İŞGAL
Boynuna astığı fotoğraf makinesinin ipini bir eliyle kavradı ve etrafındaki Allahuekber nidalarıyla yürüyen kalabalığın yaydığı enerjiyle, damarlarında akan kanın hareketlendiğini hissetti. Coşkuyu, heyecanı, özlemi, nefreti, sıkılan yumrukları ve daha nice iç içe geçmiş naif duygularla, yeryüzünde sert ve kararlı adımlarla yürüyen kalabalığa dair her kareyi kadrajına sığdırmaya çalıştı.
Cuma ezanı henüz okunmuştu. Koşar adım giden kalabalığın arasında sakin kareler yakalamak çok mümkün değildi.
Atılan sloganlar kulaklarını dolduruyordu. İlkbaharın yazaçalan havası ılıktı, bunaltmıyordu. Lakin boğazında düğümlenen heyecan, tenini kasıp kavuran merak, onu terletmeye yetiyordu. Yutkundu. Bu kez olur muydu? Sahi olur muydu?
Sağ eliyle alnında boncuk boncuk beliren teri sildi, nemli saçlarını şalının içine sıkıştırdı. Yavaşladığını hissediyordu. Kanı damarlarında atışını hızlandırırken, teni giderek soğudu. Kalabalık selin, durmak bilmeyen ilerleyişinde kendisine çarpan bir kol ile dar sokakta sırtı duvara çarptı. Duvarın sızladığını hissetti. Tenini hafızasına kaydeden taş duvara omzunun gerisinden baktı.Makinesini kontrol etti ve ilerlemeye devam etti.
Çok az kalmıştı. Sadece bir kaç adım. Mescid-i Aksa'nın ferahlatıcı, serin ve baharatlı kokusu burnuna doluştu. Derin bir kaç nefes aldı genç kadın. Bismillah dedi. Bismillah, fethin habercisi miydi?
Yanında duran adama ve peçeli kadına baktı. Adamın tanıdık, güven veren gözleri, ve kadının kendini sakinleştiren, aynı zamanda duruşunu dikleştiren gülüşünü kucakladı. Peçesinin altından bile görebildiği gülüşünü..
Bismillah.
Bismillah diye mırıldanmaya devam ederken, sanki heyecanından, artık başka bir kelime konuşamayacağını sandı.
''İnşallah.'' Dedi genç adam. Kaşları şefkatle birbirine yaklaştı genç kadına bakarken.
''İnşallah bugün Cuma'yı Aksamızda eda edeceğiz.''
Genç kadın bu bakışı tanıyordu. Gözbebeklerinde parlayan heyecanı ve söylediğine ne kadar sadık bir söz sahibi olduğunu biliyordu. Bilirdi. Çünkü O, yalan söylemezdi. O, inanmadığı şeyi söyleyerek diline eziyet etmezdi.
Bismillah dedi genç kadın cevap olarak, Bismillah.
Alnındaki teri yeniden gömleğinin koluna sildi.
Derin bir nefes daha aldı. Giriş kapısına yakınlardı. Kudüs ufuktaydı. Bismillah.
Dizlerinin titrediğini hissetti. Bakışları buğulandı. Gözlerini kırpıştırdı bir kaç kez. Etraf soluklaşıyor, 'Bir-ruh bid-dem nefdike ya Aksa' sesleri kulaklarını dolduruyordu, başı dönmeye başladı, kalabalığın nefes alıp verişini solukladı, adımları yavaşladı, sesler, koku, Aksa, güven dolu gözler, içini ısıtan gülüş, inşallah bakışı, bismillah; her şey dönüyordu her şey, makinesine sarıldı, kalabalık, burası çok kalabalık diye düşündü. Genç yaşlı, fakir zengin tüm halk burada, Namaz kılacaklardı. Cuma, Allahuekber, Bismillah. Ve sustu.
Genç kadın sıkıca yumduğu gözlerini ve istemsizce eğdiği başını kaldırıp etrafına baktı. Gökyüzünde dalgalanan filistin ve yeşil la ilahe illallah bayrakları durulmuştu. Tıpkı kendisi gibi. Bulutları okşayan sesler, atmosferin içinde hapsoluna duran hava ve nidalar suskundu. Hızlı bir bakışla etrafını taradı genç kız ve makinesini yüzüne yaklaştırıp, bir kaç kare daha çekti. Kalabalığın heyecanlı bekleyişi, bir kalp yoklamasına dönüşmüş, kimin kalbinde ne varsa hepsi su üstüne çıkar gibi yüzlerine asılmıştı. Bu kalp sergisi, bu içtenliğin zirve noktasındaki manzarayı kaçıramazdı genç kız, deklanşöre titrek parmaklarıyla dokunduğunda çıkan ses, bu tanıdık ses, genç kadını iyi bir iş başarmış olmasından ötürü, kalbinden öptü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İŞGAL
Mystery / ThrillerAmine. Kimsesiz bir çocuk olarak büyümüş, acısı küçük yüreğini işgal etmiş küçük bir beden. Kabuklarına sıkı sıkı tutunan, acısı nefretini tetiklemiş asi bir genç kız. Aldığı ilk hediye, hayatı olan, fotoğraf çekmeye meftun, deklanşör sesine aşık b...