Sıradan sayılabilecek derecede bir hayatım vardı. Ta ki bir kaç ay öncesine kadar. Hayatımda hiç ava çıkmamıştım. Merak vardı ama ne bilim beceremem diye düşünürdüm hep. Ama bu yaz yaşadıklarımdan sonra keşke meraklı olmasaydım demekten başka bir şey gelmiyor elimden.
Temmuz ayı idi bunaltıcı sıcak altında rutin yaşantıma devam ediyordum. Sıcak bir yandan işlerin yoğunluğu stresi bir yandan soluğum kesilmişti. Akşama doğru Hasan abi aradı. Bu hafta sonu ay partisi olduğunu merakımdan dolayı beni de götürmek istediğini söyledi. İçim içime sığmamıştı. Garip bir heyecan vardı hafta sonunu iple çektim resmen. Acemilik heyecanı bir yana askerliği saymazsak hiç elime silah almamıştım. Cumartesi akşam Hasan abi tekrar aradı sabah erken yola çıkacağımızı hazırlık yapmamı söyledi. Pek hazırlayacak bir şey yoktu aslında bende ama heyecandan sabah zor oldu. Sabah 6 da Hasan abi geldi. Eşim ve kızım uyuyordu halen uyandırmadan öptüm ve çıktım evden. Hasan abi haricinde arabada 2 kişi daha vardı. Veli ve cemil Hasan abinin askerlik arkadaşıymış. O zamandan beri birliktelermiş ve o günden bu yana sürekli ava çıkarlarmış.
2 saatlik yolculuktan sonra kamp kuracağımız yere gelmiştik. Eşyaları indirdik çadırları kurduk , kumanyalarımızı açıp sabah kahvaltımızı yaptık. Malzemeleri kuşanıp çıktık yola sohbet ede ede geziniyorduk. Birkaç saat dolaştıktan sonra bir çift tavşan çıktı karşımıza. Hasan abi veli abi ve cemil abi tabiri caizse nefes bile almıyorlardı sanki kendi nefeslerini tavşanlara göre ayarlamışlardı. Hasan abi ilk atış senin hakkın dedi. Silahı doğrulttum tavşana doğru ateş etmek için hazırlanıyordum. Hasan abi bana ufaktan taktikler verip yapabilirsin diye motive ediyordu bir yandan da, Onun sayesinde azda olsa heyecanım dinmişti. Ve atışımı yaptım ama acemilik işte tavşan yerine ağacı vurdum.Tavşan kaçınca yüzüm düşmüş canım sıkılmıştı. Hasan abi gülümseyerek canını sıkma bende herkes de ilk seferde yaşadık bunları dedi. Yolumuza devam etmeye başladık bundan sonra karşımıza çıkan avlarda ise veli abi de Hasan abide cemil abide nerede ise hiç kaçırmadılar avlarını. Akşam çökmeye başlamıştı. Hasan abi yavaş yavaş dönelim kısmet bu kadarmış dedi. Yolda ilerlerken tuvaletim gelmişti siz devam edin ben yakalarım sizi dedim. Ortalık tamamen kararmadığı için yetişirim düşüncesi ile rahat rahat işimi görürken arası üç beş dakika sürmedi Hasan abigil kayıp oldular. Gittikleri yöne baktığımda sadece iki tane karartı görmüştüm. Ve birden hızlıca bana doğru geliyordu sanki. Tedirgin olup koşmaya başladım ama aniden gözlerim kararmaya başladı. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama etraf nerde ise göz gözü görmeyecek kadar karanlıktı. Etrafıma bakınınca ilerisinin biraz aydınlık olduğunu gördüm. Tam o yöne gidecekken bayılmadan önce gördüğüm iki gölge sanki bana bakıyordu. Ne yapacağımı bilemedim kaçmak istedim ama bir mağarada olduğumu anladım. Yere çöktüm çok korkuyordum. Hiç sesleri çıkmıyordu ne olduklarını anlamamıştım. Bir süre sonra titreyen sesimle siz kimsiniz diye bildim. Bana cebindeki ekmeği çıkar kim olduğumuzu söylerim demişti.Kulak tırmalayan tiz bir ses tonu vardı. Ben ret edince bana doğru yaklaşmaya başladılar. O an hayatımda hiç korkmadığım kadar korkmuştum.Yüzleri aşırı yanmış gibi idi ve gözleri çok büyüktü. Elleri kollarına göre uzun nerede ise benim bir parmağım uzunluğunda tırnakları vardı. Bu gölgelerin cin olduklarını o ana kadar anlamamıştım. Korkudan kaskatı kesilmiştim. Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Besmele çekip dua etmeye başlayacaktım ama ilk kelime ile bana saldırmaya başladılar. Öyle bir vuruyorlardı ki sanki üzerime taş düşüyordu. Ben her dua etmeye başlamamda daha sert vurmaya başladılar. Ne kadar sürdü bu işkence bilmiyorum. Acıya dayanamayıp gözlerimi kapattım. Kendimden geçmişim gözlerimi açtığımda hastanede idim. Karım baş ucumda gözleri yaşlar içinde bana bakıyordu. Hasan abide orada idi. Kendimi biraz toparladıktan sonra olanları anlattım.
Hasan abi de cinler tarafından saldırıya uğradığımı doğruladı ve şuan onlarla ilgili bir şey görüyor musun duyuyor musun diye sordu. Gördüğüm pek bir şey yoktu ama seslerini duyuyordum. Beni öldürmekle tehdit ediyorlardı. Duyduklarımı Hasan abiye de anlattım. Oda ben imanı ilmi kuvvetli bir hoca bulmaya gidiyorum sizde kendinize dikkat edin bol bol dua edin ki yaklaşmasınlar dedi ve gitti.
Eşimde en az benim kadar korkmuştu gözlerinde görüyordum bu korkuyu ama daha çok benim için üzülüyordu. Yaklaşık iki saat sonra Hasan abi yanında bir hoca ile geldi adı kamil idi. Olan biten her şeyi hocaya da anlatmamı istedi. Kamil hoca beni pür dikkat dinledikten sonra. Yanında getirdiği çantasından kağıt kalem çıkardı ve bir şeyler yazmaya başladı. Yazması bitince yazdığı kağıdı bir muska yapıp bana verdi. Ve ekledi oğlum bu muskayı ne olursa olsun çıkarma bunun içinde 7 ayrı dua var. Bu muska yanında olduğu sürece sana dokunamazlar rahatsız edemezler ama eğer ki düşündüğüm kadar kuvvetli iseler sana görüne bilirler ama yaklaşamazlar. Öyle bir durumda ise bana mutlaka ulaş dedi ve bir dua okuyarak gitti.....
Aradan iki ay geçti ilk birkaç gün ne bir ses duydum nede bir gölge gördüm. Ama iki gün sonra gölgeler görmeye başladım. Bana yaklaşamıyorlardı muskadan dolayı. Galiba bu muska onları baya kızdırmış idi ki hiç durmadan beni öldürmekle tehdit ediyorlar. Bunlar yaşanmaya başlayınca hemen kamil hocaya haber verdim. Amma ve lakin iki aydır kamil hoca bir çözüm bulamadı ve artık dayanacak gücüm kalmadı. Belki de tek kurtuluş çarem ölmektir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Av Partisi
TerrorGerçek yaşanmış bir hikayeden alıntıdır. İsimler değiştirilmiştir. Bu ilk kısa hikayem değerlendirmelerinizi yorumda belirtirseniz sevinirim