Tell me what you want.
--
Jongin kısık bir inleme duyduğunda gözlerini ekrandan ayırdı. "Hey, uyandın mı?"
Sehun sadece başıyla onayladı, doğrulup çenesini tembelce Jongin'in omzuna yerleştirerek ekrana baktı. "Köpek videoları. Niye hiç şaşırmadım acaba?"
"Kapa çeneni. Yüzsüzlük etme yoksa seni öyle sert beceririm ki yine bayılıp kalırsın."
Jongin her ne kadar bulunduğu açıdan dolayı Sehun'un yüzünü göremese de, tam olarak yaptığı yüz ifadesini hayal edebiliyordu. Jongin kafasını patpatladığında, ona velet dediğinde, ya da diğerinin ona bubble tea alması için velet diye seslenmesini istemeyerek kabul etmek zorunda kaldığı zamanlarda yüzünde genellikle oluşan ifadeden bir farkı yoktu muhtemelen.
"Senden nefret ediyorum."
"Tabi."
"Hayır, gerçekten, senden nefret ediyorum. Bu dünyada tek sevdiklerim Monggu..."
"Bubble tea, süt." Ekledi Jongin yardımcı olmaya çalışarak.
Sehun homurdandı. "Evet! Ve Ka- Ah, doğru ya!"
Jongin, Sehun izin almaya tenezzül etmeden elinden laptopı kabaca alıp yeni bir sayfa açtığında ilişkilerinin ne kadar da değiştiğine hayret ediyordu, ama bunu zerre umursamıyordu da.
Ta ki, Sehun'un ne yaptığını görene kadar. "Ciddi misin sen?"
"Elbette! Bugün cuma! Ya eğer o... aww... sanırım hala bitirmemiş."
"Cidden mi? Daha dün aklın çıkana kadar becerildin ve sabah uyanır uyanmaz yaptığın ilk şey uyduruk bir YouTube züppesinin video yükleyip yüklemediğini kontrol etmek mi?"
"O uyduruk bir YouTube züppesi değil, o benim ilhamım!" Sehun itiraz ettikten sonra sırıttı. "Ne o, kıskandın mı?"
Kendimi mi? Tabi. Diye düşündü Jongin ve gözlerini devirdi. Ardından Sehun'un dediği şeyi düşündü. "Demek ilham, huh?"
"Evet. Herkesin hayatında ilham aldığı en az bir kişi vardır değil mi? Onların daha iyi bir insana dönüşmesini sağlayan biri?"
Jongin sessizliğini korudu ve kafasını salladı.
"Yani, düşününce, Kai'nin bile hayatında ilham aldığı biri var... Vay canına, düşünmesi bile havalı! Yani, Kai zaten bu kadar harikayken, ilham aldığı kişinin ne kadar inanılmaz olacağını düşünsene!"
"Oh, tahmin bile edemezsin." Mırıldandı Jongin.
"Hm? Bir şey mi dedin?"
"Yok bir şey."
~
İkisi resmi olarak çıkmaya başlayalı birkaç hafta olmuştu. Sehun artık bahaneye ihtiyaç duymaksızın Jongin'in evini ziyaret edebiliyordu. "Eh, erkek arkadaşımsın sonuçta, niye evimi ziyaret etmek için bir bahaneye ihtiyaç duyasın ki?" Demişti Jongin, ve Sehun bunu duyunca yüzünde oluşan gülümsemeyi avucunun arkasıyla gizlemek zorunda kalmıştı.
Saat öğleden sonrayı gösteriyordu. Jongin Monggu'yu güzellik salonundan almaya gitmişti, ve elbette Sehun'a bubble tea almaya. Sehun'sa nihayet ödevini bitirmiş internette takılıyordu.
İlk girdiği site hala YouTube'tu, her ne kadar şu sıralar girmesinin pek bir manası olmasa da. Sehun acaba Kai'ye bir şey mi oldu diye merak etmeye başlamıştı. Daha önce hiç haber vermeden bu kadar uzun süre ortadan kaybolmamıştı. Tek bir yeni video ya da ufak bir yazı bile paylaşmayalı üç ay olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Crescendo [Çeviri] ✓
FanfictionJongin hayatında ne kadar da çok şeyin eksik olduğunu daha önce hiç fark etmemişti, ta ki bir gün terk edilmiş bir yavru köpeği sahiplenene kadar. ~ Çeviridir. Yazardan bizzat izin alınmıştır. http://www.asianfanfics.com/story/view/1086085/cr...