13.İzmir de Son Görev

388 49 33
                                    

Kelime Sayısı:1008

13 Bölüm

İzmir de Son Görev

                      Belda'nın parçalanışını izlerken. Cellat ''cevap bekliyorum'' demişti. Eller o sırada içeride bir kağıt dışarıya atmıştı. Cellat hisleri çalışmaya başlamıştı. Kağını kamurga kemiklerine hızlıca sardıktan sonra Azrail Belda şeklinde geldi. Azrail ''Yine geldim Cellat'' dedi. Cellat Belda'nın dirilemeyeceğini bildiğini için onun şeklinde gelse gelse Azrail gelebilirdi. Cellat yere oturdu. Yüzler ve eller geri çekildi. Azrail ''Burada ki görevin sona erdi.'' Dedi. Cellat ellerini dizlerinin üzerine koyarak bir elini diğerine bağlayarak iki dizini de tutmaya başladı. Cellat ''Farkındayım görevim sona erdi. Yeterli sayıda şeytan öldürmediğim için yine canımı alıp cehenneme mi atacaksın?'' diye sordu. Azrail Cellat'ın etrafında dolaştı ve Satan'ın şeklini aldı. ''İşte o benim şeklimde'' dedi. Cellat başını yere indirdi. ''Biliyorum cehennemde aynı kattaydık'' dedi ve ayağa kalktı. Azrail ''Satan'ı öldürmelisin o iblisi çağırmadan önce'' dedi. Cellat

''Kraliçe ölmeyecek miydi?'' diye sordu. Azrail başını olumsuz salladı. ''Şuanda onunla uğraşamazsın. Satan'ı öldür ve görevini tamamla'' dedi. Cellat ''Ya sonra?'' dedi. Görev biteceğine göre kendisine ödül verilmesini bekliyordu en kötü ihtimal bir süre daha dünyada kalmalıydı veya başka gezegene sürgüne gönderilmeliydi. Azrail ''Cehenneme yeniden gönderileceksin Cellat bu dünyada kalsan yine öldürmeye devam edeceksin. Şu anlık insan öldürmüyorsun ama Osmanlı döneminde tam bir kıyım makinesi gibiydi. İnsanları korkutan ve çoğu zaman öldüren bir katildir. Huylu huyundan vazgeçmez. Sende ki kötülük hiçbir zaman değişmeyecek ama bir ihtimal daha var. Seni Plüton'a gönderebilirim kıyamet kopana kadar orada kalabilirsin. Gezegende yaşayan tek Yektomander olarak geçersin fakat kimse seni Yektomander ve Cellat olarak hatırlamaz. Yine öleceksin fakat kıyamete kadar yanmayacaksın azapların seni orada da yalnız bırakmayacaksın en azından cehennemde ki kadar azap çekmeyeceksin.'' Dedi. Cellat ona ne cevap vereceğini düşünüyordu, her şekilde ölecekti dar-ı zamanı bulma gibi bir umudu olmadığından geçmişe dönüp hatalarını düzeltme şansına sahip değildi. Olsaydı da buna izin verilip verilmeyeceğini bilmiyordu. Düşünmeye başladı. Azrail ise etrafta dolaşıyordu. Zor bir karardı ucunda ölüm olsa bile en azından tercih etme hakkı verilmişti.

                              Cehenneme gitse kıyamet gününe kadar günahlarının çoğunu azaltabilirdi fakat yine cehennemden kurtulabilir miydi? Sanmıyordu başka gezegene gidip ölse azap onu takip edecekti, günahlarının çoğu yine onda kalacaktı, hesap gününde hesabı görüldükten sonra tekrar cehenneme gidiyordu. Ebediyete kadar cehennemde kalmayacaktı fakat 30 bin yıldı eski cezası şuan ki cezası kaça düştüğünü bilmiyordu. 25'ten yukarı olduğunu farz saysa bile cehennem yılı ile dünya yılı arasında epey bir fark vardı. Azrail ''Kararını bekliyorum'' dedi. Cellat ''Plüton seçmeye karar verdim ha orada ölüm ha burada ölüm bana ölmekten başka bir seçenek bırakmadın ki'' dedi ve söylendi. Azrail ''Bir zamanlar sende başkalarına ölümden başka seçenek bırakmıyordun'' diye Azrail ona cevap vermişti. Cellat onu haklı bulmuştu, hem de sonuna kadar haklıydı bir zamanlar o da ölümden başka seçenek bırakmıyordu. Cellat ''Şimdi ne yapacağım?'' diye sordu. Azrail ona otobüs biletini uzattı. ''İzmir'e tek kişilik bilet'' dedi. Cellat bilete baktı. ''İzmir'e beni ışınlayabilirdin'' dedi. Azrail ''O zaman yolda bulduğun şeytanı öldüremezdin, önüne hangi şeytan geliyorsa öldür. İzmir de buluşuruz.'' Dedikten sonra Cellat bileti aldı ve Azrail gökyüzüne yükseldi.

...

