^ Orada Okuyacaksın ^

35 2 2
                                    

Multimedya: Aras Çağlayan

Sabah yapışmış olan gözlerimi yavaş yavaş açmaya çalıştım. İçeriye hafif bulutlu olan gökyüzünden sırıtan güneş, odamı biraz da olsa aydınlatmayı başarmıştı. Gözlerimi açtığım da ne kadar da sabah olsa da bana dün ki olay yüzünden hala sanki karanlık bir gece gibi geliyordu. Kendimi biraz daha toparladıktan sonra, beyaz yatak örtümü ayaklarım ile tepikleyerek yataktan aşağı fırlattım.

Bu gün Pazar olduğu için her zaman ki gibi Pazar sendromu içerisine girmiştim. Yataktan sallanan ayaklarım, yeri öptükten sonra karşımda duran boy aynam dan baktım ve bir küçük çığlık attım. Banyoya doğru ilerlerken kapı çaldı. Kesin annemdir diye bakmadım, kendi anahtarı var ve ben uyanmam için zorla kapı çalıyor. Ben bu kadını bir türlü çözmüş değilim doğrusu.

Banyo da elimi yüzümü yıkayıp antre de ki büyük beyaz saate baktım.

Hayır ya gene mi 9'da uyandım. Yeter ama ya!! Daha saat çok erken!

Banyo dan sonra dağınık olan odama girdim ve bir güzel camı açıp içeri ılık ama esintili rüzgarın girmesine müsaade ettim. Daha sonra yataktan fırlattığım, beyaz yatak örtümü alıp yatağımı topladım ve üzerine beyaz yatak örtümü geçirdim. Üzerimde ki pijamalarımı hiç çıkarmadan direk mutfağa geçtim. "Günaydın, küçük hanım" dedi annem yanağıma bıraktığı öpücük ile. Sadece tebessüm edip, kaynayan suyu çay ile birleştirip çayı demledim ve azalan suyun üzerine biraz daha su ekleyerek ocağa tekrar koydum. Annem de buzdolabından çıkardığı kahvaltılıkların ağzını açarken "en yakın arkadaşın sana aşık olsa ne hissederdin" diye söze girdim. Annem önce duraksayıp daha sonra derin bir nefes alıp söze girdi.

"Aras mı?" dolmuş olan gözler ile bakarken anneme 'evet' anlamında kafa salladım.

"sanırım, kötü hissederdim." Derin bir nefes alıp sözüne kaldığı yerden tekrar devam etti.

"çünkü, ben ona arkadaş gözü ile bakıp güvenmişken o, beni yanın da olduğum da başka göz ile bakmış olur ve bu zaman'a kadar anlamadığım için kendimi ciddi anlam da kötü hissederdim" dedi. Annem ne anlattıysa şuan ben de o duygular içerisindeydim. Ben, Aras'a güvenmişken o bana farklı gözle bakmış meğer bunca zaman. Kafamı aşağı yukarı yapıp küçük bir tebessüm gösterip, çalan telefonum için odama gittim. Arayan bilin bakalım kim. Aras!

"efendim Ar-" daha ben sözümü tamamlamadan o sözümü kesmiş ve emreder gibi konuşmuştu.

"Hira, kapının önündeyim in konuşalım" dedi ve telefonu suratıma kapatmıştı.

Üzerime kalın olmayan örgü beyaz ceketimi giyip evden çıktım. Aras arabanın kapısına yaslanmış yüzünü sağ eli ile kapatmıştı. Elini, yüzünden çekince beni görmesiyle yaslandığı arabadan doğrularak "selam!" dedi. Ne kadar normal bir şeymiş gibi karşılandım ama. Yüzümdeki duygusuzluk, bir duygu simgesini almazken, daha yeni gülen Aras'ın gülüşü de yüzünde solmuştu.

"Hira, ben sadece senin ile konuşmak için geldim" hadi ya, ben de tekrar aşkını ilan edip canımı yakacaksın zannetmiştim.

