Bölüm 2 - İrlandalı Şansı Ya Da Tesadüf

88 7 0
                                    

Sanırım bu günlük iki bölüm paylaşmaktan zarar gelmez ha? Ama bir sonraki bölümü bu kadar çabuk paylaşmayı düşünmüyorum. Yorum yapmanızı en azından oy vermenizi istiyorum. İyi ya da kötü. Yorumlarınızı merak ediyorum. İsteyen bana da mesaj atabilir. Sadece bir şeyler söyleseniz? Neyse, ilk bölüm kısaydı. Bu bölüm biraz daha normal uzunlukta gibi. Multimedyada gördüğünüz nam-ı değer Cory :) iyi okumalar <3

İşe hayatlarını araştırmakla başlamıştım. Sapık olan, masum ve aç olan, eğlenceli ve nişanlı olan, kaşıklardan korkan ama babacan olan, sevgilisinden ayrılmış ve kendini beğenmiş olan… Haklarında bir sürü bilgi vardı zaten. Bütün bunlar, işten soğumamı sağlıyordu ki videolara geçtim. Piyasaya ilk çıktıkları zamana ait video günlükleri vardı. Aslında bebeklerden farkları yoktu. Aynı masumluğa sahiptiler. Yine de onlara çok yakınlaşmadan profesyonelce çalışmalıydım, arkadaş olmaya gerek yoktu. Hem bağlanmak ihtiyacım olan son şeydi şu an. Videoları izlerken istemsizce gülümsediğimi fark ettim. Ki bu garibime gitmişti. O kadar içten ve çok kahkaha atmayalı uzun zaman olmuştu. Kaç saatimi onlara ayırmıştım bilmiyorum ama John aradığında saat öğlene gelmişti.

E: Buyur Joi!

J: Hmm… Mutlu olman güzel... Ama bana Joi de demesen?

E: Tamam, evet John, dinliyorum.

J: Menajerleriyle konuştum. Kabul ettiğin için çok memnun olduklarını belirttiler. Bu akşam saat sekiz gibi yemekli bir toplantı talep ettiler. Sen onlarla sözleşme imzalayacaksın, bende bizim kurumu ve diğer işleri haledeceğim.

E: Peki John. Toplantı nerde olacak? Yani ben uygunum.

J: O zaman sen giyin, 19.30 da seni ben alayım. Bir restoran adı verdiler ama bulman zor olabilir. Yine de sen bilirsin.

E: Tek başıma gitmem daha iyi John. Sen bana adresi mesaj atarsın.

J: Tamam Eff. O zaman orda görüşürüz. Geç kalma. İyi giyin.

E: Emrederiniz patron! Görüşürüz.

Telefonu kapatmadan önce ikimizde kıkırdıyorduk. John’un gerçek abimden farkı yoktu. Bana her zaman destek olmuştu.

Düşüncelerimi kenara atıp akşama odaklandım. Toplantı yemeği… Bu tür yemeklerden hiç hoşlanmazdım. Evet, güzel geçerdi genelde ama hoşlanmazdım işte. Çok sıkıcı gelirlerdi. Bir an önce bitmeleri için dua ederdim zaten bu işte tereddütlerim vardı, umarım öyle olmazdı. Aksi takdirde beğenmediğim ya da sıkıldığım yerlerden aniden ayrılma gibi asiliklerim vardı. Tabi bu sefer öyle bir şey yapmam söz konusu bile olamazdı. Bundan ömür boyu pişman olacağımdan emindim. Bu iş hem kariyerim hem de maddi durumum için büyük bir kazançtı. Öylesine elimin tersinde itemezdim. Sonra duraksadım… Ne çabuk fikir değiştirmiştim.

Başımı sallayarak düşüncelerden kurtuldum. Saate baktığımda ikiye yaklaşmıştı. Hazırlanmam için yeterli zaman vardı. Önce bir şeyler yedim. Sonrada dolabım karşısına geçtim. Bu tür yemeklere sık gittiğim doğruydu. Bu yüzden etek ceket takımım hazırdı. Siyah eteği ve ceketi çıkardım. İçine tozpembe bir penye gayet hoş olurdu. Ayakkabı olarak siyah topuklular uygundu. Kıyafetleri hazırladıktan sonra dua girdim. Zamanımın olmasından yararlanarak oyalandım. Duştan çıktığımda saat dörde gelmişti. Önümde kocaman üç saat vardı. Saçımı nemini alacak şekilde kuruttum. Birkaç saate istediğim gibi şekil alırdı.

Televizyonun karşısına geçip yarım saat kırk beş dakika oyalandım. Saçımın kuruduğundan emin olunca üstümü değiştirmek için üst kata çıktım. Evet, tek başıma iki katlı bir evde yaşıyorum ama burada çok da vakit geçirdiğim söylenemez. Genelde uçuyor olurum. Takımımı giyindikten sonra aynanın karşısına geçtim. Görev başarıyla tamamlanmıştı. En azından bu kısmı… Sıra saç ve makyaja gelmişti. Saat beşi çeyrek geçiyordu. Çok süslenmeyi sevmezdim. Doğallıkta yarar var. Aynanın karşısında hafif makyaj yapmam bana yetmişti. Saçımı gergin şekilde topladım sadece dalgalı saçım arkadan sallanıyordu. Saat beş buçuk olmuştu. Topuklu ayakkabı, takım elbise ile koltuğa oturup ayaklarımı sehpaya uzattım. Ah ne de İngiliz hanımefendisi olurdu benden… Dışarıdan nasıl gözüktüğümü merak ettim. Çok komik durduğuma emindim. O şekilde bilgisayar kucağımda yediye kadar oturmuştum. Tek yaptığım şu çocukların hayatlarını biraz daha araştırmak olmuştu. Birçok ödülleri, bir filmleri, üç albümleri vardı. 2010 yılında kurulmuş olmalarına rağmen şimdi bile (2021) tutuluyorlardı. Milyonlarca hayranları vardı. Yaşları 28-29 arası değişiyordu. X Faktör sayesinde ünlü olmuşlardı. O programı hatırlıyordum. Küçükken bende izliyordum. Hatta bir kere Cory ile beraber izlemeye de gitmiştik…

Fly With MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin