Kkukkungie; biliyorum hyung, fan servis ama
sende hiç, bir şeyler hissetmedin mi?
Honeyhyung; uykulusun changkyun
hadi uyu, yarın yorulacağız
////
Beline sarılan kollar ve yanağına bastırılan dudaklarla irkilmişken, fanların önünde olduğu için utanm...
böyle şeyler popüleriteyi arttırıyor, neden yapmayalım ki?
Kkukkungie; oh..
tamam hyung, yapalım.
ama ben biraz utanabilirim >=<
Honeyhyung; hyung'undan mı utanacaksın?
Kkukkungie; hayır, hayranlardan.
Honeyhyung; merak etme, geçecektir.
Kkukkungie; öyleyse.. tişört benim mi?
Honeyhyung; evet senin.
hadi onunla bir fotoğraf çekip instagrama at.
Kkukkungie; bekle~
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kkukkungie; olmuş mu hyung?
Honeyhyung; ah..
vazgeçtim, atma.
Kkukkungie; kötü mü durmuş?
Honeyhyung; hayır, aksine.
sadece benim görmek isteyeceğim bir fotoğraf.
////
Konuşmanın ardından 4 gün geçmişken, Changkyun hala Jooheon'ın söylediği şeyi düşünmeden edemiyordu. Belki de kendi kendine büyütüyordu meseleyi ama.. aklına takılmıştı işte.
Fan buluşmalarından birini gerçekleştirirken hayranların istediği gibi çiçekli tacı başına geçirmişti.
Onlara birkaç sevimli poz verirken üzerinde hissettiği bakışlarla duraklayıp, başını sola çevireceği sırada belinden çekilip arkasındaki bedene yapıştığını hissetti. Şaşkınlıkla başını arkaya çevireceği sırada ensesinde hissettiği dudaklarla donakalmıştı. Aldığı tanıdık kokudan, kolaylıkla arkasındaki bedenin kim olduğunu söyleyebilirdi.
Fanlardan gelen çığlıklarla daha da utandığı sırada boynuna takılan çiçekli kolyeye göz attı ve ardından tüm utancına rağmen kıkırdadı. Hyung'u onun saçlarını hafifçe karıştırdıktan sonra olması gereken yere geri dönmüştü. Changkyun, hızlanan kalbiyle ve kırmızı yanaklarıyla öylece kalakaldı.