İçeriden bir 'ding' sesi geldiğinde Hades, koyu renkli buklelerini elinde olmadan savurarak arkasına baktı ve parmaklıklardan çekilip odanın içine girdi. Siyah etekleri yerde kayarken Pietro hemen arkasından gitti ve "Ne oldu?" diye sormayı ihmal etmedi.
Kız omuzlarını hafifçe kaldırıp patlıcan moru eski püskü koltukta rahat bir edayla uzanan siyah pelerinini alıp üstüne geçirdi. "Margaret ile konuşmaya gitmeliyim ve bu da senin aşağı kattaki koridorlardan birine girip boş bir tabut bulman, dinlenmen demek oluyor." İnce parmakları yorgun bir halde pelerinin önünü birbirine tuttururken başıyla onaylayan Pietro'yu süzdü donuk gri gözlerinin ucuyla. "Hâlâ sorulacak soruların varsa, meşgul olmadığım bir zaman yine gelebilirsin. Ama senden sadece bir şey isteyeceğim," dedikten sonra ondan çok az da olsa uzun olan Pietro'ya baktı ve gümüşi mavi gözlerini inceledi. "halka dış dünyada olan en son şeylerden bahsetme. Bu onları içine kapanmaya yöneltiyor, ben olabildiğince iyi şekilde onlara aktarıyorum. Sistemimi bozmamanı rica ediyorum." Genç adam güven verircesine başını sallayıp söz vermek istercesine gözlerini kırpıştırdı.
Hades hafifçe gülümseyip gözlerini devirdi ve narin kollarını pelerinin içinde kaybetmeden önce boynunda iliklediği kumaşa sarındı ve odadan Pietro'yla beraber çıktı.
Pietro bir tabut bulmak için aşağı kata inerken Hades'te gözleri takılıydı, gitmiş gibi yapıp bir süre bekledi ve merdivenden onu izledi. Kız, Pietro'nun ilgisini çekmiş olan sütuna yaklaşıp avcunu değdirmiş, daha sonra da açılan siyah-mor renkli portaldan geçerek kaybolmuştu.
O portalı açıp Wanda'ya dönmesi gerekiyordu, acilen. Bunu not etti.
yazacak bir şeyim yok valla...
okuduğunuz için teşekkürler, hoşçakalın!