"hemen ne konuşacaksan konuş, işim var" dedim kollarımı göğsümün altında birleştirip.

"arabaya bin, üşümeni istemem" dedi tekrar tebessüm ederken.

"gerek yok hava almak güzel" dedim ciddi ses tonum ile. Kafasını olumlu anlamda sallayıp konuşmaya başladı.

"Hira, sen ne dersen de. Ben sana aşık olmaktan bunca yıldır vazgeçmemişken, bu saatten sonra da asla vazgeçmem" dedi. Omuzlarımdan tutarak. Ben, bir iki adım gerileyince, omuzlarımı tutan elleri yavaşça yere düşmüştü. "Bundan sonra benim çevrem de dolaşma sakın, Aras. Kalbini kırmak istemiyorum" dedim samimiyetten uzak olan tebessümü ona yollarken.

"peki, ama ben senin ile konuşmadan yaşayamam" dedi sahte olan üzülmüş yüz ifadesi ile suratıma bakarken. "öğren, o halde" dedim ve arkama bakmadan binaya girdim. En son duyduğum ses, Aras'ın güçlü bir şekil de kapıyı kapatıp gazı köklemesiydi.

**

"Anne, neden daha önce söylemedin bunu ya" evet arkadaşlar şuan annem ile tartışıyoruz.

"Hira, ben babanın anıları orada dururken senin istediğin bir şehir'e gidemezdim tatlım" dedi çatık kaşlı ama bir o kadar sakin olmaya çalışan tavrı ile.

"peki, annem peki. Buna da tamam. Ama şunu unutma ki ben kazandığım burada ki üniversiteyi asla bırakmam. Yani sen gidersin ben burada okumaya devam ederim" dedim. Sinirden çıldırmak üzereyim ya. Ben babamın resimlerine dahi bakamazken, annem tutmuş babama kalan Kayseri de ki evde kalacağımız söylüyor. Evet, annemin tayin'i Kayseri'ye çıkmış.

"üzgünüm demek isterdim tatlım ama değilim. Sen de benim ile geliyorsun. Ha merak etme güzel kızım orada bir özel okul'a gideceksin" dedi ve sahte olan tebessüm ile son kez yüzüme baktıktan sonra, kendi odasını toplamaya gitti. Ne demek 'Orada okuyacaksın' ya şaka gibi.

Evin halini görseniz şaşırırdınız. Pardon korkardınız. Çünkü ev berbat bir halde toplanmış ama düzensiz. Nasıl bu kadar hızlı her yer toplandı diye, ben bile şaşırıyorum. Ve annem, kesin tayin olacağını bildiği için bu evi de satmış. Sırf ben burada bir yerde kalamayayım diye. Bu evden de aldığı para ile daha gitmeden, Kayseri den bir ev almış. Delireceğim ya!

Yarın da eşyalar ile biz de Kayseri'ye gidiyoruz bir daha buraya gelmemek adına. Aman ne kadar güzel.

**

Saat şu an da 20:25 ve bilin bakalım ben ne yapıyorum. Eşya toplamaktan haşatım çıktığı için, yatağım da uzanmış tavanı seyrediyorum. Annem kendi odasında son kolileri de antre'ye tasıyor. Hayır da normal insanlar, bir hafta da zor taşınırken biz neden bu taşınmayı, üç güne sığdırıyoruz hiç anlamış değilim.
Daha fazla gözlerimi yormayıp yarın ki maraton için gözlerimi kapatarak kendimi, uykunun kollarına bıraktım.

Arkadaşlar, bu bölüm çok çok kısa oldu farkındayım ama sizler ile bir an önce buluşturmak için bu sefer kısa bir bölüm yazdım. °~° :)

Umarım seversiniz:*

Diğer bölüm de görüşmek dileği ile:* ~iyi akşamlar~

Soğuk Duman  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin