HÖDÜK!

47 5 3
                                    

Multi ATA
İyi okumalar umarım beğenirsiniz :)

Herkes bahçede toplanmıştı ellerinde , ceplerinde su balonları vardı. Bende 7 tane , Ada'da 6 tane su balonu vardı. Müdürümüzün başlamamızı belirten sesinden başlayacağımızı anladım.

Herkes birbirine balon atarken ben kafalarına balon yiyen insanların tipine gülüyordum. O sırada bende kafama balon yemiştim. Anıra anıra gülen Ada'ya bakacak olursak o atmıştı. Hain!

Hiçbir şey demeden ona doğru ilerlemeye başladım. Oda yüzünde ki sırıtışı silmiş ve geri geri gitmeye başlamıştı. Sinsi sırıtışımı yüzüme yerleştirdim. Ellerim arkamdaydı, ve ne yapacağımı bilmiyordu. Ona iyice yaklaştıktan sonra, seri bir şekilde elimdeki balonu kafasına doğru fırlattım.

Fırlatmaz olaydım! Benim hain kankam ani bi refleksle eğildi ve balon hiç gitmemesi gerek bir yere gitti. Bir oğlanın kafasında patladı. Çocuk önce nolduğunu anlamaya çalır gibi kaşlarını kaldırdı. Sonra balonun geldi yöne yani bana doğru baktı, ve kaşları çatıldı.

Aman bu da ne agresifmiş. Alt tarafı bi balon. İçi soğuk su dolu bir balon.
Bana doğru ilerlemeye başladı. Ben ise hiç istifimi bozmadım, ve olduğum yerde durdum. Bi ara kickboksa gitmiştim. Eğer bir şey yapacak olursa kendimi koruyabilirdim.

Tam önüme geldi ve durdu. Gözleri güzelmiş lan .
"Napıyosun kızım sen" dedi
bak işte kaçtı bütün havası.
" Napıyor muşum?" dedim düz bir sesle bunların hepsini Ada'ya ödetecektim.
Kısa bir bakış attım ona tırnaklarını kemirerek bana bakıyordu. Ona 'HAİN' dermiş gibi baktım. Yediği su börekleri boğazında kalsın diyeceğim olmayacak. Cehennemden çıkamaz valla.

Çocuk bana kaşlarını daha çok çatarak baktı.

" şaka mısın kızım sen niye kafama su balonu atıyorsun" dedi
ses tonu da fena değil hani.
Dalga geçer gibi güldüm.
" Ah çok özür dilerim. Su savaşı yapılan bir yerde kafana yanlışlıkla su balonu attığım için" dedim 'yanlışlıkla' kısmını bastırarak söylerken.  Ben bunu deyince artık daha ne kadar kaşlarını çatabiliyorsa o kadar çattı.
"Belanı bulma benden çekil şurdan bir de seninle uğraşamam" dedi kızmaya başlıyorum ama!
" demek benimle uğraşamazsın" dedim ve elimde 10 dakikadır sıktığım balonu yüzünde patlattım.

Şok olmuş bir şekilde bana bakarken bu defa daha da kızmış olduğunu gördüm. Sanırım birazcık kaçabilirdim. Ben ufaktan ufaktan kaçarken arkamdan geldiğini gördüm.
Koşmaya başladım. Oda koşmaya başladı siktir ya al başına belayı şimdi.

" ne geliyosun peşimden be! Pis sapık" diye cırladım

" kulağımı sikmeninde bir cezası olacak tabii" dedi oda gülerken.

"Bak birde ağzı bozuk" dedim tehdidini umursamayarak.

"Sen daha hiçbir şey görmedin güzelim" dedi

"Sensin güzelim! Ne diyon lan sen bana" diyerek olduğum yerde durdum.
Oda benim durduğumu görmemiş olacakki hızını ayarlayamadı. Bana çarptı ve yerle buluştuk. Yer çekimini bulana bir kez daha küfrettim ve sesli bir şekilde inledim. Canım yanmıştı.

Gözlerine daha yakından bakma şansı yakaladım. Ve değerlendirdim. Neden bilmiyorum. Kokusu burnuma doldu.
Portakal kokuyordu. Acaba kendine has bir kokusu mu yoksa parfüm mü diye düşünmeden edemedim.

Sonunda kendime gelip " çekilsene üstümden be hödük!" diye cırladım bu seferde. Yüzünü buruşturdu.
"Tamam be cırlama meraklı değilim sana " dedi ve üstümden kalktı.

"Seninle daha işim bitmedi güzelim. Kafama attığın iki tane su balonunun ve yediğim hakaretlerin karşılığını alacağım" dedi ve gitti

Arkasından her ne kadar " HÖDÜK!" diye bağırsamda, beni takmadı. Karşılığını alacakmışmış. Hah göçüm!

Biraz kısa bir bölüm oldu ama bence güzel oldu.

İyi geceler:*

PORTAKAL ZAMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin