Duvarın arkasından da tam göremiyorum ki. Biraz daha öne çıksam da beni görebilirler.
"Amaaan! Görürlerse görsünler." Duvarın arkasından çıktım. Dört kişiler umarım başa çıkabilirim. Biraz ilerleyince durdum.
"İyi de kimsede silah yok?"
Pembe tişörtlü çocuk "Silah mı? Ne silahı?" diye sordu.
"Az önce biri bas şu tetiğe falan diyordu."
Sarı gömlekli olanı " Haa.. O mu? Ben söyledim ama silah için değil fotoğraf için söyledim."
"Fotoğraf için mi?"
"Evet fotoğraf için söyledim. Ya bu bizim aramızda bi şaka. Yoksa silah falan yok bizde."
"Hmm. Tamam şimdi gidin başka bir yerde fotoğraf çekinin."
"Hadi ya! Sana mı sormamız gerekiyordu?"
"Evet! Benim evimin önünde çekiniyorsan bana soracaksın. Şimdi defolup gidin. Gece gece uğraşamam sizinle."
Sarı gömlekli olanının başta kaşları çatılsada hemen yüzüne sinsi bir ifade yerleştirdi.
" Demek burası senin evinin önü?" Anlama kıtlığımı çekiyor,anlamadım ki."Evet! Beğenemedin mi?"
Sarı gömlekli olanı yüzsüzce sırıtarak "Yoo. Aksine. Çok beğendim. Hatta o kadar çok beğendim ki sık sık ziyaretine gelmeyi düşünüyorum." dedi. -E çüşş yani. Abi ben bu kadarını da ilk defa görüyorum. Yüzsüz.-iç sesime kesinlikle katılıyorum.
"Mezarın kazılı herhalde." dememle yanında ki arkadaşlarından "Oooo.." sesi gelmesi bir oldu.
"Sert kız ha. Sevdim. Duvarda ki resmi sen mi çizdin?" Gözlerimi devirdim.
"Evet! Sorunun cevabını da aldığına göre hadi defolun. Artık evime gitmek istiyorum."
"Tabii ki gidebilirsin ama son bir şey daha sorabilir miyim?"
-Bence biraz daha şansını zorlarsa cinayet işlemek için mükemmel bir sebep olur. Ne dersin?- Aaaa.. İç ses,hiç yakışıyor mu sana? Hani işkence etmek cinayetten önce geliyordu. -Haklısın. Unutmuşum.-"Adın ne güzellik?"diyip pis pis sırıttı. O pis pis sırıtmayı gösterecem sana ama şimdi değil. Herşeyin bi zamanı var değil mi ama.
"Erva .Şimdi gidebilirsiniz."
"Erva.. Güzel isim. Neyse hadi beyler gidelim artık. Sert kızın sinirlerini daha fazla bozmayalım." deyip göz kırptı; şu sarı gömlekli çocuk. Yani diyor ki; Erva abla ben bu gece dayak yemezsem uyuyamıyacam. Gel döv de sen de rahatla ben de. evet, kesinlikle bunu söylüyor. Bense sabrımın son demlerinde olduğumu belli eden bir şekil nefes alıp kaşlarımı çatarak ona döndüm. Dönmemle koşmaları bir oldu ama koşmalarının sebebi korkmaktan çok güldürmek içindi.
Yüzümde istemsiz bir gülümseme oluşarak eve girdim. Aldıklarımı poşetten çıkarıp abur cubur dolabıma dizdim. Bir paket cips ile iki paket çikolatayı masaya koydum. çünkü onları birazdan yicem. kahve yapmak için dolabı açtım ama cipsin kolayla daha iyi gideceğine karar vererek dolabı geri kapatıp buzdolabından kolayı ve az önce masanın üzerine koyduklarımı alıp bahçeye çıktım. Bahçede ki sallanan koltuğuma oturdum ve başımı arkaya yaslayıp bir süre gökyüzünü izledim.
Gökyüzünü izlemeye bayılıyorum. Yıldızlar ve ay o kadar muhteşem bir uyum içerisindeler ki insanın hayran kalmaması mümkün değil. Sanki bir şeyler anlatıyor gibiler. Anlattıklarını kimsenin anlamayacağını bildiği halde sürekli aynı şeyleri anlatmaya devam ediyor. İnsanlarda öyle değil mi? Yanlış anlaşılacağını bile bile sürekli anlaşılmak için çabalarlar. Bence bu çok saçma bırak herkes anlamak istediğini anlasın. Sonuçta sen ne kadar çabalasan da karşındaki anlamak istediğini anlayacak. Yani boşa kürek sallamayı bırak.
Abur cuburlarımı bitirdikten sonra çöplerimi de alıp içeri geçtim. çöpleri çöp kutusuna atarken dolduğunu görmek üzdü ama yapacak bir şey yok mecbur poşetin ağzını bağlayıp çöpü dışarı çıkardım. Allah'tan çöp kovası o kadar uzak değil.
Üüfff! daha kapağını açmadan kokusu başımı ağrıttı. Bu ne yaa.. İğrenç. Ne kadar tiksinsem de kapağını açtım.
AAAAAAAAA!!!! ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMAŞIK
Teen FictionHerşey; bir odanın tavanından düşen merdivenle başladı. Bu hikayede kişilerden başka hiçbir şey tam anlamıyla bilinmiyor. Büyük bir kargaşa. Sanki kördüğüm. Bu hikaye Erva'nın hikayesi. Bu oyunda Ersel sadece bir oyuncu.