Volkan KARAMAN
"Tamam Sinem, tamam."
Derin bir nefes alıp elimdeki kalemle oynamaya başladım. Sinem sabahtan beri bana nasihat vermekten tabi ki bıkmamıştı. Kadın milletini de anlamıyorum zaten. Aynı şeyi defalarca söylemekten ve kafa ütülemekten nasıl bıkmıyorlar? Üstüne üstlük bundan nasıl zevk alıyorlar Allah aşkına?
"-ni kariyeriniz için bu gerekli."
Sinem'in sesini tekrar duymamla kalemi masaya koydum. Yine hangi cümleleri tekrar ediyordu acaba? Cevap vermedim.
"Volkan Bey, kime diyorum ben? Siz beni dinliyor musunuz?"
Oflayarak yerimden kalktım. Ne yapmam gerektiğini biliyordum. Bunu bana söylemesine gerek yoktu.
"Sinem, çıkabilirsin."
Beni yalnız bırak lütfen Sinem. Beynimin daha fazla konuşmayı kaldırabileceğini sanmıyorum.
"Peki Volkan Bey. Ama umarım dediklerim üzerine düşünürsünüz. Çünkü unutulmamanın ve eski şöhretinizi kazanabilmenin yolu bundan geçiyor. Medyadan ve magazinden."
Kafamı usulca salladım. Haklı mıydı? Kesinlikle. Ama o kadar çok konuşuyordu ki sanki bana kötü şeyler söylüyormuş gibi geliyordu. Sinem tam kapıdan çıkacaktı ki konuşmamla onu durdurdum.
"Bugün tüm toplantıları iptal et Sinem."
Kafasını salladı ve çıktı. Telefonumu elime alırken bu akşamın güzel olacağını geçirdim içimden.
-----------
5 saat sonra
Melek ESİN
"Çok eğlenicez kızıııım!"
Arabada Mine'nin bağıran sevinçli sesinin yankılanmasıyla gülümsedim. Bugün kızlarla dışarı çıkmak için plan yapmıştık ve şu an benim kullandığım arabada müzik son sesti. Hava karanlıktı. Açık camlardan yüzüme çarpan ve sarı saçlarımı uçuşturan rüzgar beni mutlu ediyordu.
Üç kız, saat 22.39'u gösterirken, bara doğru yol alıyorduk. Kızlarla eğlenmeyi seviyordum. Mine, Sıla ve ben gerçekten tam birer uçarıydık. Kafamıza esti mi yapar, bir şeyden vazgeçersek de asla yapmazdık. Birbirimizi nasıl bulduğumuza açıkçası ben de hala şaşırıyorum.
"Meleeek, ne kadar yavaş sürüyorsun kızım yaa! Kağnıyla gitsek daha hızlı giderdik valla. Gören de altında Porsche Macan olan biziz sanır. Bu arabaya sahip olan sensin, hatırlatayım dedim. Ha bir de, biraz gaza mı bassan diyorum?"
Konuşan kim miydi? Tabi ki en gevezemiz Mine. Gerçi Sıla'nın da ondan aşağı kalır yanı yoktu. Aslında ben de biraz geveze olabilirim, ama ucundan yani, azıcık.
Gaza basarken Mine'nin arka koltukta camı açıp gövdesini dışarı çıkarttığını gördüm. Bu kız gerçekten deliydi. Sıla da arka koltukta öbür camı açıp aynısını yapınca gülmeye başladım. Sanırım kendim kadar manyak arkadaşlara sahiptim.
"Wowwww, mükemmel bir his bu yaa!"
"Eveeeet, yeaaa! Sen mi büyüksün ben mi İstanbuuul?!"
Mine de bağırarak Sıla'ya cevap verdi. Bense arabayı düzgün ve hızlı kullanmakla meşguldüm.
"Tabi ki ben büyüğüm Sılacıım. Hiç öyle İstanbul'a sorular sorma. Cevapları zaten karşında duruyor. Beeen!"
Onlar böyle daha sarhoş bile olmadan böyle davranırken ben arabayı park ediyordum, bu kez her ay geldiğimizden farklı bir bara gelmiştik. Umarım güzel bir gece geçirirdik.
"Hadi bakalım gece kuşları, atlayın arabadan. Geldik."
Mine ve Sıla hemen arabadan inerken ben de arabayı kitledim ve bara girdik. İyi ve gösterişli bir yerdi. Daha çok biz gibi zenginlerin geldiği lüks barlardandı işte. Kapıdan içeri geçtiğimiz anda dış dünyayla bağlandımız kesildi ve içerinin ortamına bıraktık kendimizi.
Sahne, müziğe göre hareketler yapan terli bedenlerle doluydu. Locaların neredeyse hepsi doluydu ve sadece bizim için ayrılan loca boştu. Hemen yerimize yerleşirken siparişlerimizi almak için bir garson geldi. Ben hemen siparişimi verdim.
"Ben bir Babe Ruth alabilir miyim?"
Garson bana kafasını sallayıp Mine ve Sıla'ya döndü. Onlar da kendi içki siparişlerini verirken gözüm karşımızdaki locada oturan gruba takıldı. Taş ordusuyla karşı karşıyaydık galiba.
-----------
Volkan KARAMAN
"Şşt Volkan. Şu karşıda bize bakan seninki değil mi?"
Yanımda boynumu öpen güzelden kafamı kaldırıp Serkan'ın dediği yere baktım. Hakikaten de oydu. Benim "sahte sevgililik" oyunu oynayacağım kız. Tabi esas kızımızın henüz haberi yoktu.
"Yalnız hatun yakıyor haberiniz olsun."
Bunu diyen Murat'tı tabi ki. Aramızda ondan daha gevşek yoktu ki.
"Tamam, gerzekleşmeyin lan. Yeter bu kadar."
Yanımdaki hatunu da gönderdikten sonra grup olarak bize bakan üç güzele baktım. Benimki ortada oturan Melek'ti. Oyun oynayacağım Melek.
Kendisi İstanbul'un en zengin ve en ünlü işadamlarından birinin kızıydı ve bu aile medya ile baya haşır neşirdi. Benim yapmam gerekense iyi ve uslu bir çocuk olup onunla sevgili olmak, tekrardan magazin gündemine oturduktan sonraysa ayrılmaktı. Biliyorum, çok adiyim. Ama tabiatım böyle, n'apalım?
Gözleri biz üç erkeğin üzerinde de dolaşıyordu ve en son benim üzerimde durdu. Anlaşılan bizim Melek, bir bakışımla benden etkilenmişti. İşim çok kolay olacaktı...
Her hafta pazar günü bölüm gelecektir. Sınır yok. İyi okumalar.
Not: Diğer bölümler daha uzun olacaktır.
mavim_mm