                          Akşam olmak üzereyken Sinem işten çıkmıştı. Cellat kaldırımda oturmuş onu bekliyordu. Sinem o yokken iş değiştirmiş artık muhasebeci bürosunda çalışmaya başlamıştı fakat Cellat onu kokusundan nerede olduğunu bulmuştu. Cellat onu bulabilmek için hislerini üçüncü seviyeye çıkarmak zorunda kalmıştı. Sinem kız arkadaşları ile iş yerinden çıkarken kaldırımın üzerinde oturan Cellat'a bakmıştı. Bir süre ona baktı. Cellat ise başka yöne bakıyordu. Gözleri etrafta dolaşan düşük seviyeli şeytanlardaydı. Sinem yolun karşısına geçti ve Cellat'ın yanına oturdu. ''Buraya ne yapıyorsun? Beni nasıl buldun?'' diye sormuştu. Konuşmalarında çok heyecanlıydı ara sıra takıldığı belli oluyordu. Cellat ''Dünyanın öbür ucuna da gitsen seni bulurum Sinem. Bulamayacağımdan şüphen mi var?'' diye sordu. Sinem soruyu cevaplamadı fakat başka soru sordu. ''Nerelerdeydin? Bir gün gelirsin diye seni çok bekledim. '' dedi. Cellat ayağa kalktı elini Sinem'e uzattı. Cellat ''Geri döndüm fakat gideceğim sana Allaha ısmarladık demeye geldim'' dedi. Sinem onun elinden tutup ayağa kalktı birbirlerine hiç bu kadar yakın olmamışlardı. Sinem ''Beni bırakıp terk edeceksin yani'' dedi. Cellat ''Geri döneceğim çok yakında kaldığımız yerden devam edeceğiz'' dedi. Sinem ile Cellat el ele tutuştu bir süre birbirlerine baktılar Sinem onun elini bırakmak istemese de Cellat ondan ayrıldı ve onun saçlarını düzeltti. Yürümeye başladı başlangıçta birkaç metrelik mesefe onlarca metre oldu ve Cellat'ı göremez oldu. Sinem ellerini yüzüne tutup ağlamaya başlamıştı. Cellat taksiye atladı ve otogarın yolunu tuttu.

...

                Cellat taksiden indi, içinde çakı, baltasını ve iksirlerini saklıyordu. İzmir'e ilk gittiğinde daha çok iksir yapmalıydı bir zamanlar şeytanın sağ kolu olan Satan ile dövüşmek kolay olmayacaktı. Ateşten yaratılmış şeytana karşı kemiğe dönüştürülmüş Cellat mücadele edecekti. Şeytanların çoğu ateş gücünü kullanamazdı sadece çok güçlüler kullanabilirdi. Ateş büyülerinin etkileri hakkında daha önce araştırma yapmıştı fakat İblise bu kadar yakın mesafede birisiyle daha önce dövüşmemişti. İzmir'e giden otobüsü bulduktan sonra biletini gösterdi ve otobüsün içerisine girdi. Son zamanlarda sıkı güvenlik uygulanmasına rağmen duman gücünü kullanarak bütün kontrol noktalarını geçmeyi başarmıştı. İstanbul Cellat, Cezalandırıcı ve Dozen'ı aranıyordu. Afişlerde, billboardlarda ağaçlarda ölü ya da diri arandığı yazıyordu. Cellat Kraliçeden düşünmek için izin istemişti fakat Kraliçe bu zamanda boş durmamış şehirde meydana gelen toplu ölümlerden dolayı bu üç kişiyi sorumlu tutmuşlardı. Cellat bilet sırasına göre oturdu. Yerine oturdu pencere tarafı gelmemişti bu sefer. Zamanından önce gelmişti 413b numaralı otobüs çağrısı yapılmıştı. Dışarıda ki kalabalık çağrıyı duyunca bagajlarını hızlıca görevlilere verip içeriye geçmeye başlamıştı. Otobüse kalabalık bir grup geldi. İki dakika öncesinde bomboş olan otobüs şimdi bir anda yolmuştu. O sırada yanında genç bir bayan durmuştu. Cellat sadece koltuğa bakıyordu. ''Geçebilir miyim?'' diye sordu. Cellat ayaklarını dışarıya çıkartarak yüzünü başka yöne bakarak geçmesine izin verdi. Bayan cam kenarına oturduktan sonra Cellat ayaklarını tekrar çevirdi o sırada bayan ona karşı elini uzatmıştı. ''Ben Büşra'' dedi. Cellat kendisine uzatılan eli tuttu. ''Ben Kara Ali'' dedi. Büşra gülümsedi ''Hiç karaya benzemiyorsunuz'' demişti. Cellat beyaz tenli oldukça yakışıklı birisiydi hatta Türk olmama ihtimalini bile Büşra'nın aklına geliyordu. Cellat ''Beyaz veya kara ırkçılık yapmam sonuçta hepimiz insanız'' demişti Cellat. Büşra burnunu çekti.

''Gerçekten insan mısınız?'' diye sordu. Cellat ile biraz şaşırmıştı. Büşra ''Tuhaflaştın birden şeytan mısın? Şeytansan oyunlarına kanmam'' dedi. Cellat hiçbir şey söylemedi Büşra'nın elini bıraktı ve önüne baktı. İnsan olmadığını fark eden tek insandı. Aslında tanıştığı kızın tam olarak insan olmadığının farkındaydı fakat ne olduğunu tam olarak anlayamamıştı.

Cellat || 2 Sezon[Bitti]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin