Bu gece kraliyetin önüne çıkacaktım. Hesap vermek için. Saraydan kaçmaya çalıştığım için. En azından onlar hesap vereceğimi sanıyorlardı ama ben vermemekte ısrarcıydım. Kadınlar yine odama doluştuğunda sıkıntıyla iç geçirdim.
Başlıyoruz.
Geceliğimi tek seferde çıkardım ve gelen kadınların bana elbise seçmelerini bekledim. Hayır yani nolacaktı pantolon giysem? Kraliyetten değildim. Siyah elbiseyi giydirmeden önce sıkı korseyi vücuduma geçirdiklerinde sıkıntıdan ölmek üzereydim. Üstünede siyah elbiseyi giydirdiklerinde iyice daralmıştım. Kulağıma siyah elmas küpeleri taktıktan sonra boynumada aynısından takmışlardı. Neden 5 kilo kolyeleri boynumda taşımak zorundaydım ki?
"Hazırsınız efendim. Dilerseniz inelim."
Gülümseyerek ona baktım.
"Lütfen bana efendim deme. Gazel demen daha hoşuma gider."
Oda benim gibi gülümsediğinde arkadaki kadınların bize baktığını hissedebiliyordum.
"Ve sizlerde bana Gazel deyin lütfen. İnelim."
Kafalarını salladıklarında odadan çıktık ve Kral'ın ve muhafızlarının bulunduğu odaya girdik.Bu odayı ilk defa görüyordum. Altın süslemeleri gözlerimi alıyordu. Kral ise başındaki taç ile koltuğunda oturuyordu. Yanına elmas işlemeleri vardı.
Ali'ninki ise onunkinin yanında çok sade kalıyordu. Kraliçeninki kırmızı ve tüylüydü. O sırada Ali ile gözlerimiz buluşunca gözlerimi çevirdim. Kral konuşmaya başladı.
"Evet Anka konuya gelelim. Bu sarayın kuralları var ve en önemliside saraydan iznimiz olmadan çıkamayacağın."
Gözlerimi Ali'ye dikmiştim. Sadece ona bakıyordum çünkü oda bana bakıyordu.
"Ve bunun bir cezası var elbette. Ali seni sadece zindandan kurtardı. Bu ceza almayacağın anlamına gelmez."
Kafamı sallıyorum ve "Gelmez." diye tekrarlıyorum.
"İşte bu yüzden yarın gün boyunca saraydaki bütün atları temizleyeceksin. Yaklaşık 100 tane var."
Dediği şeyle gözlerim şaşkınlıkla açılırken boynumdaki kolyenin beni daha fazla sıktığını anladım. Sonunda gözlerimi Ali'den kaçırıp krala baktığımda onun yüzünde ise sırıtış vardı.
"Biliyor musunuz zindana atılmak gözüme daha cazip geldi."
Sırıtışı büyürken yüzüne yumruk atma isteğim de büyüyor.
"Karar verilmiştir. Çekilebilirsin."
Sinirli ve çatık kaşlarımı üzerine diktikten sonra eğildim ve yanlarından ayrıldım. Onlardan nefret ediyordum. Holde yürümeye başladım. O sırada arkamdan birilerinin geldiğinin farkındaydım.Omzumun üstünden baktığımda iki muhafızın bana doğru geldiğini gördüm ve adımlarımı hızlandırmaya başladım. Bana bu kadar yakın olamazlardı. Odama tam gireceğim sırada biri eliyle ağzımı kapadı diğeri ise kucağına aldı.Ayaklarımla tekmelemeye çalışsamda bırakacak gibi değillerdi.Ağzımla elini ısırdım. Adam inlerken beni hol arasına sıkıştırmışlardı bile.
"Bunun bedelini ödeyeceksin güzelim."
Eteği kaldırdığında boşta olan elimle hemen yüzüne tokat attım ve kaçmak için hamle yaptım ancak holün başında olan muhafız beni tuttu ve adamın yanına geri itti.Telaşlı gözlerle ne yapacağına bakıyordum. Beni duvara ittiğinde boynuma gömülmüştü. Artık dayanacak gücüm yoktu. Üzerimdeki beden aniden kaybolduğunda kararan gözlerimle etrafa bakındım. Ali ve birkaç muhafız ikisini hallediyordu. O sırada biri beni düşmek üzereyken yakaladı ve belimden tutup beni kucağına aldı. Düşmemek için kollarımı boynuna sardığımda saçlarım aşağıya doğru sallanıyordu.
"Bırak beni. Nolur bana bir şey yapma."
Fısıldamam karşısında beni daha sıkı tuttu ve düşmemi istemezmiş gibi kolladı.
"Şş. Geçti."
Prens Ali'ydi bu. Gözlerimi açıp ona baktığımda sarı saçları ve mavi gözleri aklımı almıştı. Bu gözler bu vücud bana haramdı.
Bir odaya girdiğimizde derin bir nefes aldı ve yatağa doğru yürüdü. Beni yavaşça yatağa bıraktığında yatağın soğukluğu onun sıcaklığı karşısında bir hiçti.
Eveeet! 2. Bölüm yakında sizlerle olacak. Umarım beğenirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anka Kuşu
FanficSırtındaki garip dövmeye baktım. Çıplak bedeni ellerimin altında titrerken bedeninin yandığını anlamak zor olmadı. Ellerim tam omzunun sol hizasında olan kanatlı dövmeye kaydı. Elimle dövmenin çizgilerinden geçerken soru sormayı ihmal etmedim. "Bu d...