Bölüm 4 - MTV VMA

62 6 0
                                    

Eveet... Koyduğum sınır geçmedi farkındayım. Diğer hesaptaki okuyucular nerde bilmiyorum. Ama beğenip beğenmemek size kalmış sonuçta. Sınır koymayacağım. Sadece yazdığım hikayeyi paylaşacağım :) bölüm biraz uzun oldu. Ve bu bölümü yazarken yardımcı olan Ladin'ime kucaak kucak sevgiler :D

Multimedyadaki Effy oluyor :) ayrıca söylediğim yerde şarkıyı açarsanız hoş bir hava oluşur sanki :D iyi okumalar millet!

Uçağı yavaşça indirdiğimde herkesten kopan alkış gülümsememi sağlamıştı. İşimi ve işimden dolayı takdir edilmeyi seviyordum. Elimde değildi. Uçuş 7 saat 17 dakika sürmüştü. Bu süre içinde yalnızca yarım saatlik zaman diliminde uçağın arka tarafındaki oda gibi yere gidip kestirmiştim. O süre içinde yedek pilotun sürmesine izin vermiştim. Adı Luke’tu. İyi biriydi aslında. Deneyimli bir pilottu sanırım. En azından benden iki yaş büyüktü. Yine de bana saygı duyuyordu. Hem de fazlasıyla. Kendini stajyer gibi görüyordu. Sürekli ne kadar iyi bir pilot olduğumu söylemeye başlayınca sessiz olmazsa onu arkaya yollayacağımı söylemiştim ve işe yaramıştı.

Uçağı park ettikten sonra çocukların arkasından ilerledim. Nerede bekleyeceğimi bilmiyordum. Bunun için birkaç görevli bulup sormam gerekiyordu.

Uçaktan inerken Liam şarkı söylemeye başladı. Ardından Niall devraldı. Söyledikleri şarkıyı daha önce duymuştum. Kids In America’yı söylüyorlardı. Çok dinlememiştim ama güzel şarkıydı. Tabi onlar söylerken daha çok beğenebilirdiniz. Yani eğlenceli söylüyorlardı işte. Mimikleri, hareketleri… Müziği yaşıyor gibiydiler. 27-28 yaşındaki insanlardan daha ağırbaşlı olması beklenebilirdi. Ama bunun tam tersi örnekler iki haftadır hayatımdaydı. Aslında düşününce, teklifi iyi ki kabul etmiştim. Evet, belki Harry’yle kavgalıydık ve Niall ile garip ilişkiler içindeydik. Ama Liam, Louis ve Zayn gerçekten iyi çocuklardı. Liam oldukça mantıklıydı. İnternette yazanlar doğruydu. Liam en babacan tavırlı olandı. Oda eğleniyordu ama kontrolünü biliyordu. Henüz beraber aylar geçirmemiştik. Yine de anladığım kadarıyla çalışmaları hala çok yoğundu. Hayranları çok çılgındı ve onlar yorulmuştu. Sürekli enerjik olmaları gerekiyordu. Bunu sağlamak içinde ruhlarını genç tutmaya çalışıyorlardı. Tabi birde şu dostlukları vardı. Harry’nin Niall için söyledikleri kulağımda yankı yapınca kendimi garip hissettim. Erkeklerden uzak durmak için birçok şeyi yapardım evet, ama insanları incitmek bana göre değildi. Sadece… Ben yeniden güvenemezdim. Sadece ben ve mesleğim olacaktı. Ben bunun için söz vermiştim. Peki, ya verdiğim söz birini incitecekse? Lanet olsun… Yıllardır kendimle böyle çatışmamıştım. Cory varken sadece onun hisleri, etrafımdaki insanlar önemliydi. Ama aldatıldıktan sonra çektiğim acı ve etrafımda kimsenin olmayışı bana her insanın acıları kaldıracağını göstermişti. Niall’a baktığınızda ise bu değişiyordu. Hayatı ne kadar kolaydı bilmiyordum ama masumdu işte. Oysa ben… Yaralıydım. Onu incitebilirdim… Tanrım! Düşünmeye neyle başlayıp neyle bitirmiştim?? Tanrım yardım et ne olur…

Li: Hey Eff? Eff?? İyi misin? Effy? ELIZABETH?

Liam’ın sonunda bağırmasıyla saçma düşüncelerimden uzaklaştım. Ne kadar çok dalıyordum ben böyle…

E: Eeee… Pardon ben dalmışım. Bir şey düşünüyordum da… Buyur Liam?

Li: Bizimle geliyormuşsun. Otele yani. Korumlar otele yaklaşmadan seni alacaklar. Biz arkadan girmeye çalışacağız sende normal bir müşteri olarak önden gireceksin. Geri kalan programı orada öğrenecekmişsin.

Gülümsemesine karşılık verdim. Grubun kalanının gözleri ela, mavi ve yeşildi. Ama Liam’ın kahverengi gözleri vardı. Sütlü kahve gibi, ya da çikolata... Sıradan diyebilirdiniz ama gözlerinin içi parlıyordu. Bu onları özel kılıyordu.

Fly With MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin