Gözlerim hızlı bir şekilde tüm yüzünü incelerken ikimizde susuyorduk.
Söylenecek bir şey yoktu çünkü,
sadece kafamda dolanan sorular vardı.Sonunda ağzını aralayabilip içeri davet etti.
Kafamı kendime gelmek amaçlı sağa sola salladım.Kabul edip içeri girdikten sonra ne yapacağımı bilmiyordum.
Mutfağa gidip anladığım kadarıyla kahve yaparken bulunduğum odayı inceleme fırsatım olmuştu.
Daha çok mavi renkler hakimdi ve bu gerçekten hoş durmuştu.
Odaya girip kahvemi önüme koyunca bir yudum aldım.
Şekerli içemezdim ve şuan yudumladığım kahve de şekersizdi.
Üstünde fazla durmayıp ama sonra sorgulayacağımı aklımın bir köşesine yazarken bakışlarımı ona çevirdim.
Yüzünün çeşitli yerlerinde morluklar vardı ve boynunun belirli bir yerinde ciddi bir yara bulunmaktaydı.
Ağzını araladığı sırada konuşmasına fırsat vermeden sordum.
"Neden Jungkook?"
Sorum bir çok şeyi içinde barındırıyordu aslında.
Neden bana böyle hissettiriyorsun?
Neden sürekli aklımdasın?
Neden sürekli etrafımdasın?
Neden sana anlamsız bir güven besliyorum?
Ve
Neden bu haldesin?
Son soruyu cevaplayacağını biliyordum-yani öyle umuyordum-.
Ve beklenmedik bir şey oldu.
Her şeyi itiraf ettin Jeon Jungkook.
18:00
ŞİMDİ OKUDUĞUN
04:27 - jjk √
Short Story"O benim gözlerime, Niye öyle, Neden öyle, Hangi öyle, Nasıl öyle, Bakmıştı ki, Ben sağ elimle Kalbimi yoklamıştım."