Yarın ilk defa bilmediğim Ülkeye gidiyordum. Benim için çok zor olacaktı arkadaşlarım yoktu tek başına orada ne yapacaktım hiçbir bilgim yoktu.
"Küçük hanım yarın gidiyorsunuz babanız bildirmemi istedi"
"Teşekkür ederim Sekreter Kim" dedim ve odamdan çıkışını izledim. Aslında Sekreter Kim bana ailemden daha yakın olmuştur her zaman. Bavulum hazırlamadım orada yeni kıyafetler alabilirdim. Direkt olarak yatağa girip uyudum. Sabah beni annem uyandırdı.
"Ne oldu"diye onu tersledim.
"Bana neden böyle davranıyorsun kızım"dedi saçımı okşayarak. Hemen kendini geri çektim şimdi mi gelmişti aklına anne olduğu. Yataktan kalkınca oda bana baktı baktı ve odadan dışarı çıktı. Benim için hayat sadece bu evdi dışarı pek çıkamazdım sadece bir kaç tane arkadaşım vardı onları da her zaman göremiyordum. Belki gittiğimi bile bilmeyecekler onlara bunları yaşattığım için kendini çok kötü hissediyordum. Gitme saatim yaklaşmıştı bende üzerimi giyindim. Uçak ile yolculuk yapacağım için rahat kıyafetler giydim. Şort ve beyaz sıfır kollu t-shirt giydim. Kapı çaldı "Gir"dedim ve Sekreter kim yanıma geldi. Artık gitme vakti gelmişti buraya bir daha dönebilecek miyim bilmiyorum ama kendini tuhaf hissettim. Annem bana çanta uzattı
"Bunda ne var"dedim.
"Seni bir süre idare eder bittiği zaman ben sana yollayacağım zaten sana ev ve araba aldık"
"Tamam"dedim sadece. Bana sıkıca sarıldı bense ona sarılamadım bile bana sadece bugün bu kadar iyi davranıyordu kesin gidiyorum diye ama umrumda değil. Sekreter Kim ile havaalanına doğru yola çıktık.
"Küçük hanım ne oldu moraliniz bozuk gibi"
"Bilmiyorum bilmediğim bir ülkeye gidiyorum şuan orada ne yapacağım bile bilmiyorum"
"Endişelenmeyin ben yanınızdayım hem benim oğlum da orada sizi yanlız bırakmaz"
"Teşekkür ederim bana ailemden daha yakınsın"dedim ve ona sarıldım. Sonunda havaalanına gelmiştik. Uçağa geçtik 10 dakika sonra havalandık. Kore ye 6 saatte gidiliyordu bende uyumaya karar verdim.6 SAAT SONRA...
"Küçük hanım geldik"dedi Sekreter Kim. İstemeye istemeye uyandım ve uçaktan indik. Dışarı çıktığımızda bizi iki kişi bekliyordu. İçlerinden biri koşarak Sekter Kim'e sarıldı. O zaman anladım demek ki oğlu buydu. Hasret giderdikten sonra bana döndü.
"Küçük hanım oğlum Kim Sunggyu"
"Memnun oldum"dedi
"Oğlum bu hanımda benim patronun adı Lee Min Hee"dedi beni göstererek.
"Ben senin patronun değilim"dedim gülerek. "Bu arada bende memnun oldum"dedim. İleride ki çocuk yanımıza geldi.
"Nasılsınız Bay Kim"dedi çocuk.
"İyiyim Dongwoo sen nasılsın"
"Teşekkür ederim"
"Bu arada sizi tanıştırayım ben-" lafını kestim.
"Lee Min Hee tanıştığımıza memnun oldum"dedim gülümseyerek.
"Bende memnun oldum"dedi gülerek çok güzel gülüyordu.
"Artık gidelim küçük hanım yorgundur"dedi Sekreter Kim.
"Ben nerede kalacağımı bilmiyorum"
"Anneniz bana adresi verdi"
"Aslında orada kalmak istemiyorum"
"Babanız çok kızar"
"Kimseye söylemeyiz" dedim Sunggyu ve Dongwoo bana bakıyorlardı şaşkınlıkla.
"Bize gidelim"dedi Sunggyu
"Size uyarmı küçük hanım"
"Olur he burada bana adım ile seslenebilirsin artık onların yanında değiliz"dedim koluna girerek. Gülümsedi ve tamam anlamında başını salladı. Sekreter Kim taksi bulmaya gitti.
