Tamam, bu kolay oldu."
Steve kafasını kaldırarak Tony'e baktı. Boş bir binaya benzeyen mekanda tek başlarına duruyorlardı. Ortalıktaki kırık dökük beton ve tuğla yıkıntılarına bakılırsa bir şeyle savaşmışlardı. Ya da birkaç şeyle. Neyle savaştıklarını biliyordu ama şu an beyni dile getiremiyordu.
Tony gıcırdayan zırhıyla artık duvarın olmadığı kenara doğru yürüdü. "Şehre bak."
Steve o an şehri görmüyordu. Tedirgince o da Tony'nin arkasından ilerledi. Birkaç adım gerisinde durarken mırıldandı. "Düşeceksin, buraya gel-"
" Düşmek? Zırhım var koca adam."
'New York'ta Loki'yle savaşırken de zırhın vardı.' diyemedi Steve. Tony'nin hala o konuda hassas olduğunu biliyordu. "Gene de dikkat et." demekle yetindi.
Tony bir adım daha atarak aşağı baktı. "Gerçekten, şehre bak."
Yeniden yıkık dönük binalar görmek Steve'in pek hoşuna giden bir şey değildi. Gene bakmadı. Gözü Tony'nin üstündeydi. Düşebilirdi, her an. Bir adım. Bir rüzgar. Dengesini kaybedebilirdi. Zırh çalışmayabilirdi. Steve bir adım daha atarak Tony'e yakın durdu. Bu sefer yakalayabilirdi.
Ve o an, Dünya'nın belki de en saçma şeyi oldu. Koskoca zırhın içinde, ısrarla şehri işaret eden Tony'nin ayağı kaydı. Bu o kadar saçmaydı ki, Steve'in az önce dizdiği ihtimaller dizesinde bile yer almıyordu.
Tony'nin yüzündeki zırh, birden kayboldu. Steve kaslarının donduğu o iki saniyede şokla büyüyen gözleri gördü. Bucky'nin de gözleri böyle büyümüştü.
Tony dengesini kaybederek boşluğa doğru yalpalarken yüzündeki ifade an be an dehşete dönüştü. Ama Steve bu sefer hazırdı. Ileri atıldı. Kolu Tony'nin belini kavrayacak kadar yakındı. Bu sefer yakındı. Ama birden Tony, zırhın kaplamadığı çıplak parmaklarıyla Steve'in bastığı zemine tutunur hale geldi.
"Steve," dedi korkuyla. " Yardım et."
Steve ona neden bu kadar korktuğunu sormak istedi o an. Uçabilirdi. Zırhı vardı. Ama kendisi Tony'den daha fazla korkuyordu. O yüzden bunu kendisine hatırlatmayı tercih etti. "Sıkı tutun!" dedi. Bu cümleyi hayatında kaç kez söyleyecekti?
Bucky'le aynı ortam değildi. Öncelikle Steve'in ayakları sağlam bir zemine basıyordu. Ve Tony Bucky'nin olduğundan daha yakındı Steve'e. Tek yapması gereken eğilip parmakları kavramak olacaktı. En kötüsü zırhı vardı. Tony'nin zırhı vardı. Uçabilirdi. New York olayında da zırhı vardı.
"Yardım et!"
Steve kendine gelerek ileri atıldı, uzandı- ne zaman uzanmasını gerektirecek kadar uzaklaşmışlardı?
"Yardım et! Steve!"
Parmaklar, gene minik bir saniye birbirine değdi. Kısacık bir an. Ardından Tony Stark yüzü dehşetle gerilmiş, ağzı çığlık atmak için açılmış ve elleri Steve'i yakalamak için açılmış olarak geri geri düşmeye başladı.
Bu sahne son derece yavaştı. Steve zırhın neden havalanmadığını beyninin küçücük bir kısmıyla sorgulayarak hala düşmekte olan Tony'e bakmaya devam etti. Devam etti.
Bu sahne son derece tanıdıktı. Steve neden tutamadığını beyninin küçük bir kısmıyla sorgulayarak hala düşmekte olan Tony'e bakmaya devam etti. Devam etti.
Bu sahne son derece... tanıdıktı. Steve bunu hayatında daha kaç kez yaşayacaktı?
~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mister Sandman (STONY)
FanficHerkes kabuslar görürdü ama herkes kabuslarında Steve gibi aşama atlıyor muydu, bunu bilmiyordu.