Kendime Türk kahvesi yapıp mindere oturdum ve iki gün içinde yaşadığım olayları düşünmeye başladım. Yatsı ezanı okunuyordu, kahve uykumu kaçırmamış aksine daha fazla gelmesine sebep olmuştu. Minderden kalkıp bardağı yıkadım, somyaya uzandım. Bir anda şimşek çaktı ve evin içi aydınlandı, kapının önünde anamla babamı gördüm o an. Sonra bir kez daha şimşek çaktı ve bu sefer tam önümdeydiler. Anamın elinde siyah bir yılan vardı. ikisinin de göz bebekleri yoktu. Annem maleun diye bağırıp elindeki siyah yılanı üzerime koydu. Sonra bir anda ikisi de kayboldu. Bir kez daha şimşek çaktı ve evin tavanında ikisini de boyunlarından asılı bir şekilde gördüm. Yılan boynuma dolandı ve sıkmaya başladı. Bir anda sabah ezanı sesiyle irkildim. Dünkü rüya aklıma geldi, yine anamla babamı kendini asar vaziyette görmüştüm. Bu olay beni korkutmaktan çok sinirlendirmeye başlamıştı. Bu kez güneşin doğmasını beklerken uyumuşum. Gözlerimi horoz sesleriyle birlikte açtım. Kalkıp elimi yüzümü yıkadım, ahırın kapısını açtım. Hayvanlardan biri ekgibti, içeri girip baktım. Yerde yatıyordu bir tanesi. Ne kadar kaldırmaya çalışsam kalkmadı. Ben avluya geçip kahvaltı yaparken, bir anda bağırıp dışarı doğru koşmaya başladı. Ben de o öyle bağırınca koşar adımlarla yanına gittim. Ahıra girip hayvanın yattığı yere baktım. Dün mezarda gördüğümüz siyah yılan ahırın içindeydi. Koşar adımlarla eve gidip yılanın başını kesmek için tırpanı aldım. Ahıra gittiğimde yılan yerinde yoktu. Ahırı didik didik arasam da bulamadım. O yorgunlukla birlikte dinlenmek için avluya gittim. O sırada Cemal geldi. Beklediğimiz adamın bugün geleceğini söyledi. Üç gün sonra geleceğini söylemiştin dedim. Bu adamın sağı solu belli olmaz Osman, 1 ay sonra geleceğim der 1 hafta sonra da gelir 3 ay sonra da... dedi. Birlikte Cemal'in evine gidip avluda adamı beklemeye başladık. Çok geçmeden 15-16 yaşlarında bir çocuk gelip Cemal'e ağabey, Kamuran amca sizi bekler dedi...
Cemal ve bizi çağırmaya gelen genç ile yola çıktık, adam köyün 5 kilometre ötesinde kayın ağaçlarının arasında dışı yıkık dökük bir evde oturuyordu. Bu evi hayvanları otlatırken defalarca görmüştüm fakat, gidip bakmışlığım olmamıştı. Eve yaklaştığımızda bizi çağırmaya gelen genç, ben buraya kadar gelebilirim ağabey, bundan sonrasını yalnız devam edin deyip gitti. Ben "bu çocuk neden gelemiyor" dercesine Cemal'e baktım. Cemal pek aldırış etmeden devam etti, ben de arkasından ilerledim. Evin duvarları taş ile örülü olan bahçesine demir bir kapıdan giriliyordu. Demir kapıya geldiğimizde Cemal "sen geride bekle" deyip kapıya bir kez şiddetli bir şekilde vurdu. Evin içinden başında siyah sarık olan uzun boylu kalıplı bir adam çıktı. O gencin söylediği Kamuran amca bu olmalıydı. Adam biraz sendeleyerek demir kapıya doğru geldi ve Cemal'in ve benim gözlerime bakarak hoş geldiniz dercesine kafasını öne eğdi. Adamdan biraz korkmuştum. Evinin kapısında Arapça kelimeler yazmaktaydı. O yazıları görünce biraz daha korkmaya başladım. Evin içi kötü korkuyordu, her yerde küçük baş hayvan ayakları, kafaları bulunmaktaydı. Evin duvarında kırmızı boyayla çizilmiş değişik bir şekil vardı. Adam yerdeki kahverengi minderleri göstererek buyurun dedi. Oturduk. Cemal mezarlıktaki olayı anlattı. Ben de son iki gün içinde gördüğüm rüyaları anlattım. Adam dinledikten sonra birkaç saniye gözümün içine baktı. Sonra "ana ve baba adın ne" dedi. Sırayla Nazik ve Süleyman dedim. Adam kağıtlara Arapça birkaç kelime yazdıktan sonra adımı sordu ve kağıdın altına bir kelime daha ekledi. Ayağa kalkıp büyük ahşap masanın üzerindeki bakır kaseyi alıp oturdu. Önündeki büyük bakır kaptaki bulanık suya bakır kaseyi batırıp su aldı. Elini eski beyaz bir beze kuruladı ve üzerine Arapça kelime yazdığı kağıdı suya attı. Yaklaşık 15 dakika Arapça bir şeyler okuduktan sonra bakır kaseye nefesini üfledi ve bana bakarak iç bu suyu dedi. Suyu içmeye korkuyordum fakat adam uzun bir süre uğraştığı için üzerimde içme sorumluluğu hissettim. Suyu içtim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1983 Çökene Köyü Olayı
TerrorBirazdan anlatmaya başlayacağım olay Bursa'nın Büyükorhan ilçesine bağlı Çökene Köyü'nde yaşayan, geçimini hayvancılıkla sağlayan, annesini ve babasını küçük yaşta kaybetmiş, yalnız yaşayan Osman K'nın başından geçmektedir. Olayda ismi geçen kişiler...