Tanıtım videosu yukarıda.
İyi okumalar!"Tamam sağolun. Çıkabilirsiniz." elimle yaptığım işaretten sonra ellerini önlerinde birleştirip odadan çıktılar. Ben ise aynadaki takılar tıkıştırılmış görüntüme bakıyordum. Bu kadarı benim için çok fazlaydı.
Sen Ankasın. Bunlar sana fazla falan değil.
Özgüvenimi sonunda topladıktan sonra sakin adımlarla odadan dışarıya çıktım. Matmazel'in söylediklerini uygulamaya çalışıyordum.
Nazik ol. Ellerini önünde birleştir ve selam verirken eteğini kaldır.
Pekala hazır sayılırdım. Merdivenlerden inmeye başladım. Eteğimi üzerine basmamak için kaldırdım.
Gözlerim boş masada dolandı.Anlaşılan masaya ilk ben gelmiştim. En orta yeri kendim için seçip oturdum. Kızartılmış tavuklar,yumurtalar ve patatesler masadayken acıktığımı hissettim.Ortaya hazırlanan salatalarla bakışırken beyaz gömleğini siyah bol pantolonunun içine sıkıştırmış bir Ali'yle karşılaştım. Gömleğinin yakası her zamanki gibi açıktı.Oda bu mükemmel sarayın en önemli canıydı. Bütün çalışanlar onun için pervane olurdu. Çünkü o Ali'ydi işte. Başka bir açıklaması yoktu.
Bir kadın gelerek Ali'nin sandalyesini çekti ve oturması için ona yardım etti. Prens Ali çekilmesi için eliyle bir işaret yaptıktan sonra masaya iyice yayılmıştı bile.
Tam karşımdaki sandalyeye oturmuştu. Bakışlarımız arasıra buluşurken kasılan yüz hatları dikkatimi çekti.Onun bu gergin hallerine anlam veremedim ve dayanamadan sorularımı ona yönlendirdim.
"Nedir bu dalgınlığınız?"
Sorum onun dikkatini çekmişti. Bıyıklarıyla oynadı. Düşünür gibi bir hal vardı yüzünde.
"Seni ilgilendiren bir şey değil."
Beni ilgilendirmez.
Ona karşı gelemezdim. Bu sarayın kurallarına aykırıydı. Ona bağıramazdım. Sadece bir Anka olarak onun yaralarını iyileştirebilirdim. Onu başka bir anlamda elleyemezdim. Muhtemelen kellemi tam şahdamarımdan keserlerdi.
Masa doluşmaya başlayınca sandalyeden kalkıp gelen herkese selam vermeye başladım. Kral Joseph ve Kraliçe Amanda yerlerine oturduktan sonra bende artık yerime oturabilirdim.
Bu isimlerin yanında Ali ismini ise toprakla buluşan dedesinin adından koymuşlardı.
Kahvaltı bir süre sessiz geçtikten sonra Ali bu sessizliğe katlanamayıp bir şeyler konuşmaya başladı.
"Baba, bu hafta arkadaşlarla bir geziye çıkacağız. Ormanların arasında bir kamp bile yapabiliriz. Bilgin olsun."
Kral olumsuz bir tavır takındı. Ben ise onları merakla izliyordum.
"Sağlığın bu aralar çok iyi değil oğlum. Eğer Anka'yı da götüreceksen neden olmasın."
Ali yutkunup bana baktığında ben ise ağaç ve böcekler arasında neler yapabileceğimi düşünüyordum.
"Ama baba-"
Kral elini uzatıp Ali'yi susturdu.
"İtiraz istemiyorum Ali. Anka'da sizinle gelecek"
Kafasını hızla sallayıp masadan kalkınca Kral sinirle nefes verip aldı.
"Amanda, onunla konuş artık.Şu huyunu bırakması için onu kaç kere uyardım."
Kraliçe Amanda kafasını sallarken ben ise kalkma kararı almıştım. Tabağımdaki salatayı tamamen bitirdikten sonra ayağa kalktım.
"İzninizle. Bu kolyeleri taşıyacak gücüm kalmadı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anka Kuşu
Fiksi PenggemarSırtındaki garip dövmeye baktım. Çıplak bedeni ellerimin altında titrerken bedeninin yandığını anlamak zor olmadı. Ellerim tam omzunun sol hizasında olan kanatlı dövmeye kaydı. Elimle dövmenin çizgilerinden geçerken soru sormayı ihmal etmedim. "Bu d...