sınıfı seyretmeye başladım. Gözüm gotik giyinimli gruba takıldı. Aşırı iticiydiler. Sınıfı izlemeye devam ettim. Bi an bana bakan mavileri fark ettim. Bende ona bakınca önüne dönüp sırayı karalamaya başladı. O sırada yanına kızıl saçlı kısacık deri etek üzerine de göğüslerini zor saran bir büstiyer giyen kız geldi. Kız sanırsam yanına oturup oturamayacağını sordu. O da hiç bir şey demeden sınıftan çıktı. Kız da bozulup en arkaya yürüdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLSİZ
RomanceÜniversiteye yeni başlayan Şilan'ın Aslı haricinde hiç kimseyle yakın bir dostluğu yoktur. Ama daha okulun ilk günü sınıfın en sessiz kişisi yani Ezel'in tüm dikkatini üzerine toplamıştır. Ezel her ne kadar dışarıdan normal bir kişi olarak görünsede...