0.1

1.8K 83 84
                                    

DÜZENLENDİ



Hogwarts'a giden ve birçok kişinin binmek istediği trende, rahat olduğunu düşündüğüm koltuklarda arkadaşlarımla beraber oturuyordum. Şanslı sayılırdım. Yanlarında benliğimi saklama gereği duymadığım arkadaşlarım, birçok büyücünün gitmek istediği okula gidiyordum. Okuduğum binamı seviyordum. Hayatımı seviyordum.

Şanslıydım.

Cesur sayılırdım. Başta ailem -yani babam- ve sonra arkadaşlarım için neredeyse yapamayacağım şey yoktu. Bu yüzden Gryffindor'daydım büyük ihtimalle. Ama aynı zamanda zekiydim de. Gryffindor'da olmasaydım, kesinlikle bir Ravenclaw öğrencisi olurdum.

"Crooshanks'a hâlâ nasıl bulaşabilirsin Ron? Sözde farenden şüphelenmekte haklıydı o!" dedi Hermione kedisini savunarak. Kedisi yanında değildi. Bavullarıyla beraber oldukça güvende bir yerdeydi. Crooshanks burada olsaydı, Ron'u tırmalayacağı veya miyavlayacağından şüphem yoktu. İyi bir kediydi. Ama Hermione'nin savunduğu kadar kibar olmadığı kesindi.

"Yıllarca baktığım farenin aslında bir insan, hele de Peter olmasına hâlâ alışamadım! Tenimde gezindiğini hatırlıyorum da..." Vücudu titredi Ron'un. 

"Şu konuyu açmasanız artık?" dedim göz ucuyla Harry'e bakarak. Sakin duruyordu fakat Peter'i düşününce sinirlendiğini bilirdim ben. Sinirlenmekten de farklı... Üzüldüğünü.

"Seni son bıraktığımızın aksine ciddisin Luna." dedi Hermione direk bana bakarak. "Bir sorun mu var?"

Bakışları şüpheci bakıyordu. Bir şey olunca onlara anlatacağımı biliyordu. İlk onlara anlatacağımı biliyordu. Bir sorunun olduğunu düşünüyor, ve sorundan ziyade neden onlara anlatmadığıma yoruyordu kafasını. Onları iyice tanıyacak kadar birlikteydim onlarla. 

Gülümsedim hafifçe. Rol veya numara değildi bu küçük gülümseme. Gülümsemek istemiştim... Ama bu bir sorunum olmadığı anlamına gelmiyordu. Lakin ben Hermione'yi ne düşüneceğine kadar tanısam bile, o bir sorunum olduğunu söyleyene kadar ısrar etmezdi. Gülümsemem, yeterdi.

Gülümseyen herkes iyiymiş gibi...

"Hayır, bir sorun yok. Başım ağrıyor sanki... Düzelir birazdan."

Onlar kendilerine bir sohbet konusu daha buldular, ben ise artık nefret ettiğim düşüncelerime dönmeye...

Bu Hogwarts dönemi bittiğinde, bir şeyler olmuştu bana. Açıklayamadığım. Daha doğrusu; açıklaması olmayan.

Bir nedeni olmadan bir şeyin değişmesi olası mıydı? Bir neden olmadan değişir miydi insan? Saçmaydı bu. Nasıl bir nesne hareket ettirecek birisi olmadığı sürece aynı yerde kalıyorsa, insan da kalmalıydı. Birden bire... Neden değişsindi insan?

İşte... Bunun gibi şeyler düşünmeye başlamıştım. Daha doğrusu, düşünmeye başlamıştım.

İşin doğrusu, eski beni özlüyordum. Hayat, toz pembeydi. Bir çocuk gibiydim. Anı yaşardım. Pek düşünmez, neyi istersem onu yapardım. Yıllar geçmiş gibi konuşmama bakmayın. Anlattığım kişilik, birkaç ay önce olan ben...

Şimdi ise, düşünmeye başlamıştım. Gerekli, gereksiz, her şeyi... Belki Voldemort'un geri dönmesiyle ilgiliydi, bilmiyorum. Ama bu kadar düşünmek iyi gelmemişti bana. Uykularımı kaçırmış, daha farklı hayaller kurmama neden olmuştu. İnsanları, çevremi, kendimi sorgulatmıştı...

Birkaç ay önce olan ben değildim.

Ben, ben gibi değildim.

Lakin bir nedeni de yoktu... Sadece, bir gece uykum gelmediği için bin bir hayal kurmak yerine; düşünmüştüm. Gerisi uyuşturucu gibi gelmişti zaten.

Şeytanın Gülen Yüzü (DRUNA) /Düzenlendi/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin