Gece yine kabus görmüştüm. Kulübemdekilerin söylemesiyle bir çocuktan bahsediyormuşum.Sabaha kadar yatağımda dönüp durdum. Daha sonra bunun bir faydası olmadığını anladım. Kahvaltıya daha çok vardı. Gizlice yemekhaneye girdim. Yankees kepimi taktım. Aslında tam olarak benim sayılmaz. O kepi Annabeth'in başucundan almıştım. Kanımda biraz Hermes'lik var galiba.
Herneyse yemekhaneden birkaç çörek aşırdım. Kulübeye dönüp kepi bıraktım ve kitabımı alıp göl kenarına gittim. Kitap okumayı en sevdiğim yerdi göl kenarı.
Kaç saattir orada olduğumu bilmiyordum.Tek bildiğim kocaman bir dalgayla kendime geldiğim.Ama durun bir dakika gölde hiç dalga olmazdı ki...
"Di immortales!" diye bağırıp ayağa kalktım.Her yerimden sular akıyordu. "Hangi gerizekalı bunu yapan?Eğer onu bir ele geçirirsem..."
"Hey hey sakin ol sadece biraz ıslanmışsın." dedi Butch. "Biraz mı?Halimi görmüyor musun?"
Butch'la kavga ederken arkasındakileri görmemiştim. Gürültülere tüm kamp toplanmıştı. Butch'a saydırmaya başladığım zaman arkamdan bir şaşkınlık nidasi yükseldi.Kendime gelmiştim.
Gölden çıkan 3 melez vardı ve birinin kafasında bir şey parlıyordu. Sahiplenilmişti.
Ona bakınca birden ısındığımı hissettim. Kahverengi gözleri nerede olduğunu kavrayamamış gibi bakıyordu. Daha sonra gözlerimi gözlerinden alıp tepesindeki işarete baktım. Hephaistos...
Şaşkınlığım geçince bir rüzgâr esti ve üşüdüğümü hissettim. Hala ıpıslaktım. "Her neyse" diye mırıldandım ve kalabalığı yararak kulübeme doğru ilerledim.
İçeri girdim. Duş alıp yosunlardan arındım. Islanmış kitabımı kurutmanın bir çaresini aradım ama bulamadım. Sonunda sinirlenip vazgeçtim ve kitabı camdan dışarı fırlattım.
Dışarıdan "Ahh!"diye bir ses duyunca irkildim.Daha sonra verandada ayak sesleri işittim ve bakmak için dışarı çıktım .Dışarıda sahiplenen çocuk duruyordu.
Yalnız başına dolaşıyordu. Bana "Kitabın çok ağırmış. Okumakta zorlanmıyor musun?"diye sordu. "Aman ne komik!"deyip kapıyı kapatmaya yeltendim. O sırada "Ben Leo."dedi. "Ve hoşçakal."deyip kapıyı suratına çarptım.
Gittiğini duyunca yatağıma geçip başka bir kitap aldim ve okumaya başladım. Kafamı bir türlü veremiyordum. Sonunda vazgeçtim ve Annabeth'in çalışma masasında duran bilgisayarın başına oturup biraz Deadalus'un projelerini inceledim. Sonunda vazgeçip ranzama döndüm. Ve tavana çizdiğim takımyıldızlarını izledim.Zil sesini duydum. Çok şükür yemek saati.
Hemen saçlarımı kurutup üzerime en sevdiğim kotumu ve turuncu kamp tişörtümü geçirdim. Kapıdan çıkarken bir rüzgar suratıma çarptı. Kapının yanındaki askılıktan hırkamı kaptım ve yemekhaneye yürümeye başladım. Aceleyle çizburger yiyip 3-5 kişinin kaldığı yemekhaneden çıktım.
Bugün kamp ateşi vardı. Herkes orada olmalıydı. Ateşin yakıldığı tepeye çıktım ve kendime Annabeth ve Apollon kulübesinden Will'in arasında yer buldum. Yeni melezler Annabeth'in yanına oturmuşlar diğerleriyle sohbet ediyorlardı.Kherion'un kamp ateşinin yanına gelmesini izledim.Yine her zamanki konuşmasını yaptı.Percy'nin kaybolmasından bahsetti ve Rachel'in kehanetini anlattı. O sırada diğer iki melez de sahiplenildi. Kız olan beni şaşırtarak Afrodit Kulübesine gitti. Sarışın erkek ise Zeus'un oğluydu.
Onu görünce aklıma Thalia geldi. İkisi birbirinin o kadar zıttıydı ki. Birden geçmişe döndüm.
Rachel kolunu omzuma atmıştı. Topallıyordu. Manhattan sokaklarında ilerliyorduk. Etraftan savaş sesleri geliyordu. O sırada bir kafe bulup onu koltuklarına oturttum güvende olmasını sağlayınca kafenin mutfağına girdim ve biraz pasta ile bir şişe su kapıp yanına gittim. Pastayı yedirip suyu içirdim ve kendine gelmesini izledim.
Fakat o sırada gozleri yeşile dondu ve sesi değişti. Kehaneti okuduktan sonra bayıldı.
Kendime geldiğimde Annabeth bana "Iyi misin?"diye sordu. Yerdeydim. Dizlerimin üstüne çökmüş başımı yere eğmiştim. Herkes bana bakıyordu. Kherion iyi olduğumdan emin olduktan sonra konuşmasına devam etti. Anlaşılan Rachel yine kehanet söylemişti.
Kherion 3 melezin göreve çıkmasını söylüyordu. Nasıl gidebileceklerini tartışıyorlardı. "Ben biliyorum." Dedim ve herkesin gözünün benim üzerimde olduğunu hissettim ve daha sonra Kherion'a bakarak 2 yıl önceki Manhattan Savaşında Rachel'in bana söylediği kehanetin ilk dizelerini söyledim.
Strateji ve beceri
Yakalayacak bronz ejderi
Gidecek göreve biri...YAZAR NOTU: BU HİKAYEYİ BİRKAÇ BÖLÜM OLARAK YAZACAĞIM.OLİMPOS KAHRAMANLARI KAYIP KAHRAMAN KİTABINDA GERÇEKLEŞEN OLAYLARI BİRAZ DEĞİŞTİRDİM.ZAMAN BİRAZ KARIŞABİLİR.DAHA SONRAKİ ZAMANLARDA BU HİKAYENİN DEVAMINI YAZACAĞIM.AYNI KARAKTERLER OLACAK. OLİMPOS KAHRAMANLARI SERİSİNDE HER ŞEY OLUP BİTTİKTEN SONRA GERÇEKLEŞECEK. UMARIM BEĞENİRSİNİZ. ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bronz Ejderha
Fanfic2 yıl önce bir meleze söylenmiş kehanet... İlk dizeleri gerçekleşmek üzere... Devamı içinse daha vakit var... Fakat gerçekleşmesi için ölmemeleri gerekiyor... Bu kehanet gerçekleşecek mi? Yoksa zamanda uçup gidecek mi?