İnsan, layık olduğu kadar sevmeli insanları demiş Necip Fazıl . Pekiya bu karşımda duran insanın layık olduğu neydi? Kocaman harflerle bir "HİÇ".
Yıllardır beni sevdiğini söyliyip anne ve nabasını sonunda ikna edip beni istemeye gelen bu "HİÇ" çocukluk arkadaşım Erdem'di.Sinirimi yatıştırmaya çalışıp annesinin söylediklerine kulak verdim . "Efendim , oğlumuzun içkisi kumarı (güya!) yoktur . Namazlı abdestli (gusülden şüphem var) helal süt emmiş temiz(!) Bir oğlandır . Kızımız Müberrayı görmüş beğenmiş zaten biliyorsunuz ilk okul arkadaşılar . Eeee.. Allahın emri -" dayanamayıp konuşmaya başladım " Bir dakika babacım seninle konuşabilirmiyiz?"
Babamı çok severdim o benim ilk aşkım, göbeklimen'imdi (Süpermen-göbeklimen). Yavaşca oturduğu yerden kalkıp gözlüğünü taktı . Hafif ak düşmüş sakallarını kaşıyıp peşimden oturma odasına geldi.
" Efendim prensesim . Ne oldu bir problem mi var? " her durumda kibar ve sakin olan bu babama bayılıyordum. " Şey babam ben iznin olursa Erdem ile evlenmek istemiyorum. "
" Ne oldu kızım? biliyorsun siz çocukluk arkadaşısınız . Yoksa seni üzdümü ?" " Yok babam sadece ben Erdemi sevmiyorum . Bu saatten sonra kimse ile haram bir aşk yaşayacak deilim ama en azından sevdiğim ile evlenmek istiyorum." Babam anladığını işaret ederek kafasının arkasını kaşıdı ve anlımdan beni öptü. " Sen nasıl istersen bitanem . Hiç bişey için seni zorlayacak deilim ." Dedi ve tatlı bir tebessüm yayıldı yüzüne .O önden ben arkadan salona girdik. Bu sefer Erdemin babası konuşmaya başladı . " Allahın emri Peygamberin kavliyle kızınız Müberrayı oğlumuz Erdeme İstiyorum . "
Babam düşündüğünü anlatan bi kaç hareket yaptı ve konuşmaya başladı ." Selim , seni iyi tanırım ve severim de ama konu biz deil çocuklar olunca sadece benim kararım yetmez . Kızımın da fikrini almam gerekir ve kızımın bu konudaki görüşü olumsuz değilmi kızım ?"
"Evet babacım " Erdemin anındaki damarlar belirginleşti ve yüz ifadesi düştü . Sinirlendiği çok belliydi .
"Bak Müberra ben seni seviyorum ve seni sonsuza dek sevicem sen istesende istemesende bir gün benim olacaksın! BU BÖYLE BITMEYECEK!!!" diye bağırıp kapıyı çarparak çıktı . Annesi de oldukça görgüsuz bir biçimde " hıh bunlara mı kaldık benim oğlum sizden kaç kat iyisine layık ." Deyip çikolatayı eline alarak gitti . Selim amca babamdan Özür dileyip çıktı .
O anda bana bir titreme indi ve göz yaşlarım benden bağımsız bir şekilde akmaya başladı. Babam beni sıcacık kollarının arasına alıp bağrına bastı . "Merak Etme kuzum Allahın izniyle o sana hiçbişey yapamaz ."
.....
Akşam olmuştu . Akşam namazı hep beraber kılmayı öneren annemin önerisine uyup cemaatle kıldık namazımızı.
Içimde garip bir huzur vardı . Bu huzur kalıcı olsun istiyordum . Hemen Allahımın huzuruna koşmak istiyordum . Fakat yarın okul vardı..Yetiştirilecek projeler..Ödevler..Yazılar..
Okulu çocukluğumdan beri sevmişimdim. Lakin bazen ayağıma takılması çok sinirimi bozuyordu. Ayrıca lisede imamhatip bitirdiğimden . Kızlı Erkekli ortamlar çok ters düşüyordu fıtratıma . Gerçi bütün insanların fıtratına ters düşmeliydi , lakin zamane gençlerinin umurumda bile değil.İyice babanneme bağladığımı farkettiğimde kalkıp odama gittim. İşimiz vaktimizden çoktu nede olsa...
.....
Sabah ezanını neredeyse kaçırmak üzereyken uyanabildim. Gece geç saatlere kadar ders çalışıp Kuran okuduğumdan uykumu alamamıştım. Olmamış beyaz bir patates gibi olan suratım ve kıpkırmızı bir burun ile şişik mor gözler. Tam bir avatar havası vardı yüzümde . Sabah namazından sonra uyuyamayan ben deniz çantamı hazırlayıp feracemi ve başörtümü takmış hazır ve nazır bir biçimde dışarı çıktım.
Havada bir gariplik vardı .Önümden el ele tutmuş bir çift geçerken 'havada aşk kokusu var ' diye bağırıp şarkı söyleyesim gelmişti . Fakat Kenan Doğulu magazin ve aklıma gelen pis düşünceler gelince yüzümü limon yemiş bebek gibi ekşiterek yürümeye devam ettim .
Midemin çıldırmışçasına gruldamalarına bir son vermek amaçlı bir çay bahçesine attım kendimi . Burası benim en sevdiğim yerlerden birisiydi . Yaklaşık 30 yıldır vardı burası . Anne ve babam burda tanışmışlar. Annem bana hamile olduğunu ilk burada anlamış ve daha neler neler . Zaten çocukluğumda burada geçmişti benim . Garson Hulisi amcaya Abdullah dedenin nerede olduğunu sordum. Abdullah dede buranın sahibi ve benim rahmetli yengemin babasıydı ayrıca benim tontonum. Hulisi amca Abdullah dedenin biraz hasta olduğunu söyledi. Ziyaret etmeyi aklımın ucuna biyere kazıdıtan sonra poğaçamı ve çayımı bitirip masaya biraz bozukluk bıraktım ve çıktım.
otobüsü kaçırmak benim için zaten bir dramken derse de geç kalmak istemiyordum.Çok ile az arasında bir bekleme süresinden sonra sevgili dolmuşum gelmişti. Arkalarda bir bayanın yanına geçtim. Ne kadar okuyacak çok Allah ile ilgili kitabım olduğunu bilsem de vazgeçemediğim kitabın olan Sherlock Holmes okumaya başladım. Kısa bir süre ardından yanımda oturan kadın kalktı ve indi onun yerine bir erkek oturdu.Rahatsız Olsamda birsey diyemedim Göz göze gelmemeye çalışarak biraz baktığımda göre sert bir mizâcı vardı. Biraz daha incelediğimde mavi gözlü olduğunu gördüm . Bu surat bana biraz Abdullah dedeyi anımsatıyordu.
Onu incelemeyi kesip kitabıma devam ettim. Sonuçta o bir HARAM mertebesindeydi benim için ve kimseyi bakarak rahatsız etmeye hakkım yoktu.
........
İneceğim durağa yaklaşmışken ayaklandım yanımdaki Abdullah dede de ayaklandı . Evet komik olabilir ama adam tıpatıp aynısıydı Abdullah dedenin. Ben içimden bunları düşünürken şoför ani bir fren yaptı . Tam yere yapışacakken sert suratlı Abdullah dede bileğimden tuttu. Bunu yapması hoşuma gitmemişti. Bana dokunması..Yüzüme hiç beceremesemde sert bir ifade yerleştirip hafif sınırlı bir tınıyla
" Teşekkür ederim ama buna gerek yoktu " dedim
" Aman bende kabahat ben tutmasaydım cumburlop düşüyodun ."
" Sanane , belki canım düşmek istedi . Olamazmı belki düşmek hobim. " sinirlenince saçmalamak en kötü huyumdu . Sinirleninceki dengesizliklerimi
sormayın." Allahım ya ne psikopat bişiy çıktın sen kızım? Çattık ya."
" Nerden ben sensin kızın oluyomuşum bikere"
Biz bu saçma sapan konuşmayı yaparken İneceğim yere çoktan geçmiştik.
" Bak sana laf anlatıcam diye İneceğim yeride geçtim Of"
" Banane kızım ya . Amca musait biyerde . In hadi madem."
Hiç birşey demeden dolmuştan aşağıya indim . Okulla çok yol yoktu aramda 10-15 dakka sürerdi belki .
Canım sıkılmış şu Adama . Sinirlerim bozulmuştu. Kendimce pollyanna'cılık oynayarak okula doğru yürümeye başladım . Zaten arkadaşlarımın söylediğine göre çok sempatik bir yüzüm varmış . Zaten gülümsemek çok hoşuma gidiyordu. Sonuçta Peygamberimizde (s.a.v.) gülümserdi...