Tell me what you want.
--
Eve adımlarını atar atmaz Sehun'u kapının yanındaki duvara yasladığı sırada, Jongin az kalsın kapıyı sertçe kapatmak üzereydi, ardından Sehun'un elini uzatıp kapıyı nazikçe iterek kapattığını hissetti.
"Monggu..." Dedi Sehun sert öpüşmelerinin arasında.
"Uyuyor."
"O zaman... sessiz ol...!"
Jongin geri çekilip Sehun'un kızarmış yüzüne baktıktan sonra elini kavrayıp yatak odasına sürükledi, arkalarında kalan kapıyı kapattı.
"Jongin..." Fısıldadı Sehun, Jongin onu sessizce izlemeye devam ettiği sırada bakışları altında kıvranıyordu. Nihayet, ilerledi ve Sehun'u da kendiyle beraber yatağa çekti.
"Sehun, ben..." Sustu Jongin, önündeki oğlana milyonlarca şey söylemek istiyordu ama kelimeleri düzgünce cümle haline getiremiyordu. "Ben..."
Sehun avucunu Jongin'in göğsüne yasladı. Jongin göğüs kafesinden fırlamaya çalışan kalbinin çılgınca atışlarını Sehun duyabiliyor muydu merak etti. "Bana ne istediğini söyle." Dedi.
"İstediğim şey..." Tekrarladı Jongin, bakışları Sehun'unkilere kilitliydi. "İstediğim şey..." Diğerinin kalp atışlarını hissedebilmek için elini yavaşça kaldırdı. Sanki mümkünmüş gibi, kendininkinden daha da hızlı atıyordu. "İstediğim şey... sensin. Seni istiyorum."
Sehun'un nefesi kesilmişti. "Peki," Dedi. "Bana sahip olabilirsin."
Hareket etmelerine engel olan bağlar Jongin'in Sehun'u yatağa yatırıp öpmeye başlamasıyla çözülmüştü, Sehun'un hazırda bekleyen ağzıyla dili buluşmuştu. Sağ eli uzanıp göğüs ucunu sıktı, ve Sehun ağzına doğru inleyince Jongin'in içine bir titreme yayıldı.
"Jongin..." Sehun Jongin'in omuzlarına tutunduğu sırada, Jongin Sehun'un tişörtünü kaldırmış ve göğüs ucunu ağzına almıştı, sağ eli hala diğer göğsüne masaj yapıyordu. Sehun'un sadece kulaklarına doğru inlemesiyle bile sertleştiğini hissedebiliyordu. "Jongin, bekle..."
Jongin geri çekildi. "Ne?"
Sehun tereddütle ona baktıktan sonra doğruldu. "Ben... ben de seni iyi hissettirmek istiyorum."
Jongin Sehun'un ürkek ama kararlı gözlerine baktı, olabilecek tüm ihtimalleri düşünüyordu. "Bugün olmaz." Cevapladı Jongin kafasını sallayarak. "Belki başka bir zaman. Bugün seninle ilgilenmek istiyorum." Sehun'u iterek tekrar yatağa yatırdı, eğilerek yanındaki çekmecenin içini karıştırdı -çok fazla pratik yaptığı zamanlarda yaralanan ya da ağrıyan uzuvları için kullandığı bir krem vardı- ve kremi eline alınca tekrar eski yerine döndü.
Jongin diğerinin fermuarını açarken Sehun onu izledi ve itaatkar bir şekilde pantolonunu çıkardı. "Soğuk." Diye söylendi.
"Şşş, sorun yok. Az sonra çok sıcak olacak, söz veriyorum."
Sehun kafasını salladı ve Jongin aletini kavrayıp aşağı yukarı okşayınca seslice inledi. Kafasını yana doğru çevirdi ve yüzünü çarşafa gömdü.
Başparmağı tam ucuna denk gelince oraya doğru bastırdı, bunun üzerine Sehun'un çığlık atışını izledi Jongin. "Sehun," Fısıldadı. "Sehun, bunu daha önce yaptın mı?"
Sehun sulu gözleriyle baktı ona. "Hayır, sana söylemiştim... kimseyle... yapmadım..." İnledi, bir elini uzatıp Jongin'in koluna tutundu. "Peki... sen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Crescendo [Çeviri] ✓
FanficJongin hayatında ne kadar da çok şeyin eksik olduğunu daha önce hiç fark etmemişti, ta ki bir gün terk edilmiş bir yavru köpeği sahiplenene kadar. ~ Çeviridir. Yazardan bizzat izin alınmıştır. http://www.asianfanfics.com/story/view/1086085/cr...