Zamansız çalan telefon sesiyle uyandım. Saat gecenin 01.00 i tanımadığım numara ısrarla açmam için telefon ekranında yanıp sönüyor. Açtım telefonu ve tek kelime '' Nasılsın '' her ne kadar uykudan uyanmış olsam da, her ne kadar aradan tam 13 yıl geçmiş olsa da tanıdım. Telefonda ki ses yazmaya başlama sebebimdi, telefondaki ses çocukluk aşkım komşu kızıydı. Yıllar her şeyi değiştirmiş olsa da sesi hala çocuksuydu 13 yıl sonra dahi unutamayacağım benliğime kazıdığım sesti.'' İyiyim '' dedim laf olsun diye sorulan nasılsınlar verilen, laf olan iyiyimlerden değil, gerçekten iyiydim. Sadece o an yaşadığım beynimde neden aradı, neden bu saate, neden yılar sonra soruları hariç iyiydim.''Sen nasılsın '' dedim '' kötüyüm'' dedi. Doğru söylüyordu kötüydü, kötüydü çünkü yıllarım, gençliğim ve hayatıma aldığım sonrasında ki kişilerde bile onu arayacak kadar çok sevmiştim. Çocukça da olsa çok ve o klasik Türk filmlerde ki sahneler gibi beni bir arkadaşımla yoluna devam ederek terk etmişti çocukluk aşkım. Kötüydü, kötürüm bıraktığı kalbim yıllarca çift kişilik attı onun sayesinde.
Zamansız aradım biliyorum diye devam etti, evet zamansız aramıştı gerçekten, gecenin bir yarısı gençliğimin yarısını alan. Hayatımda her şey yolunda gittiği bir zaman, zamansız aramıştı gece yarısı. Konuşmaya ihtiyacım vardı ve hep sendin belki de beni anlayan, bendim seni anlamayan diyerek uzun uzun konuştu. Müsaitsen çocukluğumuzun, gençliğimizin, yaşanmışlığın hatırına yarın konuşabilir miyiz diye müsaade istiyordu. Münasebetsiz gidişlerin kraliçesi müsait kalbimi kırıp giden, müsaitsen konuşabilir miyiz diyordu. Geçmişte yaşanan çocukluk yıllarının hatırına yine bir çocukluk edip kabul ettim.
Beni terk ettiği sahil kenarında ki çay bahçesinde ertesi gün buluşmak için telefonu kapattık. Ama ben gözlerimi bir daha o gece kapatamadım aklımda vagon vagon bir yerden başka bir yere göç eden soru yüklü trenin makinistiydim. Çocukluğumdan, gençliğimden bu güne gelen anılar, anıları tamamlayan sorularla ertesi günü sigarayla süsleyerek sabah ettim
Çay bahçesinde her zaman oturduğumuz masaya her zaman yaptığım gibi ondan önce giderek ve yine eskilerden kalan her zaman ki gibi2 çay söyledim beklemeye başladım.Çok sürmedi çay bahçesine gelen yolda belirdi,biraz daha uzayan boyuna,topuz olmuş saçına,aldığı biraz kilolara rağmen tanıdım.Gelen yetişkin biri değildi benim çocukluk aşkımdı,ilk tanıdığım yaştaydı..Kocaman gözleri,uzun salınmış saçları ile geleni ben öyle görüyordum.Kalkmadım masaya yaklaştı ve'' bekliyorum '' dedi,anlamadım dediğini ilk önce ''neyi bekliyorsun'' dedim,''yıllar sonra eğer karşıma çıkarsan sana öyle bir tokat atacağım ki yaptıkların ve yaşattıkların için içimde ki tüm öfkeyi,tüm nefreti yüzüne vuracağım demiştin onu bekliyorum'' dedi.'' Unutmamışsın'' dedim hüzünlü bir gülümseme kondu yüzüne. Ayağa kalktım tokalaşmak için elimi uzattım oysa boynuma sarıldı, sımsıkı sarıldı kalp atışını hissedebiliyordum, o tüm kemiklerimi kıracak gibi sarılırken benimse kollarım iki yandaydı. Karşıma geçti çayına şeker attı, bense şekersiz içtim.''Çayından şekeri çıkartmışsın'' dedi,''seninleyken çay güzeldi,2 şeker i ben gözlerin diye atardım çayıma, seninle tatlanırdı çayım. Sen gittin çayımdan şekeri, hayatımdan gözlerini çıkartmam gerektiğini zorda olsa anladım'' dedim.
''Neden bunca zaman sonra aradın, telefonumu nereden buldun'' diye sordum. Mahalleden çocukluk arkadaşımı bir sabah işe giderken görmüş ve ondan bin bir dil dökerek almış, sıkı sıkı tembihlemiş ''aldığımı söyleme diye, bilmesin aradığımda tanıyıp tanımayacağını merak ediyorum'' demiş. Sesini unutup unutmadığımı merak etmiş. Ben sana dair hiç bir şeyi unutmadım, senin içinde olduğun hiçbir anıyı unutmadım, iyisini de kötüsünü de sadece artık faydadan çok zarar verdiği için, beynimde, kalbimde en arkalara koydum, tozlu raflarda bekliyordu.
'' Evet, neden aradın?''
'' Biraz yürüyelim mi?'' dedi. Kalktık sahilde yürümeye başladık, neden sorusuna cevap vermeden, tek kelime etmedi. Biraz yürüdükten sonra bir banka oturduk, ben bir sigara çıkarttım ona da uzattım.'' Ben kullanmıyorum dedi, sen sigaraya başlamışsın ''dedi. Yüzümde alaycı ve acı bir gülümseme belirdi, sigarayı yaktım derin bir nefes aldıktan sonra,''aşk acısına en iyi gelen olduğu için, belki de en iyi sırdaş, dost olduğu içindir'' dedim.''Nasıl bir arkadaş arkadaşını öldüren arkadaş mı olur'' dedi. Yüzüne bakmadan ''Ter k eden sevgili oluyor da, yarıda bırakan, yarım bırakan sırtından vuran sevgili olmasından iyidir sanırım''dedim dişlerimi sıkarak. Sustu...'' evet hala söylemedin neden?
Başını omzuma dayadı,''beni bir tek dinleyen,anlayan çıkarsız seven sen olduğunu çok sonra anladım.Sana yaptığım affedilir gibi değildi''dedi,''lise yıllarında aynı sırada oturduğum arkadaşımla beni terk etmen mi affedilmeyecek olan,beni yüz üstü bırakman,gururumu onurumu hiçe sayman mı?,hayallerimizi satman mı ve bir çok şey hangisi bana yaptığın,hangi birisini saymamı istersin.Senden sonra seni unutabilmek için girdiğim öfke nöbetlerini mi,arkadaş zannettiğimin bana attığı kazık mı,uykusuz gecelerimi,hangisini?.Dinlediğimiz şarkıların apansız sokaklarda yürürken yanımdan geçen arabanın camından o şarkı çaldığında yerime çakılı kalmam mı,Birlikte gittiğimiz yerlerden,buralardan kaçma sebeplerimi,Kocaman şehirde nefessiz kalıp boğulmam mı?''
Omzumda ağlamaya başladı,''senden af dilemek ve değiştiğimi bilmen için sana geldim, beni senden iyi kimse bilmeyeceği için geldim''.Ayağa kalktım ''şu anda hayatımda kimse yok, kimseyi sokmak istemediğim için yok, senin aşkından değil kimseyi almamam. Hayatım tahmin edemeyeceğin kadar güzel, işimde iyiyim. Canım istediği zaman bir yerlere gitmek için bir arabam var, bahçeli olan ve ilerde evlenirsem çocuklarımın koşacağı bir evim var, sağlıklıyım ve bir daha aynı şeyleri yaşamak asla ve asla isteyeceğim en son şey.
Çok zor atlaşmışken sen şimdi çıkıp kabuk bağlamış yaramı kanatmaya çalışıyorsun. Bırak ben o yaraya baktıkça seni öyle hatırlayayım zaman zaman. Biliyorsun her ne kadar kabuk bağlasa da kabuğun altında sen varsın''.Cebinden bir falım sakızı çıkarttı, gözyaşlarını silerek burnunu çekiştirerek bana uzattı aldım. Ona çocukluk yıllarımda alabildiğim çocukça tek hediye oydu falım sakızı ona geri verdim.''Şu anda karşımda ağlayan şimdiki seni hala göremiyorum. Çocukluk yüzünle ağlıyorsun bırak o zamanlarda sevdiğim gibi saf kal aklımda. Şunu bil için rahat olsun çok kızdım, çok öfkelendim, gözyaşı dökmeden uyumadığım geceler olmadı ilk zamanlar, ciğerlerime tütün ektiğim geceler oldu ama sana beddua asla etmedim, hakkım helal olsun mutlu ol, gerçekten mutlu olmanı isterim'' diyerek vedalaşmadan sırtımı dönüp giderken ''merak ediyorum hala şiir yazıyor musun'' dedi. Yürümeye devam ederek cevap verdim, yüzümde hüzünlü bir tebessümle '' evet'' dedim,''ne tesadüf değil mi yarın kitapçılarda olacak o beğenmediğin şiirlerin içinde olduğu şiir kitabım'' diyerek uzaklaştım.
Çocukluğumu çocukluk aşkımı geride bırakarak, bir çocukluk daha yapmadan oradan uzaklaştım, komşu kızını son görüşümdü bu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Islak Ekin Kokulu Kız
Poezie" senden sonra kimseyi sevemem diyenlerden olma sev...sevki bizim yaşadığımızın sadece sevgi olmadığını görebilesin..."