ŞEYTAN, İŞTE BÖYLE KANDIRIR!

17 1 1
                                    

Allah’a iman eden her insan çok iyi bilir ki, şeytan, insanoğlunun en yaman ve en eski düşmanıdır. Aynı zamanda o, kıyamete kadar bizim en çetin düşma nımız olmaya da devam edecektir. Bir ayet-i kerimede Rabbimiz şöyle buyurur: “Şüphesiz ki şeytan sizin için bir düşmandır; o halde sizde onu düş man edinin. O, yandaşlarını ancak cehennemliklerden olmaya davet eder.” (Fatır Suresi, 6) Şeytan, bizlere düşman olduğu ve cennete gitmemizi istemediğinden dolayı bizi saptırmayı üzerine bir borç bilmiş ve bu uğurda elinden geleni ardına koymayacağına dair Allah’a söz vermiştir. Rabbimizin yardımıyla bu yazımızda inşâallah İbn-i Kayyım merhum’un tespitle rinden hareketle, şeytanın bizleri saptırmak için hangi yollara başvurduğunu ve bu noktada hangi metotları izlediğini ele almaya çalışacağız. Rabbim bizleri ve sizleri şeytanın her türlü tuzağından muhafazabuyursun. Şeytanın insanoğlunu kandırmada takip ettiği 6 aşama vardır. Bu aşamaların bi rinde saptırmayı beceremezse hemen diğerine yönelir ve insanı saptırana ya da onu hayırlı işlerden alıkoyana dek bu mücadelesini sürdürür. Şimdi bu altı aşamayı tek tek ele almaya çalışalım. 1- Şeytanın insanoğlunu saptırmadaki uğrayacağı ilk durak “şirk” durağıdır. Yani her şeyden önce onun ilk amacı, insanı şirke düşürmek ve şirk amelleriişlemeye ken disini teşvik etmektir. Peki, bu neden böyledir? Yani şeytan neden ilk olarak bizleri şirke düşürmeye ve şirkamelleri işleyerekbizleri müşrik yapmaya çalışır? Bu sorunun cevabı çok açıktır: Çünkü şeytan şirke düşürmeyi başardığında bizle rin ebedi olarak cehennemde kalmasını sağlamış olacaktır. Onun en öncelikli gayreti insanı ebediyen cehennem ateşine dûçar etmek olduğu için, işe önce şirk tuzağı ile başlamaktadır. İşte bununiçin ilk olarak insanları Allah’a şirk koşmaya davet eder. Bilindiği üzere, insan şirke bulaşıp bu hal üzere öldüğünde, onun kalacağı yer ebedî cehennem olacaktır. Rabbimiz bu hususta şöylebuyurur: رانلاهاوأمو ةنجلا هيلع اللَّ مرح دقف للَّاب كرشي نمُهنإ “Doğrusu her kim Allah’a şirk koşarsa Allah ona cenneti haram kıl mıştır…” (Maide Suresi, 72) Bir diğer ayette ise şöyle geçer: ءاشي نمل كلذ نود ام رفغيو هب كرشي نأ رفغي لااللَّ نإ “Şüphesiz ki Allah kendisine şirk koşulmasını asla affetmez; bunun dışında kalan günahları dilediği kimseler için affedebilir.” (Nisa Suresi, 48) İşte şirk, Allah’ın asla affetmeyeceğibir suç olduğu için şeytan ilk olarak insanları ona düşmeye teşvik eder. Teşvik eder ki, insanlar cehennemde kendisi ile beraber ebedî kalsın ve oradan bir daha asla çıkmasın… Yeri gelmişken vurgulamanın faydalı olacağını düşünüyorum. O halde, şirknedir? Evet, bu sorunu cevabını bütün insanların çok iyi bilmeleri gerekmektedir. Çünkü insan bilmediği bir şeye çok kolaylıkla yakalanabilir. Sobanın yaktığını bilmeyen bir çocuk düşünün… Bu çocuk, soba ateşinin nasıl zarar verdiğini daha henüz bilmediği
etmediği için yanlışlıkla ona dokunabilir. Ama onunzararlı bir şey olduğu nu ve kendisine zarar verdiğini öğrendikten sonra acaba bir daha ona yaklaşır mı? İşte bunun gibi, insan da neyin şirk olduğunubilmezise her an onun içerisine düşebi lir. Tıpkı biraz önceki çocuk gibi… Bu nedenle, her insanın şirki ve şirk çeşitlerini kendi ismini veya T.C. kimlik nu marasını bildiği gibi, hatta daha da muhkem bir şekilde bilmesi gerekmektedir. Zira insan T.C. kimlik numarasını bilmediğinde en fazla resmî işleri aksar ve bazı işleri o an için olmayabilir. Ama insan şirki ve nelerin şirke düşürdüğünü bilmezse o zaman cennetini kaybeder ve ―Allah muhafazabuyursun―ateşin yâranından olur. Bundan dolayı, şirkin öncelikle tanımını sonra da hangi şeylerin şirk olduğunu in sanoğlunun öğrenmesi gerekmektedir. Biz bütün detaylarıyla burada şirki anlatacak değiliz; ama kısaca söyleyecek olursak, şirk: الله ريغ يلا الله صئاصخ نم ئيش فرص “Allah’a ait olan özelliklerden her hangi birisini bir başkasına vermek” demektir. Şimdi bunu iki örnekleizah etmeye çalışalım Mesela; a) Gaybı bilmek Allah’a has olan bir özelliktir. Mutlak gaybı yalnız O bilir. Kıyame tin ne zaman kopacağını, insanın nerede ve ne zamanda öleceğini, rahimlerde olan çocukların nasıl olacaklarını ve bunun gibi daha nice şeyleri yalnız ve yalnız Allah bi lir. Hiçbir kimsenin bu nokta da bir bilgisi yoktur ve olamaz da… Nitekim Rabbimiz bu husustaşöyle buyurur: هبيغ ىلع رهظي لَف بيغلا ملاع ادحأ “O, gaybı bilendir ve gaybına hiçbir kimseyi muttali kılmaz.” (Cin Suresi, 26) Bir diğer ayette de şöyle buyrulur: بيغلا ىلع مكعلطيل اللَّ ناك امو “Allah sizleri gabya muttali kılacak değildir.” (Âl-i İmrân Suresi, 179) Bu ayetlerden anlaşıldığına göre, mutlak gaybı bimek yalnız Allah’ın deruhte ettiği bir şeydir. Hiçbir kimsenin bu nokta da bir bilgisi yoktur. Eğer bir kimse çıkarda gay bı bildiğini iddia ederse Allah’a ait olan bir özelliği kendisinde gördüğü için ilahlık taslamış olur. Bir insan da çıkıp bu kimsenin bu özelliğe sahip olduğunu söylerse veya buna inanırsa Allah’a şirk koşmuş ve ―bir tutam sakalı dahi olsa― dinden çıkmış olur. b) Aynı şekilde mutlakanlamda hüküm ve kanun koymak da Allah’ın özelliklerin den birisidir. Rabbimiz bu hususta şöylebuyurur: للَّ لاإ مكحلا نإ “Egemenlik/Hâkimiyet/Hüküm koyma yetkisi yalnızca Allah’ındır.” (Yusuf Suresi, 40) لاو قلخلا هل لاأ رم “Dikkat edin! Yaratmakta emretmekte Allah’a aittir.” (A’raf Suresi,

MÜSLÜMAN YÖN VEREN YAZILAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin