Kehaneti okuduktan sonra tüm gözler bana çevrildi.Kherion ‘’Devamı var mı?’’ diye sordu.Olması gerekiyordu. ‘’Mutlaka vardır.Ama hatırlamıyorum.’’ Diye yalan söyledim. Kherion inanmış gibiydi. Daha fazla üstüme gelmedi. Hemen Rachel ve Annabeth kehaneti yorumlamaya başladılar. ‘’Strateji, Athena.’’ Dedi Rachel. ‘’Athena çocuğu olmalı.’’
‘’Hephaistos, beceri.’’ Dedi Annabeth. Kherion sakalını sıvazlayarak onları onayladı.
‘’Ama ejderha ateş püskürtüyor ve Athena’nın çocuklarında da Hephaistos’un çocuklarında da ateşe dayanıklılık gibi bir özellik yok.’’ Diye karıştım aralarına.
Annabeth haklı olduğumu söyledi. O sırada arkamdaki ateşin daha da harlandığını hissettim. Hep birlikte o tarafa döndük.
Yeni gelen melez Leo, ateşe ellerini uzatmıştı ve…
Aman Tanrılarım! Ellerinden alevler çıkıyordu. Daha sonra ellerini suratına doğru çevirdi ve alevler söndüğünde suratında hiçbir şey yoktu sadece biraz kararmıştı.
Kherion ‘’Anlaşılan bir adayımız var.’’ Dedi. Lütfen,lütfen,lütfen Kherion sen espri yapma.Sadece ciddi ol böylesi daha iyi.
Bu sırada Rachel, ‘’Peki diğeri kim? Athena’nın çocuğu hangisi?’’ diye sorup etrafına bakınmaya başladı.
Derin bir nefes aldım ve ‘’Ben.’’ Dedim ve daha sonra ekledim. ‘’Kehanetin bana söylenmesinin bir nedeni olmalı.’’
Kherion bu isteğimi kabul etti. Daha sonra yine rutin kamp ateşi programımızı uyguladık ve herkes yatmaya gitti.
Bir şeyler düşünmem gerekiyordu. Bu nedenle sahile indim. Ayaklarımı suya soktum ve ne yapacağımı düşünmeye başladım. Makinelerle ilgili tüm bilgilerimi gözden geçirdim. O sırada arkamda biri bir şeye bastı.
Hemen hançerimi çektim.Karanlıkta kim olduğunu göremiyordum.Hançerimi savurarak ‘’Kim var orada?’’ diye seslendim.
Ufak bir alev karanlıkta parladı. Ve kendimi kahverengi gözlere bakarken buldum. Hançerimi yerine koyup ‘’Ah! Demek sensin.’’ Dedim.
Sırıttı. ‘’Eee düşündün mü …? Adın neydi?’’
‘’Sam.’’ Diye homurdandım.
‘’Samantha'nın kısaltması mı?’’
‘’Maalesef. Eğer bana tam adımla hitap edersen yemin ederim ki seni öldürürüm.’’ Derken tehdit olarak da hançerimi gösterdim.
Ellerini kaldırdı ve ‘’Peki Samant…’’ devamını getirmeye kalkınca hançerimi çektim ve ağzını kapadı. ‘’Eee ne düşünüyorsun?’’
‘’Sen beni bölmeden önce bir tuzak düşünüyordum.’’
‘’Anlat bakalım.’’ Dedi ve anlatmaya başladım.
Bitirdiğimde hala düşünceli düşünceli kafasını sallıyordu. Birkaç dakika boyunca onun düşünmesini beklerken denizi izledim.Hava soğumuştu. Kulübeden çıkarken hırka almayı akıl etmiş olmama sevindim.O sırada Leo, ‘’Bana uyar.Malzemeleri bulurum. Sen tuzağın detaylarını iyice düşün.’’ Dedi.
Bir süre daha sessizce oturduk.Daha sonra bana, ‘’Kamp ateşinde, kehaneti okurken devamını getirecekmiş gibi bir halin vardı. Gerçekten de unutmadın değil mi?’’ diye sordu.
Beni yakalamıştı. 2 yıl boyunca her gün, her saat, her dakika o kehaneti düşünmüştüm. Artık ezberlemiştim ve unutmam imkansızdı.Huzursuzca kıpırdandım. Leo rahatsız olduğumu anlayınca, ‘’Seni zorlamıyorum.Söylemen gerekmez.’’ Dedi.
Biraz daha konuştuktan sonra kalkmaya hazırlandıım. Leo’ya iyi geceler diledim ve ayağa kalktım. O sırada havada pis bir koku hissettim. Bir adım atınca kırmızı parlayan gözleriyle bir cehennem tazısıyla burun buruna geldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bronz Ejderha
Fanfiction2 yıl önce bir meleze söylenmiş kehanet... İlk dizeleri gerçekleşmek üzere... Devamı içinse daha vakit var... Fakat gerçekleşmesi için ölmemeleri gerekiyor... Bu kehanet gerçekleşecek mi? Yoksa zamanda uçup gidecek mi?