Güneş vuruyordu. Steve kaslı kolları ile balıkçı ağlarını çekerken vucudundan dökülen damla damla terler onu bayağı bir susatmış ve yormuştu. 8 kişilik güverte ekibiyle birlikte işlerini bitirmiş ve dönüyorlardı. O an Steve'in gözüne bir şey takıldı denizin ortasında cok parlayan ne olduğu belli olmayan bir şey dürbünü aldı ve;
Jack oraya gidiyoruz.
İşaret ettiği yere giderken suyun derinliklerine dogru gömüldü o parıltı.
Nihayet adaya döndüler. Steve çok durgundu. Anlatılan efsanelere inanmazdı. O gün güvertede olan 8 kişi de bunu düşünüyorlardı. Biralarını yudumlarken;
Jack: Çok güzeldi.
Steve: Evet ama neydi bu.
Jack: Belkide efsanler doğrudur Steve.
Steve: Saçmalama dostum. Efsaneler çocukları korkutmak için anlatılan masallardır. Sadece bir yansımaydı belkide.
Bu sırada arkadan cılız ve yaşlı bir ses;
Gördüğünüz şeyi biliyorum.
Steve ve Jack gördükleri adamı süzmeye başlarlar. Adam yaşlı perişan bir haldedir. Kolunun birinde büyük bir ısırık izi vardır izden ve derinliğinden köpek balığı ısırığı olduğunu tahmin etmektedirler. Bu ısırık onun denizlere açıldığını gösterdiği için onu daha dikkatli dinlemeye başlarlar
Eski bir efsaneye göre önceden daha bu kıyılarda kimse yerleşmemişken bir ada varmış. Leguso adası. Bu ada öyle güzel bir adadır ki balıkçılar hep o adayı seyretmek için buralardan geçerlermiş. Adada hiç eşi benzeri bulunmayan ağaçlar ve bitkiler varmış. Meyveleri çok uzaktan bakan birileri bile görürmüş. Ada etrafında çok fazla kaya olduğundan hiç bir gemi yaklaşamazmış. Yüzerek gitmeye çalışanlar ise bir daha geri dönememiş. Ünü 3 kıtaya yayılan bu adaya artık her gün yeni birileri gelir ve kaybolanları bulmaya çalışırlarmış. Nedeni hiç bir zaman belli olmamıştır. Aynı efsaneye göre o adayı koruyan bir melek olduğuna inanılır. Güneşten parlak, şimşekten hızlı ve bir at kadar güçlü bir melek. Zamanla meraklılar yüzünden suyun dibine gömüldüğüne ve her dolunayda yer değiştirdiğine inanılır. Ben efsanelere inanan yaşlı bir adamım ve sizin gördüğünüz işte bu meleğin ta kendisiydi.
Steve ve Jack duydukları karşısında tüyleri ürperir. Steve git gide daha çok meraklanır. Aldıkları içkinin etkisiyle uykuları gelir ve evlerine giderler.
Steve sabahın erken saatlerinde uyanır hazırlanır. Yanına yiyecek su silah dürbün ve el feneri aldıktan sonra sahile gider. O parıltının geldiği yere tekneyle açılır. Bugün dolunay olacağını bildiği ve efsanenin doğruluğunu öğrenmek için beklemeye başlar. Hiç bir anını kaçırmamak için erkenden gelmiştir. Çok heyecanlıdır. Elinde dürbünüyle bir sağa bir sola bakar. Saatler geçmiştir güneş batmaya başlamıştır. Suyu ve yiyeceği bitmek üzeredir. Umudu da tükenmeye başlar. Aklında ki sorulara cevap bulmaya çalışır.
Nasıl hareket eder?
Kim hareket ettirir?
Neden hareket eder?
Neden dolunayı bekler?
Yaklaşanlar neden kaybolur?
O bu soruları düşünürken tekne birden çok şiddetli bir şekilde sarsılmaya başlar. Denizden kabarcıklar çıkar. Aşağı dogru baktığında bir şeyin parladığını görür. Teknesi daha fazla dayanamaz ve ters döner. Steve suya düşer. Suyun altında gördüklerine inanamaz.