"Bir şey sorabilir miyim"dedi Sunggyu
"Tabiki de"
"Sana nasıl hitap edmeliyiz"dedi çekinerek
"Adımla seslenin"dedim gülerek. Dongwoo dikkatimi çekti hiç konuşmadan duruyordu karşımda sadece gülüyordu. Tam onunla konuşacaktım Sekreter Kim geldi.
"Gidelim küçük hanım"
"Hani bana Min Hee diyecektin"
"Binin hadi"dedi ve bizi taksiye bindirdi. Önde o oturdu arkada benim yanımda Dongwoo vardı onlarla konuşmak istiyordum çekiniyorum açıkçası. Çok geçmeden eve geldik çok güzel Kore'nin yöresel eviydi ilk defa böyle güzel bir ev gördüm ağzım açık kaldı. Acaba benim evim nasıldı. Sekreter Kim evin zilini çaldı çok tatlı bir kadın açtı kapıyı sanırsam Sunggyu nun annesiydi. İçeri geçtik içeride 5 tane daha erkek vardı.
"Oğlum arkadaşların burada"
"Tamam anne"dedi Sunggyu. Bütün arkadaşları çok yakışıklıydı.
"Sekreter Kim lavabo nerede"dedim o zaman onların dikkatini çektim.
"Küçük hanım şurada ki kapının arkasında"dedi ilerideki kapıyı gösterek.
"Teşekkür ederim"dedim ve lavaboya girdim. Çok yorgundum ama onlara uyumak istiyorum diyemezdim elimi yüzümü yıkayıp çıktım. Çocuklar orada değildi galiba yukarıda çıkmışlardı.
"Küçük hanım babanız sizi istiyor"dedi Sekreter Kim telefonu bana uzatarak.
"Uyuyor de bir şeyler uydur konuşmak istemiyorum"
"Ama b-"
"Lütfen"dedim yalvarır gibi. Dediğimi yaptı uyuduğumu söyledi bende onunla konuşmak zorunda kalmadım. Sekreter Kim yanıma geldi bana biraz kızmıştı galiba.
"Bana öyle bakma onunla konuşmak istemiyorum bir sürü şey söylecek ama ben hiçbirini anlamayacağım"
"Ama o senin baban"
"Öyle baba olmaz olsun"dedin eşi bizi izliyordu.
"Özür dilerim efendim"dedim eşinin önünde eğilerek. Böyle yapınca çok şaşırmıştı.
"Önemli değil küçük hanım"dedi
"Bana böyle seslenmeyin ismim ile hitap edin nasıl olsa babam burada değil"dedim gülerek.
"Siz nasıl isterseniz"dedi kadın. Biraz öyle oturduk ama onların yanında kendimi fazlalık hissettim ve daha rahatsız oldum keşke kendi evime gitseydim. Bir el omuzuma dokundu dönüp baktığımda Sunggyu olduğunu gördüm.
"Yanımıza gelsene sıkılmadın mı"
"Olur"dedim oturduğum yerden kalkarak. İyi ki Sunggyu gelmişti kendini onların yanında fazlalık hissettim. Sunggyu önde ben arkada onu takip ettin yukarı çıktık. Odaya girdiğimde Dongwoo ile birisi şakalasıyordu.
"Şuraya oturabilirsiniz"dedi
"Benimle resmi konuşma kendimi tuhaf hissediyorum"dedim otururken. "Bu arada seni bunlarla tanıştırmadım zaten Dongwoo tanıyorsun Woohyun Hoya Sungyeol Myungsoo Sungjong"dedi hepsini sırayla gösterek.
"Memnun oldum bende Lee Min Hee"dedim gülümseyerek. Hepsi bana gülümsedi.
"Nereden geldin"dedi Myungsoo
"İngiltere den"
"Nasıl bu kadar iyi bizim dilimizi konuşuyorsun"dedi Hoya
"Babam zorla ders aldırdı bir gün işe yarayacağını bilmiyordum"dedim gülerek.
"Okula gidiyor musun"dedi Woohyun
"Aslında orada gitmiyordum sadece evde eğitim gördüm"dedim.
"Olsun bizim okula gelirsin"dedi Sunggyu
"Babam izin verirse neden olmasın"dedim. Hep birlikte çok güzel vakit geçirdik yemek olduğunda Bayan Kim hepimizi çağırdı. Çok acıkmıştım masaya oturduğum da çok güzel yemekler vardı. İlk defa birileri ile yemek yiyordum genelde hep tek yerdim ailemin hep işi olurdu.