06

1.8K 130 44
                                    

Son bir haftadır her şey normaldi. Hastaneye gidiyordum ve geri eve dönüyordum. Yeni bir hasta yoktu. Ve Tom'un ayağı iğleşmişti. Artık hiç bir yere gitmek istemediğini söylüyordu. Bazı akşamlar da benimle beraber hastanenin dışında yürüyordu ve Harry'de bizimle beraber oluyordu.

Tom bu durumla alay ediyordu. "Hasta askerler ve güzel doktor." Adında bir kitap yazmak istediğinden bahsetmişti. Bazı akşamlar yanıma geliyordu ve benimle konuşuyordu. Artık eskiden istediği gibi savaş alanına girmek istemediğini söylüyordu ve eve dönüp, bir kızla tanışmak istiyordu. Ne zaman o odaya gitsem ve yere yakın yataklarında yattıklarını ve konuştuklarını görüyordum.

Harry'nin kolunda artık hiç bir sorun yoktu. O artık gidebilirdi. Onun gitmesi için sadece kağıda bir kaç yazı yazmam gerekiyordu ve sonra o serbestti. Ama içimde bunu yapmak istemediğime düşünen bir taraf vardı. Bir hafta süre içinde Harry bana çok iyi davranmıştı. Nasıl yaralandığını anlattı. Bir kaç arkadaşını ve eski kız arkadaşını. Bir arkadaş gibi. Benimle konuşmaktan memnun olduğunu, buradan gittikten sonra bana mektup yazacağını ve böylece benimle hala arkadaşlığını bölmeyeceğini söyledi ve bende onayladım.

Önümde duran kağıtları topladım ve hepsini çöpe atmak üzere masanın bir yanına koydum. Bir saat önce Cassandra'nın getirdiği mektupları elime aldım ve üzerlerindeki yazıların okuyup, hangisinin önemli olduğuna baktım ve sonunda bir davetiye buldum. Johnson ailesinden.

Steven and Nadia's homecoming Party

Johnson's house

11:00 P.M. - New Jersey.

"Girebilir miyim?" Dikkatimi elimdeki davetiyeden çektim ve sesin geldiği yere doğru baktım. "Tabii ki, Harry." Harry kibarca kapıyı kapattı ve yanıma doğru geldi. "Umarım seni rahatsız etmedim?" Kafamı iki yana olumsuzca salladım ve ona gülümsedim.

"Bir sorun mu var?"

"Beni burada istemediğini çok hızlı belli ettin, Gracie."

"Hayır. Sadece neden burada olduğunu merak ettim."

Kaşlarını havaya kaldırdı yüzündeki gülümseme ile sessizce bakmaya başladı. Benimle dalga geçiyordu ve ben bunu anlamadan hızla onu cevaplıyordum. Bunun farkındaydı. "O bir davetiye mi?" Harry sonunda yüzündeki gülümsemeyi sildi ve elimdeki kağıda baktı. "Evet. Bir davetiye." Elimdeki kağıdı aldı ve ona bakmaya başladı. "Johnson ailesini nerden tanıyorsunuz?" Dedi. "Aile dostu." Harry davetiyeyi masaya bıraktı ve o zaman ben onu inceleme fırsatı buldum. Yeni kıyafetler giymişti. "Benimle beraber dışarı gelir misiniz?" Harry eli ile kapıyı gösterdi ve kibar bir şekilde kapıyı açıp çıkmamı bekledi. Ona gülümsedim ve dışarı çıktım. Ve Harry'nin de gelmesi için onu bekledim.

Onu, ilk gün ki gibi kirli bir yüz ve kıyafetlerle görmemek güzeldi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Onu, ilk gün ki gibi kirli bir yüz ve kıyafetlerle görmemek güzeldi. Yeni kıyafetini giymişti. O tamamen iyiydi. Buradan eşyalarını toplayıp gidebilirdi. Hala onu neden burada tutuyorduk ki? Harry kafası kaldırdı ve bana tekrar gülümsedi. "Bugün çok farklı görünüyorsun." Bahçeye doğru yürüdük. O ellerini birleşmişti ve onun yüzüne baktığımda, gözleri yerdeydi. "Aslında gelen olarak böyle görünüyorum." Omuzlarını kaldırdı. Bahçenin köşesindeki taşlık bölgede durduk ve bu sessizlikte onun derin nefes alışları duyuldu.

"Zengin bir aileye sahipsiniz, değil mi?" Harry gözleri, göz temasını sürdürmek için ıslarlı bir şekilde bakmaya devam etti. "Anlamadım. Gerçekten." Gözleri teması kesmezken, sorduğu soruya nasıl bir cevap vermem gerektiğini merak ediyordum. "Johnson ailesinden bir davetiyen var." Kafamı olumlu anlamında salladım ve şok içinde ona baktım. Tekrar. "Özür dilerim. Sanırım biraz fazla hattimi aştım." Bir elini kaldırdı, iki parmağı az işareti yapmak için paralel tuttu. "Sorun değil. Ben sadece nasıl cevap vermem gerektiğini bilmiyorum." Güldüm. "Sen benim arkadaşımsın?" Onay almak için konuşmasına ara verdi. "Evet." Gözlerimi ondan çektim ve bahçeye doğru baktım. "O zaman sorduğum sorulara dürüstçe cevap vereceksin?" Yeniden onu onayladım.

"Ailenden bahset. Lütfen." Kibarca gülümsedi ve eli saçlarından geçirdi.

"Onlar şuan Covington'da yaşıyorlar. Ve Johnson ailesi ile yakınlar."

"Neden yaralı askerlere doktorluk yapıyorsun?"

"Aslında bir sebebi yok."

"Her şeyin bir sebebi vardır, Miss Hendrix." Ne zaman kapattığı bilemediğim gözlerim açıldı ve direk olarak Harry'nin parlayan gözlerine baktılar. Yüzünde çok yumuşak bir ifade ile bana bakıyordu. "Benim için bu yüzden diyebileceğim bir sebebim yok. Sadece yapmak istediğim var." Ona hafifçe gülümsedim. "Şimdi sen bana ailenden bahset,Harry." Bütün sorduğu ve soracağından emin olduğum soruları duymamak için ondan önce hareket ederek sordum. "Fakir bir ailenin tek çocuğuyum ben." Yüzünde tatlı bir gülümseme yerinde dururken, derin sesi ve kulağa melodik gelen aksanı ile fazla tatlıydı. Kafamı anladığımı belirtmek için salladım. Yeniden konuşmadı. Kafasını kaldırdı ve gökyüzüne baktı. "O partiye gidecek misiniz?" Dudaklarını ısırdığını gördüm ve ona bakmaktan vazgeçtim. "Dediğim gibi, aile dostumuz." Omuz silktim. Belkide buradan birazda ben uzaklaşmalıydım. Kendimi olduğum gibi hissedemiyordum. Bu askerinde yanımda götürmek isterdim. Fazlasıyla çocukta bir düşünce bile olsa isterdim. New Jersey ile koca bir okyanus olmasına rağmen. Orada toplar patlamıyordu. Amerika'nın diğer bölgeleri gibi. "Peki, benimle bu partiye katılır mısın?"

.......

Oy verip, yorum yapmayı unutmayınız.♥️

Epoch (Harry Styles)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin