Acı yetişiyordu yaşam olan her yerde. Sinsice köşelere sinmiş, teniyle birleşmek için çıldırıyordu. Tırnaklarını geçirdi tenine, yaşamını sonlandırmayı umdu; bu hissiyatı kazıyarak çıkaramıyordu. Vücudu acıyı sever gibi emdi içine. Vücudunun içinde dolaştığını hissediyordu, beyninden kollarına; kollarından karnına. Bağırsaklarını doldurdu kasvet. Bedenini kastı, içindeki acıyı utanmazca dışarıya kovdu. Sonra rahatlama hissiyle gözlerini kapattı. Nihayet tuvalete çıkabilmişti.İşini bitirdikten sonra kitabını alıp okudu biraz. Saat sabahın beşi iken kitaba yoğunlaşamıyordu. Bu saatte sızmış olması gerekirken kapının dışında iki yabancı duruyordu. Olamazdı bu, elindeki tek mutluluk yalnızlıktı, şimdi sadece tuvalette yalnız kalabiliyordu. Önce kuştan kurtulmalıydı, kızı sonra hallederdi. Asıl zehirli olan kız, diye inliyordu. Kitabına kafa vermeye çalıştı. Kelimeleri okuyor ama düşüncelerini durduramıyordu.
Gözlerini sıkıca kapatıp dizine yaslandı. Karnı hala açtı, biraları bile alamamıştı. Bir hiç uğruna yaşamı mahvolmuştu. Başı ağrımaya başladığında gözlerini açıp başını kaldırdı, hiçbir şey göremiyordu. Gözlerinin açık olduğundan emin olamadı, eliyle yokladı.
Crystal'ın sesini duyuyordu. Kargayı kafesinden çıkarmıştı. Uzun zamandır uçmuyordu karga, göğsünün yağlanacağından korktu Crystal. Karga sinirle etrafa çarpıyor, kızdan kaçmaya çalışıyordu. Ortalık öylesine karışmıştı ki, karga ışık kilidine çarpıp Galen'ı karanlıkta bırakmıştı.
Kör şekilde temizlenip dışarıya çıktı. Öyle sinirliydi ki kapıyı açtığı an salonu kasvetiyle doldurdu, şu kızı boğmak için daha fazla sinirlenmek istedi.
''Etrafında siyah bir aura var.'' dedi Crystal.
''Karanlıkta sıçtığım içindir.'' Kelimelerini iğne gibi sapladı kıza.
''Üzgünüm!'' Sonunda kargayı yakalamıştı. ''Kilide çarpmış olmalı.''
''Yakında gideceksin.'' diyordu yatağına giderken.
Başını eğdi kız, utançla banyoya girdi. Galen hızla karganın yanında bitti, sinirle bakıyordu ona.
''Bana bak,'' dedi. ''Bir daha ortalarda dolaşırsan tüylerini yolarım.''
''Beni kafesten çıkmaya zorladı. Kız yalancının teki, onu eve almakla hata ediyorsun!''
''Söyleyene bak...'' Kapı sesi duyduğunda geri çekilip yatağına gitti ama Crystal bir şeyler duymuştu.
''Kargayla mı konuşuyorsun?''
Galen cevap vermeyip yeniden banyoya gitti. Bu odada durdukça çıldıracak gibi hissediyordu. Belki o duş alana kadar uyurlardı, Galen uyuduğunda da onlar uyanırdı. Böyle mi yaşayacaktı?
Sıcak su bedenindeki stresi emmeye başladı. Rengi maviden mora dönüyordu. İçindeki soğuk ağlayarak dışarıya çıkıp havaya karışıyor, sıcak ise yerine yerleşiyordu. Bu kez kazanan sıcak olacaktı.
Programlanmış gibi hissetti kendini.
%40 emilmişti, 50, 65, 80, 84, 90...
Olduğu yerde çakıldı, bütün program baştan sona virüsle kaplandı. Soğuk, havaya karışmak yerine müttefik getirmiş ve şimdi güneyi Winterfell yapmak istiyordu.
Başından aşağı dökülen soğuk suya karşı şokla geri çekildi, hızlı hareketleri sonucu ayağı kaydı. Yerde debelenirken hâlâ savaştaydı. Yerde sürüklenerek geri çekildi. Her yerdeydiler; betondan saldırıyor, havadan saldırıyor ve ele geçirmek için çıldırıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Galen
Teen FictionYağmur damlaları tenine değdikçe sinirleniyordu, sinirlendikçe daha da hızlanıyordu. Nefret ediyordu ıslanmaktan. Yanındaki boşluğu fark etti, iki kişi olmaları tek başına kaçma istediğini köreltiyordu. Her şeye rağmen yavaşlayıp arkasındaki kıza s...