Bölüm 1: "Aşk Dedi, Dağılın!"

89 11 33
                                    

Kitabımıza buyurduğunuz için teşekkür ederiz! Hikâyede Gölge adında bir karakter var, onun görünüşünü hayal etmeseniz de olur. Çünkü o bir tek Kumsal'a görünür. Siz Kumsal'sanız, bize âlâ...

"Mitoz bölünme ile çoğalıyoruz! 40 kişi var djdbjddb" -Feyza Eykaist (Can bu ya ♥)

∞FL∞

Kumsal'dan:

Ceren'in zorla içtiği kahveye ve bir de ona baktım.

"Ceren ne çile çektin kuzen sen?" 'Evet' anlamında başını salladı.

"Kaç kere diyeceğim sana benim kahveme artıdan altı tatlı kaşığı şeker koy diye?" Ege de oradan sorgulayan bakışlar attı.

"Ya Ceren pardon da, sen bu kadar şekerli tüketip nasıl iğne gibi kalıyorsun? Ya ben yiyorum sonra spor yapıyorum beni geç, sen koşmamak için direnirken... Bilmiyorum yani, soğuttun şu an." Güldüm.

"Ege saçmalama istersen. Geçen gün evine uğradım, kızın koşu bandı ile koşu bandının tabanı doksan derece açıklıkta resmen ve kız son hızda koşuyor. Şoke oldum ve gittim. Bir kötü oldum onu öyle görünce." Ceren beni dürttü.

"Sen bana kahveme artık fazladan şeker koyacak mısın onu söyle?"

"Şu kahveyi tam fallık bir kıvama getirerek dik, koyarım." Kahveyi dediğim gibi dikti. Bana heyecanla bakarken bütün hayallerini böldüm. "Ama ben söz tutmayı beceremem." Ardından gülerek mutfağa gittim. Kulağıma bir fısıltı geldi.

"Hem zaten çok şekerli olursa fal bakamazsın değil mi?" Yine o olduğunu düşündüm ve takmayıp kahve tabağını aldım. Salona girdiğimde Doruk ayağa kalktı.

"Kumsal da geldiğine göre kalkalım güzel arkadaşlarım." Güldüm.

"Benden neden korkuyorsun anlamıyorum Doruk. Gül gibi kızım, evlen gitsin!" Beni işaret ederek odadaki herkesi hızlıca süzdü.

"Bakın resmen bana asıldı! Ceren gördün mü?Bilge? Ege!? Alper? Balşe-" Etrafta Balşeker'i göremeyince herkeste bir duraksama oldu. Bilge de dudaklarını büzdü.

"Malşeker?"

"Yıllardır ona 'Malşeker' demenin sebebini sorabilir miyim Bilge?" Bunu soran da kuzenim Ceren olmuştu. Bilge sırıtırken,

"Çünkü o mal." dedi ve bizi de ortada bıraktı. Konunun daha fazla dağılmaması adına, ben de Ceren'in elindeki kahve fincanını aldım ve tabağı onun üstüne koyup, ters çevirdim.

"Biraz dinlensin, soğusun falan... Sonra açar bakarım." İçimde bir titreme olduğunda işe yaradığını anladım ve fincan ve tabağı masaya bıraktım. Koltuğuma oturduğum sırada, kapıdan içeri Balşeker girdi. Tabii elinde saçı gibi kıpkırmızı olan telefonuyla.

"Ne var?" Bilge sinsice sırıttı ve Doruk'a döndü.

"Doruk abin seni sordu." Balşeker başını telefondan kaldırdı ve gözlerini kocaman açarak konuşmaya başladı.

"Doruk abi? Efendim? Ne oldu? Neden beni çağırdın? Ne diyeceksin!?"

Ceren beni dürttü.

Fildişi LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin